Hüseyin Aykol
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşımız Özlem Seyhan 20 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Adalet Bakanlığı’nın görüntülü konuşma projesi uzun zamandır konuşuluyordu. Faaliyete geçiş için Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi pilot yerlerden biriydi. Geçen hafta koğuşlarımıza bu sistemin kocaman bir kabini yerleştirildi yani monte edildi. Tüm itirazlarımıza rağmen, bakanlık talimatıdır denildi ve koğuşlara konuldu. Bu sistemin sadece görüntülü konuşma için olmadığını, birçok işleve sahip olduğunu; örneğin faks yazma, dilekçe yazımı, kantin alışverişi, e-doktor (revir), sayım alma, sesli telefon etme gibi birçok şeyi olduğunu öğrendik. Kabinin amaçladığı şey koğuşlarda tutsakları tamamen tecrit etme, izolasyonu artırmadır.
Koğuştan dışarıya çıkmayı, yani alt tarafı koridora revir ve benzeri ihtiyaçlar için çıkmayı ortadan kaldırılıyor. Diğer bir yönü sesli telefon kullanımı için de epeyce sorunlu bizler için. Sadece cep telefonu numarası kaydediliyor. Diğer iki telefon hakkı ise sabit hatlar olmalı diye tasarlanmış. Sabit hatların dışarıda kullanım oranı ortada. Yine birçok tutsak üç telefon numarası kullanma hakkına sahip. Telefon kartlı kullanımı olmadığından epey külfetli de oluyor. 10 dakika konuşma 5.5 liraya. Bu sistemin kullanımı aylık kişi başına 150 lirayı buluyor. Uygulamanın bir dayatma olduğu açık. Yani uygulama başlayınca sorunlar artacak.
Bizim kaldığımız yer, T Tipi cezaevidir. Fiziki yapısı epey küçük. 16 kişilik koğuşlardan oluşuyor. Alt katta ortak alana bu koca kabin yerleştirildi. Yemek yiyeceğimiz alan kalmadı. Koğuşun içinde hareket etmek zorlaştı. Birbirimize çarpar olduk. Giderek tüm cezaevlerinde kurulacakmış sistem. Cezaevi idaresi ile yaptığımız hiçbir görüşmeden sonuç alamıyoruz. Sistem merkezi deniliyor. Başta bakanlık olmak üzere ilgili birçok kuruma yazdık ama oralardan da sonuç alamadık. Ancak bu sistemi tutsaklar hiçbir şekilde kabul etmeyecektir.”
* * *
Elazığ 2 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde bulunan Ergin Doğru, 13 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “İki yıl sonra açık görüş yapabildik ama sadece yarım saat. İdare her konuda rutine döndü. Yani sabah akşam sayımlarında gardiyanlar içeri giriyorlar; oda çıkışlarında üst araması, ayakkabı kontrolü yapılıyor. Demek ki hastalık riski yok. Ancak bizim haklarımız söz konusu olduğunda yasaklara devam. Mesela halen ortak sohbet yok. Spora sadece kendi odamızdakilerle çıkabiliyoruz. Sahi, bir de odalarımız değiştirildi. Dahası bizim odanın iki yanına da Fetullah cemaatinden yargılananları koydular. 12 Eylül’ün ‘karıştır-barıştır’ anlayışını hatırladım her nedense.”
* * *
Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan kadim mahpuslardan Adnan Öztel, 20 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Gazete ve dergileri alamıyoruz. Hücredeki kitapları topladılar. 20 kitapla sınıra devam ediliyor. Depodaki kitapları da her istediğimizde vermiyorlar. Bu yüzden, başladığım çalışmama devam edemiyorum. Karantina durumum da devam ediyor. Nefes alamadığımı belirtip talep etmem üzerine kapı üç gün açıldı ama yine kapatıldı. Altı haftada bir hastaneye serum tedavisi için gidiyorum. Göz kontrol ediliyor. İğne yapılıyor. Yok fizyoterapi, yok radyoloji derken hep hastane yollarındayım. Diş tedavim yapılmadığı için dişlerim çürüyor. Aşağısı karanlık ve soğuk oluyor. Sağlık açısından yukarıda çalışıyorum. Masayı indir-çıkar derken bel fıtığı oldum. Bunu engellemek için yukarıya masa istedim. Vermediler. Açık görüş sadece yarım saat. Buna karşılık haftalık telefon görüşü bire indirildi. Etkinlikler ise halen yok. Bu arada, 3. doz aşımızı olduk. Ancak bu gidişle, bir yıl daha karantinada kalacağa benziyorum.”
* * *
Adana-Kürkçüler F Tipi Cezaevi’nde bulunan gazeteci arkadaşımız İbrahim Karakaş, 27 Aralık 2021 tarihli mektubunda şöyle diyor: “Son beş aydır burada da devreye giren insanlık onuruna yakışmayan ve vücut bütünlüğüne saldırı olarak kabul edilen ağız içi arama adı altında tedavi hakkımız keyfi olarak engelleniyor. Birçok mahpusun kronik ve ciddi rahatsızlıkları bulunmakta fakat sürekli gözlem altında tutulması gereken rahatsızlıklarımız bu onursuz uygulama yüzünden aksamakta. Konuyla ilgili olarak başta Adalet Bakanlığı olmak üzere cumhuriyet savcılığı ve benzeri kurumlara yazdığımız dilekçelere cevap verilmemektedir. Sizin aracılığınız ile kamuoyunu bu konuda duyarlılığa çağırıyoruz.”
* * *
Afyon-Bolvadin T Tipi Cezaevi’nde bulunan Havil Açar, 24 Aralık 2021 tarihli faks mesajında şöyle diyor: “Buraya gelmeden önce 2 yıl 2 ay Dinar Cezaevi’nde hukuksuz bir şekilde tek başıma hücrede tutuldum. 13 Temmuz 2021 günü Bolvadin T Tipi Cezaevi’ne getirildim. Burada başka siyasi mahpus var mı bilmiyorum. Ancak yakın zamanda Önder Korkmaz Konya-Seydişehir T Tipi Cezaevi’nden buraya geldi. Burada bizim odada 8 arkadaşız. Bizi tanıyanlar, bize buraya mektup yazarlarsa seviniriz.”
Çizim – Mehmet Boğatekin / Burhaniye T Tipi Cezaevi
TEŞEKKÜR: Bu hafta gelen mektuplarda da yeni yılımız kutlanmış. Biz de 2022 yılının barış ve özgürlük getirmesi dileklerimizle onlara selamlarımızı iletiyoruz.
MEKTUBU GELENLER:
——————————–
Fecri Benek – Bayburt M Tipi Cezaevi
Demet Resuloğlu – Sincan Kadın Kapalı Cezaevi
Özlem Seyhan – Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi
Havil Açar – Bolvadin T Tipi Cezaevi
Nedim Öztürk – Burhaniye T Tipi Cezaevi
Ergin Doğru – Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi
Adil Abi – Elbistan E Tipi Cezaevi
İbrahim Karakaş – Kürkçüler F Tipi Cezaevi
Talip Yakışır – Menemen T Tipi Cezaevi
Bülent Parmaksız – Sincan 2 nolu F Tipi Cezaevi
Hüseyin Güçlü – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi
Adnan Öztel – Tekirdağ 1 nolu F Tipi Cezaevi
Osman Kılavuz – Tekirdağ 2 nolu F Tipi Cezaevi