KHK ile işinden atıldıktan sonra 324 gün açlık grevinde kalan Nuriye Gülmen, açlık grevini ölüm orucuna dönüştüren Grup Yorum üyeleri için geç olmadan harekete geçilmesi çağrısı yaptı
Grup Yorum üyeleri, tutuklu üyelerinin serbest bırakılması, İçişleri Bakanlığı tarafından haklarında çıkarılan yakalama kararlarının kaldırılması, konser yasaklarının son bulması talebiyle başlatmış olduğu açlık grevi eylemlerini, ölüm orucuna dönüştürdü. Tutuklu bulunduğu Silivri 9 No’lu Kapalı Cezaevi’nde açlık grevi eylemi 199’uncu gününde ölüm orucuna çeviren İbrahim Gökçek’in eylemi 219’uncu gününde. Aynı taleplerle açlık grevinin 213’üncü gününde ölüm orucuna dönüştüren Helin Bölek’in eylemi ise 216’ncı gününde.
Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) işinden atılan ve işine iade talebiyle 324 gün açlık grevinde kalan Nuriye Gülmen, Grup Yorum üyeleri için yarın çok geç olabileceğini söyleyerek, herkesi harekete geçmeye davet etti.
Uzun süreli açlık grevi eylemlerinde bireylerde kalıcı sağlık sorunlarının oluştuğunu ifade eden Gülmen, Grup Yorum üyelerinin 200’ü aşkın gündür cezaevinde olduğunu hatırlatarak, “Ben hangi günler ne yaşadığımı hatırlamıyorum. Ama 200 günden sonra çok ciddi sinir ağrılarının artık yaşandığı dönemlerdir. Çeşitli vitamin ve mineraller açısından beslenmeyince sinirlerde iltihap ve hasar oluşuyor. Yani mide krampları, mide bulantıları, ışığa karşı hassasiyet, yürüyememe, bedensel kısıtlılık, hareket kısıtlılığı vb. birçok sorun yaşanıyor” dedi.
‘Direnişi ayakta tutan bağ’
Halkla olan bağların direnişçileri motive ettiği ve direnişin can damarının da halkla olan bağdan geldiğini ifade eden Gülmen, “Bir direnişçiyi ayakta tutan bu bağdır. Beden aç kaldıkça ruhu ve düşünceyi besleyen pek çok şey olabiliyor, sanat bunlardan bir tanesi. Bir nevi aç kalan bedeni şiirler, edebi metinler ve tabi ki politik metinler besliyor” diye ifade etti.
Açlık grevi eyleminin demokratik kitle örgütlerinin tasfiye edildiği ve var olan baskılara karşı geliştirilen bir duruş olduğunu aktaran Gülmen, insanların baskılardan dolayı kendini ifade edemediği bir dönemde açlık grevi eylemini yöntem olarak kullandığını söyledi. Grup Yorum üyelerinin de bu baskılara karşı geliştirdiği eylemin böyle okunması gerektiğine vurgu yapan Gülmen, herkesin daha gür bir sesle baskılara karşı duruş sergilemesi gerektiğinin altını çizdi.
‘Geç olmadan herkesi harekete geçmeye davet ediyorum’
Grup Yorum üzerindeki baskıların sadece onlara karşı değil, sanatın geneline yapılmaya çalıştığına dikkat çeken Gülmen, açlık grevi eyleminin ölüm orucuna dönüştürüldüğünü hatırlatarak, şu çağrıda bulundu: “Bugün daha güçlü çağrılar yapmalıyız. Üzerimize düşen sorumluluğu daha fazla yerine getirmeliyiz ki karşılık bulsun. Sanatını özgürce icra etmek isteyen her sanatçı bu anlamda kendini sorumlu tutmalıdır. Herkesin yapabileceği şeyler vardır, diye yola çıkarsak, Grup Yorum üyelerinin basit temel taleplerini çok rahatlıkça karşılanabileceğini düşünüyorum. Hiç kimse ufak büyük demeden, elinden gelen ne varsa onu yapsın. Süreç kritik aşamayı geçmiş durumda. Yarın çok geç olabilir. O yüzden çok hızlı olmalıyız. O yüzden herkesi harekete geçmeye davet ediyorum” diye konuştu.