Diyarbakır’da vaka sayısında ciddi artış olduğunu belirten Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Turan, kışla birlikte ‘kusursuz fırtına’ olarak adlandırdıkları tehlikeye karşı önlem alınması gerektiğini belirtti
Koronavirüs (Covid-19) salgının Türkiye’de görülmeye başlandığı ilk günden itibaren süreci iyi yönetememekle eleştirilen AKP iktidarı, başta sağlık meslek örgütleri olmak üzere muhalefetin eleştirilerinin hedefinde. Sağlık Bakanlığı’nın günlük paylaştığı verilere dair güvensizlik birçok kişi tarafından dile getiriliyor.
Ekonomik kriz kıskacındaki hükümetin pandemiye dair gerekli önlemleri almakta yetersiz olması nedeniyle vaka ve ölüm sayıları her geçen gün yükselirken, kış soğuklarının iyiden iyiye etkisini göstermesi ile duyulan tedirginliği daha da arttırmış durumda.
Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Elif Turan, pandeminin kentteki etkilerine dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuştu.
Ciddi artış
Pandemi kaynaklı vaka sayısında ciddi bir artış olduğunu, ülkede pik seviyesinin en fazla olduğu dönemler olan Temmuz ve Ağustos ayındaki yoğunluk ile aynı yoğunluğun yaşandığını dile getiren Tabip Odası Başkanı Turan, sayısal verilerin paylaşılmamasından dolayı yoğunluğun verilerini ortaya koyamadıklarını belirtti.
Sağlık Bakanlığı’nın hasta ve vaka verilerini ayırması sonrasında salgına dair tablonun karıştığını dile getiren Turan, kentte günde 2 bin ile 2 bin 500 arasında testin yapıldığını, bunların da yaklaşık 800’ünün pozitif çıktığı bilgisini paylaştı. Son dönemde İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır gibi büyükşehirlerde vaka sayısındaki artışların had safhaya ulaştığını ifade eden Turan, bu kentlerdeki hastanelerin yoğun bakım ünitelerinin tamamen dolu olduğunu kaydetti.
Hareketlilik azaltılmalı
Turan, bu artışın nedenleri olarak ise etkisini gösteren kış mevsimi ve yeterli tedbirlerin alınmamasını gösterdi. Turan, “Özellikle Ekim ayı sonu itibariyle tekrar artış yaşandı. Bunun nedeni de kış mevsiminin kendisini göstermesi sonrası açık ortamlardan kapalı ortamlara geçiş olmasıdır. Kapalı ve kalabalık ortamlarda virüsün yayılma hızı artıyor. Evde kal çağrıları yapılıyor hatta hafta sonları bazı saatlerde sokağa çıkma yasakları dahi uygulanıyor ama bu saatler toplumsal hareketliliğin olduğu saatlerde uygulanmıyor. Oysa virüsün yayılma oranını azaltmak için toplumsal hareketliliği azaltmak gerekiyor” diye belirtti.
Grip ve virüs birleşimi tehlikesi
Kış mevsimi ile beraber grip salgının ortaya arttığını, hem grip hem de koronavirüs salgınının birleşimiyle ise “kusursuz fırtına” dedikleri tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalacakları konusunda uyarıda bulunan Turan, şunları ekledi: “Dünya Sağlık Örgütü, pandemiden kaynaklı grip aşısının yapılmasını önermişti. Geçen seneler grip aşını gidip eczanelerden alabiliyorduk ama bu sene aşı yetersizliğinden dolayı alamadık. Biz aşıların bütün yurttaşlara ücretsiz bir şekilde dağıtılması gerektiğini söylemiştik. Aşı koruyucu sağlık hizmetidir ve bir haktır. Aşının olunması gerekiyor, yoksa daha kötü sonuçlarla karşı karşıya kalırız. Zaten dünyada yaklaşık 600 bin insan gripten ölebilmektedir. Yani her ikisiyle uğraşmak kötü sonuçlar doğurur.”
Sosyal destek sağlanmalı
Hükümet tarafından yapılan “evde kal” çağrıları ile kısıtlı alınan sokağa çıkma yasaklarına da değinen Turan, hükümetin insanların sokağa çıkmaması için sosyal destek sağlamadığını belirtti. Turan İnsanlar; ‘bugün işe gitmezsem açlıktan, dışarıya çıkarsam salgından öleceğim’ diyor. Oysa koruyucu sağlık hizmetlerine önem verirsek çok rahat bir şekilde salgını önleyebiliriz. En az 2 ile 4 hafta arasında yapılacak olan kısıtlamayla virüsün yayılmasını engelleyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Tehlikeye karşı yurttaşlardan bireysel önlemlere daha fazla önem vermesini isteyen Turan, özellikle maske ve hijyen kurallarına kesinlikle dikkat edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Turan, “Vücudumuzun virüsle savaşabilmesi için bağışıklığımızın güçlü olması gerekiyor. Bunun için ise yeme ve içmeye dikkat edilmelidir. Bunları da meyve sebzelerle sağlayabiliriz. Ek vitaminler de alınabilir” dedi.
DİYARBAKIR