Giyadîn’e bağlı Meleqer Köy coğrafyasında hazırlığı süren Altın madeni ile bölge zehirlenmeye hazırlanırken, Yine Giyadîn’e bağlı Gudûk Köyü jeotermal enerji için zehirlenmeye hazırlanılıyor
Agirî’nin (Ağrı) Giyadin (Diyadin) ilçesinnin Meleger (Mollakara) köyü coğrafyasında, Fırat Nehri’nin doğduğu noktada altın madeni girişimi sürerken, bölge siyanürle zehirlenecek. Diğer yandan Manisa ve Denizli’de büyük yıkımlara yol açan jeotermal enerji şirketlerinden biri olan Zorlu Jeotermal Enerji Elektrik Üretimi A.Ş., Agirî’nin Giyadîn (Diyadin) ilçesi, Gudûk (Gedik) Köyü ile Şemskî (Yolcupınar) Köyü 4.949 hektar meralık alanda jeotermal kaynak arama amaçlı sondaj çalışması yürütecek.
JES’ler öldürür
AKP iktidarının JES’leri yenilenebilir enerji olarak ele alıyor olması ve desteklemesi birçok çevresel sorunu ortaya çıkardı. Nehir ve dereler zehirlendi ve milyonlarca balık katledildi. Üzüm, zeytin ve incir başta olmak üzere binlerce ağaç kurudu. Aydın’da kanser vakaları geçmişe göre 3 kat arttı. Yaşamı zehirleyen kirlilik, yeraltının binlerce metre derinlerine kadar sondaj yapılıp, içeriğinde bor, cıva, arsenik, kurşun, amonyak, antimuan, lityum, karbondioksit, hidrojen sülfür gibi zehirli ağır metallerle dolu akışkanların yeryüzüne çıkarılıp soğuyan akışkanın çevreye ve yer altına basılmasıyla yerüstü ve yeraltı suları zehirleniyor. Bir termik santral gibi çalışan JES’ler, GWh başına ortalama 2700 m3 su kullanmasıyla birlikte Koza Altın’ın Gudûk köyü üzerindeki Meleger Köyü’ndeki altın madeni ile bölgedeki sular tüketilirken, aynı zamanda Fırat Nehri büyük bir tehdit altına girecek.
Sermayenin JES aşkı!
Temiz yenilenebilir enerji safsatası ile süslenen bu işletmeler sabit sermaye gideri dışında işletme giderleri en düşük olan santraller olması bakımından sermayeye çekici gelen yatırımlar ve bu nedenle sermayenin ilgisini çekerken, Türkiye coğrafyasının dört bir yanında JES’lere izin verilerek yaşam zehirleniyor. Santrallerde çok az sayıda çalışan olması, kömürlü ya da doğalgazlı termik santraller gibi hammadde girdi baskısı olmadan sıfır hammadde gideriyle çalışıyor olması sermaye kesimlerinin ilgisini arttırıyor. JES’ler bulundukları bölgeyi zehirleyerek yaşanmaz yer haline dönüştürüyor olması ise JES’lere karşı gelişen tepkilerin ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Sömürge madenciliği
İktidarın kontrolü altındaki Koza Altın şirketi Türkiye’nin dört bir yanında bölgeleri siyanürle zehirleyip doğada geri döndürülemez yıkımlar yaratırken, benzer süreç Agirî’nin Giyadîn ilçesindede aynen İliç’te olduğu gibi sömürge madenciliğine hazırlanıyor. Giyadîn’e bağlı Meleqer köyü coğrafyasında ve aynı zamanda Murat Nehri havzasının kıyısında yer alan ve açık ocak işletmesinden elde edilecek cevherin, siyanür liçi ile altın üretimi yapılacak. İliç’te yaşanan benzer yıkımların bölgede yaşanmaması mümkün değil.
Ağrı’da 4 altın madeni ruhsatı
Agırî coğrafyasını ve Murat Nehrini siyanürle zehirleyecek olan Koza Altın dışında bölge de lisansı verilmiş 3 adet daha altın madeni olması bölgenin abluka altına alınmak istendiğini gösteriyor. İktidarın Kürt coğrafyasına dönük sömürgeci yaklaşımı Ağrı’da da genişliyor. Toplam 4 adet olan altın madeni için toplam 56 bin 969,37 hektarlık alanda ruhsat verilmiş olması Ağrı için felaketin habercisi. MTA raporlarındaki bilgiye göre Türkiye’nin 5 coğrafi bölgesinde toplam 95 adet altın madeni ruhsatı olduğu ve bu alanların toplam büyüklüğünün 463 bin 996,23 hektara ulaştığı belirtiliyor.
6 yıllık ömrü olan maden
Ağrı’ya bağlı Diyadin ilçesi 1925 metre rakımda yer alırken, altın madeninin açılacağı yer olan Mollakara Köyü 2300 metre yükseklikte ve Murat Nehri’nin Tendürek Dağı’ndan doğup toplanarak güçlendiği bölgede bulunuyor. İktidarın Mollakara köyünde piyasa değeri 1,2 milyar dolar olan 20 ton altın, 2,8 milyon dolar olan 3,5 ton gümüş rezervi tespit edildiği iddiaları eşliğinde ‘müjdeler vererek Ağrı sermayenin ilgi odağına çekilmeye açılıyor.
EKOLOJİ SERVİSİ