İstanbul ve Ankara’da gözaltına alınan Kürt gazetecilere yönelik 24 saat avukat kısıtlılığı hakkında İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliğ’ne itiraz dilekçesinde bulunuldu
Özgür Basın çalışanlarına dönük bu sabah saatlerinde İstanbul ve Ankara’da yapılan gözaltı operasyonunda birçok gazeteci gözaltına alındı. İstanbul’da yapılan ev baskınlarında Mezopotamya Ajansı (MA) muhabiri Esra Solin Dal, Yeni Yaşam Gazetesi çalışanı Enes Sezgin ile Özgür Basın emekçileri Saliha Aras, Yeşim Alıcı, Beste Argat Balcı, Şirin Ermiş ve gazeteci Erdoğan Alayumat gözaltına alındı.
Ankara’da yapılan ev baskınında MA muhabiri Mehmet Aslan, Riha’da yapılan ev baskınında ise MA eski muhabiri Doğan Kaynak gözaltına alındı.
2’si gazeteci 3 kişi hakkında da gözaltı kararı var.
Öte yandan gözaltına alınan gazetecilere 24 saat avukat kısıtlılığı getirildi. Avukatlar ise bu kısıtlılığa karşı İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği’ne itiraz dilekçesi gönderdi.
Avukatlar Şule Recepoğlu ve Arzuhan Halis tarafından gönderilen dilekçede, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Madde 5, TC Anayasası Madde 19. CMK 91/5 uyarınca yakalamanın ve gözaltına alma kararlarının hukuka aykırılığın saptanarak şüphelinin dosyası ile birlikte C. Savcılığında hazır edilmesine, CMK 153 md uyarınca soruşturma dosyasındaki belgelerin tarafımızca incelenmesine karar verilmesi istemi ve Soruşturma dosyasına ilişkin gizlilik kararına ve Müdafileri ile 24 saat görüşme yasağı kararına ilişkin itiraz dilekçemiz hk.” denilerek itirazlar sıralandı
“1-) İstanbul C. Başsavcılığı’ nın 2022/205419 tarihli soruşturmasına istinaden çeşitli adreslerde ikamet eden müvekkillerimiz “şafak operasyonu” ile gözaltına alınmıştır.
2-) İstanbul C. Başsavcılığı’ nın 2022/205419 tarihli soruşturmasına istinaden İstanbul 8 Sulh Ceza Hakimliği’ nin 2024/3113 D. İş sayılı kararı ile 22.04.2024 tarihinde “CMK 154/2” gereğince
müvekkiller hakkında 24 saatlik kısıtlma kararı verildiğinden müvekkillerle görüşme imkanı
sağlanamamıştır. Aralarında sağlık sorunları olan müvekkillerimizin tutulma koşulları hakkında da
bilgilendirilmediğimiz için sağlık koşulları hakkında da bilgi sahibi değiliz. Bu nedenle herhangi bir kötü muameleye maruz kalıp kalmadıkları hususunda da bilgi alamadığımızı bu nedenle aşağıda ayrıntıları ile bahsedeceğimiz üzere kısıtlama kararında yer alan “genel geçer iddialarla” böylesi bir kısıtlama ile gözaltı işleminin yapılması zorunlu ve acil toplumsal bir ihtiyacı karşılamadığını göstermektedir. Gözaltı işleminin derhal son bulması için dilekçemizde belirtilen her hususun dikkate alınması ve Anayasaya uygun bir şekilde müvekkillerin derhal savcı huzurunda müdafileri eşliğinde hazır edilmesi gerekmektedir.
3-) Kısıtlama kararının tarafımıza tebliği ile öğrendiğimiz gözaltı ve kısıtlama karar gerekçesine
göre; “………İstanbul C. Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturmaya esas olmak üzere; PKK/KCK örgütü faaliyetlerinin deşifre edilmesi ve engellenmesine yönelik iltisaklı birimlerce yapılan çalışmalar neticesinde; Basın ve yayın organlarında yapılan haber içeriklerinde “propaganda” amacı taşıyan haberlere dayanarak İltisaklı kurum koordinesinde Basın/Yayın komitesi içerisinde ilimizde faaliyet yürüttüğü değerlendirildiği………….” gerekçesi ile kararda belirtilen kişilere yönelik ev baskını ile operasyon düzenlenmesine karar verilmiştir.
GEREKÇEYE GÖRE; A-) “İLTİSAKLI BİRİMLERCE ARAŞTIRMA NETİCESİNDE” müvekillerin “örgüt üyesi” olabileceği ve örgüt ile koordineli olacağına ilişkin bir sonuca varıldığı belirtilmektedir. İltisaklı birimlerin çalışmaları neticesinde elde edilen bilgilerin bir basın faaliyetleri sınırlarında kalıp kalmadığı hususunda araştırma ve değerlendirme yapılıp yapılmadığı anlaşılmamaktadır. İltisaklı birimlerin çalışmaları hukukçuların hukuki denetimine tabi tutulması özellikle gereklilik arz etmektedir. Bağımsız tüm ulusalve uluslararası İnsan hakları kuruluşlarınca düzenlenen raporlara göre; Türkiye’ de muhalif basın kurumlarına yönelik basın faaliyetlerinin “geniş yorumlama yasağı” ilkesine aykırı bir şekilde değerlendirmeler ile Gazetecilere yönelik haksız ve hukuka aykırı soruşturmalar ve gözaltı işlemleri yapıldığı bilinmektedir.
B-) Kısıtlama kararının gerekçesinde ” İLTİSAKLI OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN BASIN KOMİTESİ” gibi bir değerlendirme bile daha başından bu soruşturmanın hukuka aykırılığı hususunda ciddi bir kanaat oluşturmaktadır. “İLTİSAK” kavramı hukuki bir kavram değildir. İltisaklı olduklarına dair belirsizlik içermektedir ve hukuk güvenliği bakımından bir tehdit oluşturmaktadır. Anayasa Mahkemesinin kararında, bu “iltisak”ın varlığının en azından “olay, olgu, bilgi ve bulgu”ya dayalı olarak tespit edilmesi gerektiği belirtilmiş ve bir hakkın kullanılmasına engel oluşturmasına neden olmamak için de azami dikkatin gösterilmesine dikkat çekmiştir. Evrensel hukuk kuralı olan, “ceza sorumluluğunun şahsiliği” kuralıyla bağdaşmadığını ve bu dosya da da yine bu şekilde genel geçer bir ifade ile basın faaliyetlerini yürüten gazeteciler açısından çok ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yine iltisaklı basın kuruluşları değerlendirmesi gibi hukuk güvenliği tehditi oluşturan bu yorum ile “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesi bakımından tüm basın kuruluşlarını ve bu basın kuruluşlarında çalışan gazetecilere yönelik Anayasal haklarının kullanımına karşı bir baskı ve tehdit oluşturmaktadır.” denildi.
HABER MERKEZİ