Özellikle Ukrayna-Rusya savaşından sonra dünyada Doğu aleyhine yeni bir güç değişimi ola-cağı beklentisi güç kazanmıştı. Aradan iki yıl geçtikten sonra tablo belirgin ölçüde değişiyor. Avrupa mühimmat depoları boşaldı. ABD’nin 61 milyarlık savaş desteğinde önceliğin Avrupa’nın boşalan silah depolarını doldurmak olduğunu öğrendik. Avrupa’da ekonomi kötüye gidiyor, yaşam hızla pahalanıyor. Savaşın başlarındaki “Ukrayna’ya yardım” histerisi eski hızını ve hevesini kaybetti. En önemli gelişme Ukrayna’nın savaşacak insan gücü açığının büyümesidir. Zelenski’nin bütün çırpınmalarına rağmen henüz bir çözüm bulunamadı.
Öte yandan Filistin-İsrail savaşının yavaş ve çok sancılı da olsa İsrail ve ABD aleyhine dönme-ye başlamasıdır. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Netanyahu ve Hamas liderini tutuklama kararı; aynı sırada Norveç, İspanya ve İrlanda’nın Filistin’i tanıması, görünüşü kurtarmaktan öteye sahiptir. İsrail’in Refah’taki katliamı Batı’nın ikiyüzlülük sınırlarını çok zorlar hale geldi. Bölgede baştan beri İsrail’in yürüttüğü savaşın pervasızlığı bir tıkanma noktasına gelip dayandı.
Öte yandan Putin yaptığı yeni atamalarla gücünü sağlamlaştırıyor. Hemen yaptığı Çin ziyareti ile de “doğu cephesi”nde işlerin yolunda gittiği mesajını verdi. Esas önemli gelişme Xi’nin Avrupa ziyaretidir. Bu ziyaretin Avrupa piyasalarına Çin arabalarının girmesi sırasında yapılmasının özel bir anlamı vardır. Avrupa fiyatlarının üçte biri fiyatına aynı kalitede arabayı AB pazarına ihraç etmesi yeni bir gerilim konusu olmakla birlikte neoliberalizmin serbest ticaret tabusunun nasıl zamanla tersine işleyebileceğine önemli bir örnektir. Batı ile ticaret savaşı pandemiden beri gittikçe mayınlı tarlaya dönüşüyor.
Bir diğer gelişme Yeni Kaledonya’daki Fransa’nın savaşı ilk bakışta anlamsız görünse de günümüzün dengelerinde etkili bir yere sahiptir. İki nedenle böyledir. Fransa Afrika’nın Sahel bölgesinden atıldı, yerine yavaş yavaş Rusya yerleşiyor. Bu bölgede önemli olan Nijer’deki uranyumdur. Fransa’nın hâlâ nükleer enerjiye bağımlılığı düşünülürse Sahel bölgesinden dışlanma önemlidir. Öte yandan Yeni Kaledonya ise nikel madeni açısından çok zengindir. Elektrikli oto üretimi ve bilgisayar teknikleri için nikel önemlidir. Bu nedenle olsa gerek Macron Yeni Kaledonya’ya gitmek zorunda kaldı.
Dünyaya yukarıdan bakıldığında Afrika ve Latin Amerika’da bugüne kadar gelen güç dengelerinde önemli değişimler yaşanmaktadır. Foreign Affairs’de “ABD’nin Latin Amerika’da fırsatı kaçırdığı”na vurgu yapılıyor. (F.A March/April 2024) “Arka bahçede” Çin’in etkinliği gittikçe yükseliyor.
Ukrayna’da bir anlamda Rusya tuzağa çekildi; bölgede Filistin-İsrail savaşı Gazze’nin yıkımına yol açtı, ancak bu gelişmeler kendi yollarından ilerledikçe dünya güçler durumunda yeni gelişmelerin yollarını hazırlıyorlar. Görünüş ve toprağın altındaki akıntı farklı özellikler taşı-yor.
Bütün bu gelişmelerin Ankara üzerinde doğrudan etkisi vardır. Batı, Ukrayna savaşında sıkıştıkça yaptırımları delen ülkelerinin ilk sırasında olan Türkiye’ye yaklaşımını sertleştirmektedir. Son zamanlarda biraz akmaya başlayan para hiçbir gelecek vaat etmeyen bir niteliktedir. Para akışının bir noktasında Rusya ile ilişkilere bağlı bir vana vardır ve her an yönü değişebilir.
Aynı şekilde Ankara-Hamas ilişkilerinin durumuna göre bölgede Türkiye’nin yeri oldukça sıkıntılı bir durumdadır.
Seçim öncesi Ankara’nın yoğun diplomasi trafiğine rağmen Bağdat’la ilişkilerde belirgin bir gelişme görünmüyor. Yaz aylarında Irak’ta yapılacağı iddia edilen operasyona henüz yeşil ışığın yanıp yanmadığı belirsizliğini koruyor. Irak’ta Barzani’nin güç kaybı, Tahran’ın Ankara’yı belli bir sınırda tutma stratejisi, yaz operasyonunun kaderini belirleyecektir. Ankara içinde bulunduğu krizin derinliğinden dolayı yeni bir “beka sorunu”na şiddetle ihtiyacı vardır. Ancak tablo eskisinden farklı olduğu için aynı yoldan ve eski araçlarla yürümek istenmeyen sonuçlar yaratabilir. Ankara için gittikçe daha fazla sorun bıçak sırtı konuma geliyor.