Siyasi parti temsilcileri, Ankara saldırısı sonrası siyasetçi, gazeteci ve sivil toplum örgütlerine yönelik başlatılan gözaltı ve tutuklama operasyonuna karşı ortak mücadele çağrısında bulundu
İçişleri Bakanlığı yerleşkesinde yer alan Emniyet Genel Müdürlüğü’ne dönük 1 Ekim’de gerçekleştirilen saldırı sonrası Türkiye ve Kurdistan’da başlatılan operasyonda şuana kadar en az 246 kişi gözaltına alınırken, Kuzey ve Doğu Suriye’nin özerk yönetimine yönelik iki gündür başlatılan saldırılarda kesintisiz bir şekilde sürüyor.
Ankara saldırısını gerekçe göstererek Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılar ve gözaltı operasyonlarına tepki gösteren siyasi parti temsilcileri Mezopotamya Ajansı’na konuşarak tüm muhalif güçlere ortak mücadele çağrısında bulundu.
Kürt halkı ile yan yana olacağız
Devrimci Parti Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçı, 1 Ekim’de gerçekleştirilen saldırının hemen ardından İçişleri ve Dışişleri bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarla Kuzey ve Doğu Suriye ile Kurdistan’da siyasi parti ve kurumlara dönük saldırıların startının verildiğini söyledi. İktidarın varlığını Kürt karşıtlığı üzerinden kurduğunu söyleyen Taşçı, son gözaltı operasyonunun da bu yönde geliştiğini ifade etti. Aynı zamanda Kürt dostlarına yönelik de bir saldırının olduğunu ifade eden Taşçı, iktidarın Türkiye sosyalistlerine “Kürtlerden uzak durun, Kürt sorununa karşı ağzınızı açmayın, Kürt halkı ile yan yana gelmeyin” mesajı verdiğini belirtti.
Gözaltı operasyonuna ses çıkarılmaması takdirde bu saldırıların tüm muhalif kesimlere sıçrayacağına işaret eden Taşçı, buna karşın ortak bir mücadele hattı oluşturulması gerektiğini belirtti. Taşçı, “İktidara hodri meydan diyoruz, geri çekilmiyoruz, Kürt halkı ile kaderimizi birlikte inşa etmekten vazgeçmiyoruz demek zorundayız” şeklinde mücadelenin önemine vurgu yaptı.
Rojava saldırılarının arka planı
Birleşik Mücadele Güçleri’nden (BMG) Mürvet Küçük, Ankara’daki eylemin bahane edilerek yüzlerce kişinin gözaltına alınmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti. Küçük, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılara ilişkin ise, “Türkiye’deki saldırıların yanı sıra Rojava’ya saldırılar da başladı ve bu saldırılarda çok sayıda sivil yaşamını yitirdi. İktidar, Kürtlerin kazanımlarını geriletmek ve işgalci politikalarını genişletmek istiyor. Bu sadece Rojava ile sınırlı değil, Federe Kürdistan’ı da içine alan Musul ve Kerkük hayallerini kapsayan ve arka planında yayılmacı politika motivasyonu var” dedi.
Kürt özgürlük hareketinin geriletilmesinin Türkiye’de bir bütün olarak demokrasi ve özgürlüklerin daraltılması anlamına geleceğini sözlerine ekleyen Küçük, “Birlikte mücadele etmek gerekiyor. Kürtler barışta ısrar eden bir halk. Bir diğer ısrarı da ağır tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecrittin kaldırılması. Bu anlamda birlikte hareket etmek birlikte tutum almak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘Birlikte hareket etmeliyiz’
Seçim sonrası belirlenen yeni kabineyle bir “savaş kabinesi” oluşturulduğuna dikkat çeken Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) Dönem Sözcüsü Barış Kayaoğlu, başlatılan saldırıların da bunun bir yansıması olduğunu kaydetti. Kayaoğlu, ülkede yıllardır Kürtler başta olmak üzere tüm sol, sosyalist güçlere karşı kapsamlı bir saldırı konseptinin devreye girdiğini vurgulayarak, saldırılara karşı ortak bir direniş cephesi oluşturulması gerektiğinin altını çizdi.
Emekçi Hareket Partisi (EHP) Merkez Komite üyesi Nehir Sevim ise, bu tür operasyonların hiçbir zaman kimseyi yıldırmayacağının altını çizerek, “İktidar bu operasyonlarla Kürt halkına ve demokratik kesimlere karşı savaş politikalarını devam edeceğinin mesajını veriyor. Bu saldırılara karşı birleşmeliyiz. Çünkü saldırılara tüm demokratik kesimlere yapılmıştır buna karşı birlikte hareket etmeliyiz” diye belirtti.
İSTANBUL