Kayıt dışı Suriyelilerin sınır dışı edilmesine yönelik uygulamaların hukuk dışı olduğunu belirten siyasetçiler, “Göçmenler siyasete alet ediliyor.” dedi.
İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, 2011’de başlayan iç savaştan kaçıp gelen 3 milyon 622 bin 284 kayıtlı Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Uzmanlara göreyse kayıt dışı Suriyelilerle birlikte bu sayı 5 milyona dayanmış durumda. İstanbul Valiliği İstanbul’da kaydı olmayan Suriyelilerin kentten ayrılması için 20 Ağustos tarihini gösterdi. Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 2019 yılında yaklaşık 80 bin göçmenin sınır dışı edileceğini açıklayarak kayıt dışı göçmenlere yönelik operasyonların devam edeceğini söyledi. Muhalefet partileri de operasyonel uygulamaların çözüm olmadığını belirterek duruma tepki gösterdi.
‘İşyerleri basılıyor’
Mezopotamya Ajansı’ndan İrfan Tuncçelik’e konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mülteci Komisyonu Sözcüsü Gülsüm Ağaoğlu, Arapça levhaların bulunduğu iş yerlerinin basıldığını ve işverenler üzerinde baskıların devreye konulduğuna dikkat çekti. Ağaoğlu, insanların kimlik kontrolü nedeniyle, geri gönderilme kaygısıyla evlerinden dışarı çıkamaz hale geldiğini belirterek, bu uygulamaların insanı merkeze almadığının göstergesi olduğunu vurguladı.
‘Türkiye mülteci kozunu kullanıyor’
AB ve ABD’den Türkiye’ye yönelik Doğu Akdeniz’deki gerilim ve S-400 alımına bağlı olarak yaptırımların söz konusu olduğunun altını çizen Ağaoğlu, bu baskı ve yaptırımlara karşı Türkiye’nin “mülteci kozunu” kullandığını ifade etti. “Bu elin iki tarafı var” diyen Ağaoğlu, bunlardan birinin Türkiye devletinin uygulamış olduğu insanı merkeze almayan ve mültecileri pazarlık konusu olarak gören politika olduğunu, bir diğerinin ise bu eli güçlendiren AB’nin kalifiye meslek sahibi ya da sermaye taşıyan mülteci kabul eden tutumlarının olduğunu dile getirdi.
‘Siyasi sorumlulukları hatırlatıyoruz’
Geri gönderme merkezlerinin sağlıksız olduğunu ve yaşanılmayacak kadar tehlike barındırdığının altını çizen Ağaoğlu son olarak, “Mülteci sorunu diye bir sorun yoktur, mülteciliği yaratan şeyler sorundur. Nitekim Suriye’deki iç savaşın çıkmasında o savaşın etkilerinin artmasından sorumlu olan devletlerin başında yine Türkiye’deki AKP-MHP iktidarı gelmektedir. Hatta oradaki yetkinliğini artarak insanları göçe zorlayan en büyük tehlike olan IŞİD’in varlığına göz yummuş olduğunu da biliyoruz. Bu anlamıyla siyasi sorumlulukları hatırlatıyoruz” şeklinde konuştu.
‘Denizlerde ölüm vakaları yeniden yükselişe geçecek’
Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Selma Gürkan da, göçmenliğin ve mülteciliğin bir suç olmadığını, uluslararası hukuktan doğan evrensel bir hak olduğunu belirterek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu eleştirdi. Gürkan, “İçişleri Bakanının ifade ettiği gibi ‘şu kadar göçmen yakaladık’ şeklindeki beyanları mültecileri kriminalize eden, suçluymuş gibi gösteren tanımlardır ve son derece sakıncalıdır. Hele de linç girişimlerinin yükseldiği bu dönemde” diyerek tepki gösterdi. İstanbul merkezli başlatılan ve geri gönderme ile sonuçlanan mültecilere yönelik operasyonları doğru bulmadıklarının altını çizen Gürkan, meselenin basitçe bir asayiş meselesi olmadığını, içinde ekonomik, hukuksal, sosyolojik ve psikolojik çok yönlü boyutları olan toplumsal bir mesele olduğunu ve AKP iktidarının 8 yılda sorunu son derece karmaşık hale getirdiğini ifade etti. Sorunun alt yapısı çözülmeden bu tür uygulamalara başvurmanın Suriyeli göçmenleri açlıkla yüz yüze getireceğini ifade eden Gürkan, “Dolayısıyla bu tür baskılar daha çok illegal çalışma, daha çok gettolaşma getirecektir. Ayrıca Türkiye’den kaçma eğilimi artacak ve denizlerde ölüm vakaları yeniden yükselişe geçecektir” dedi.
‘Göçmenler siyasete alet ediliyor’
Suriyelileri bir kaç kentte ya da kamplarda yaşamaya ve tecrit etmeye yönelik bu hamlelerin insani, vicdani değerleri ve evrensel insan hakları kriterlerini yok saydığını belirten Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) eski milletvekili ve Ege Barış ve İletişim Derneği Genel Sekreteri Zeynep Altıok, hükümetin sorumluluğunun göç sonucunda ortaya çıkan entegrasyon sorunlarını kalıcı yöntemlerle çözmek olduğunu ifade ederek, göçmenlerin siyasete alet edilmemesi uyarısında bulundu.
‘AKP’nin kendi içinde yaşadığı krizlerin bir yansıması’
23 Haziran seçimlerinin hemen ardından başlayan bu operasyonun zamanlamasının manidar olduğuna dikkati çeken Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eş Genel Başkanı Canan Yüce, “Seçim yenilgilerinin ardından gelen bu operasyonların bir biçimde AKP’nin kendi içinde yaşadığı krizlerin bir yansıması olarak okumak gerekmektedir. Özellikle seçim yenilgisi ve ekonomik krizin etkenlerini Suriyeli göçmen krizi üzerinden çözmeye çalışan iktidar mültecilerin yaşam haklarına ciddi bir saldırı gerçekleştirmektedir” dedi.
‘Pazarlık meselesine dönüştü’
AB ile yapılan geri kabul anlaşmasının askıya alınmasına değinen Yüce, Türkiye’nin mülteci politikasında Suriyeli göçmenleri tehdit unsuru olarak göstermesinin ve politikasını bunun üzerine kurmasının insanların yaşam hakkında ne kadar samimi olduğunu gösterdiğini belirtti. Yüce şu sözlerle konuşmasını bitirdi: “Suriye savaşından sonra ümmetçilik anlayışı ile din kardeşlerine kapılara açan iktidar, kendi krizleri baş göstermeye başlayınca ümmetçilik ve din kardeşliği rafa kaldırılarak insanların yaşamları pazarlık meselesine dönmüştür ne yazık ki.”