İşçiler hakları için salgın dönemi grev yasakları ve engellemelerle uğraşıyor. DİSK Ankara Bölge Temsilcisi Tayfun Görgün ‘hak gasplarına karşı işçilerin sokakta demokratik haklarını kullanmaları gerekiyor’ dedi
18 yıllık AKP iktidarlarında 17 grev, “erteleme” adı altında yasaklandı.
Bu yasaklara son halka olarak Mersin’de Petrol-İş’in örgütlü olduğu Soda Sanayi fabrikasında yaşandı. Grev 60 gün süre ile ertelendi.
Son kararla birlikte bugüne kadar 200 bin işçinin grev ve pazarlık hakkı elinden alındı. Aynı dönemde greve çıkabilen işçi sayısı ise 85 binde kaldı.
Darbe pratiği
AKP’nin sıklıkla başvurduğu bu yöntem 12 Eylül darbesinin bir ürünü. 1980 darbesiyle yürürlüğe giren mevzuat 2822 sayılı yasayla erteleme, bir yasaklamaya dönüştü. 1982 Anayasasında yer alan grev erteleme/yasaklama düzenlemesi daha sonra yapılan hiçbir Anayasa değişikliğinde kaldırılmadı.
2010 yılında yapılan Anayasa değişikliklerinde de Anayasal grev yasakları korundu. 2012 yılında kabul edilen 6356 sayılı yasa ile de grev erteleme ve yasakları neredeyse 12 Eylül dönemiyle benzer şekilde korundu. Bugünlerde ise Cumhurbaşkanı tek imzayla grevleri ve grev kararlarını erteleyebiliyor.
İstanbul’da grev
İstanbul’un Kadıköy ve Kartal ilçe belediyeleri ile Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) arasında yaklaşık 9 aydır süren TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı. Kadıköy Belediyesi’ne 23 Ekim, Kartal Belediyesi’ne ise 27 Ekim’e kadar süre tanıyan işçiler, taleplerinin karşılanmaması durumunda verilen tarihlerden sonra greve gitmeye hazırlanıyor.
Mücadele edilmesi şart
DİSK Ankara Bölge Temsilcisi ve Maden-Sen Genel Başkanı Tayfun Görgün, grev yasaklarının ve sendikal alının buna karşı mücadelesini Mezopotamya Ajansı’na (MA) Emrullah Acar’a değerlendirdi.
Grevi hakkının yeniden kazanılması için işçilerin birlikte mücadele etmesi gerektiğini vurgulayan Görgün, iktidarın amacının “Grev silahını yok etmek, işçi sınıfını cepheye silahsız/mühimmatsız giden askerler durumuna düşürmek” olduğunu söyledi
Hakem kurulu patronların tarafında
İki aylık ertelenen grevlerde Yüksek Hakem Kurulu’na gidildiğini ifade eden Görgün, “Yüksek Hakem Kurulu hep işverenden yana olduğu için hiçbir zaman sendika veya işçilerin lehine bir sonuç çıkmıyor. Grev ertelemesi demek yerine ben bu grevi yasaklıyorum desinler, daha doğru olacak. TİS masasına oturan işçiler istedikleri talepleri dile getiremiyor, iktidar işverenin yanında olduğu için TİS hakkı da işçinin elinden alınmış oluyor” ifadelerini kullandı.
İşçiler birlik olmalı
İktidarın grev yasaklarıyla işçilerin sendikalı olmasının önünü kesmeyi planladığına işaret eden Görgün, işçilerin grev hakkı elinden alındığında, yüzde 90’ı sendikalı olmayan diğer işçilere de gözdağı verilmek istendiğini sözlerine ekledi. Emek alanında yaşanan sorunların büyüdüğünü, buna karşı işçilerin sendikalı olma eğilimleri olduğunu dile getiren Görgün, şöyle devam etti: “Hükümetler ellerinde olmayan bir yetkiyi kullanıyor, buna karşı işçilerin de elinden geleni yapması gerekiyor. Kanunlara uymayanları uyarmak için, sokağa çıkıp demokratik hakkımızı kullanmak için bir an önce bütün işçilerin bir araya gelmemiz gerekiyor.”
Maden işçilerinin yürüyüşü
Görgün, şu önerilerde bulundu: “Çalışıp ürettiği halde maaş alamayan işçiler şuan Ankara’ya yürümeye çalışıyor. İşçilerin mücadele etmekten başka çaresi yok ancak mücadele edilerek kazanımlar elde edilebilir. Salgın döneminde iktidar işçilere yarayan bir çalışma yapmadı, hep işverenleri korudu. Salgında kıdem tazminatına dönük saldırı girişimleri oldu ve bütün sendikalar tarafından püskürtüldü. Sokağa çıkma yasaklarında işçilerin işe gitmesi zorunlu hale getiren bu iktidara mecbur değiliz. Salgına karşı önlem alamayan iktidara karşı sözümüzü söylemeliyiz. Bütün işçilere iki yıl boyunca yetecek 130 milyarlık işsizlik fonumuz var. Bunu işsizlere versinler.”
DİSK’in kampanyası
Sendikalı işçi sayısının azalmasına karşı DİSK’in “örgütlenme seferberliği” başlattığını aktaran Görgün, “İşçi dayanışması önemli ama sadece işçilerin değil, demokrasi ihtiyacı olanlar, dışlananlar, Aleviler, muhalifler, gazeteciler, Kürtler, aydınlar, herkes ama herkes el ele verip, demokrasi için, ekmeği içi, yarınlar için ortak bir mücadele yaratması gerekiyor. Biz buradan yola çıkarak herkese çağrı yapıyoruz, gelin kol kola verelim, kötü günler yaşadık, yaşıyoruz daha kötü günlere gitmeyelim, bu süreçte birlikte mücadele edelim. Ekmeği, çoluk çocuğunun yarını için alın teri döken herkesle ortak mücadele hattı oluşturmak istiyoruz” diye seslendi.
HABER MERKEZİ