Şebinkarahisar’da maden atık havuzlarının yıkılması sonrası binlerce ton ağır metal yüklü akışkan dere yatağına ve oradan da toprağa ve baraja ulaşmıştı. Bu kirliliği araştırdığını iddia eden valiliğin suların temiz olduğunu açıklamış olması dikkat çekti
Yusuf Gürsucu
Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde Yıldızlar Holding’e bağlı Nesko maden şirketinin 2003’ten bu yana çinko-kurşun-bakır madeninden çıkarılan cevheri ayrıştırmakta kullandığı siyanür dahil birçok ağır metallerle dolu olan atık havuz Giresun Valiliği’nin ‘ÇED gerekli değil kararı’ ile 2011’de büyütülmüştü. Geçtiğimiz kasım ayında atık barajının yıkılması sonrası yaklaşık 4 bin 500 ton ağır metal yüklü, adına su denilemeyecek akışkan dereye, çevreye ve en son baraja kadar ulaşmıştı. Giresun Valiliği’nin bu konuyla ilgili yayınladığı açıklamada, taşmadan etkilenen güzergahlar üzerinde yerleşim yerlerinin kullandığı içme, kaynak ve göze suyu bulunmadığı, 23 ve 30 Kasım’da alınan kontrol su numunelerinin kimyasal analizlerinin de uygun olduğu belirtildi.
Manidar bir durum!
Açıklamada, içme kullanma sularında yapılan kimyasal ve mikrobiyolojik incelemelerde, suda maden işletmesine bağlı herhangi bir kimyasal ve mikrobiyolojik kirlenmenin olmadığının görüldüğü, halk sağlığı açısından bugüne kadar herhangi bir olumsuzluk tespit edilmediği belirtilerek, “Meydana gelen olaydan ötürü bugüne kadar sağlık kuruluşlarına zehirlenme nedeniyle başvuru olmamış olup, tüm sağlık tesisleri ve 112 Acil Çağrı Merkezi konu hakkında bilgilendirilerek gerekli önlem ve tedbirler alınmıştır” ifadelerine yer verildi. Valiliğin bu açıklaması 2018 yılında aynı yer ve aynı şirkete ait atık havuzu yıkılması sonrası 18 milyon balık ölümünü hatırlatırken, daha büyük bir felakette ‘sular temiz’ açıklaması manidardır.
TTB 4 bölgeye dikkat çekmişti
Türk Tabipler Birliği (TTB) yaptığı açıklamada, “Bu çevre felaketinde, flotasyon tesislerindeki havuzların patlaması tüm flora ve faunaya zarar vermiş ve toprak, bitki örtüsü ve sular bu tür ağır metallerle kontamine olmuş ve zehirlenmiştir. Flotasyon tesisleri etrafında gerekli önlemlerin ilgili bakanlıklar tarafından alınması yanında Kelkit Çayı’nın suladığı alanlarda bulunan tüm yerleşim yerlerindeki vatandaşların ağır metallerle ilgili uyarılması ve bilgilendirilmesi gerekmektedir. Kelkit Çayı, Kılıçkaya Barajı, Suat Uğurlu Barajı ve Çamlıca Barajı’ndan her gün su numuneleri alınarak ağır metal ölçümleri yapılıp, kamuoyu ile paylaşılmalıdır” sözleriyle uyarıda bulunmuştu.
Valilik numuneyi nereden aldı?
Yedikardeş köyündeki dereden Kılıçkaya Barajı’na kadar ulaşan atık, Yedikardeş köyündeki bahçeleri kullanılamaz hale getirdiği bilinirken, yurttaşlar valiliğin yaptığı açıklamayı inandırıcı bulmuyor. Valilik hangi noktalardan numune aldığını açıklanmazken suların temiz çıkma ihtimalinin ise ihtimal dışı olduğu belirtiliyor. Ayrıca ağır metalleri tespit edebilmek için, Uv Spektrofotometre, Atomik Absorpsiyon Spektrofotometre ve Inductivel Coupled plasma gibi cihazlar ile ölçülmesi gerekmektedir. Valiliğin ise ölçümler için numuneyi nereden aldığı ve analizlerin nasıl yapıldığını açıklaması gerekmektedir.
Prof. Dr. Beyza Üstün: Atıklar Kelkit Vadisi’nde derelere yayıldı
Atık havuzunda bölgede/yer altı kayaçlarında var olan ve maden şirketi tarafından kullanılmayacak tüm metaller (bir kısmı ağır metal) çözünmüş iyon formunda depolanmaktadır. Bastırıcı olarak siyanürün kullanıldığı tesiste depolanan tehlikeli atıklar (ağır metaller ve diğer metal iyonları, aktif halde arsenik, çinko, kurşun vd.leri ) atık havuzunun yıkılması ile birlikte çamur ve sulu atık olarak vadiye yayılmakta. Bu yayılan atık akışkan içinde barındırdıkları çözünmüş iyonlar ve siyanat nedeniyle tüm canlı yaşam için öldürücüdür.
Canlılarda ölümler başlayabilir
Bu tehlikeli atık topraktaki tüm canlı yaşamı öldürmekte ve toprakta birikerek canlı yaşamın oluşumunu engellemektedir. Yıllarca bu topraklarda tarım yapılamayacağı, bitki yetiştirilemeyeceği, canlı yaşayamayacağı anlamına gelmektedir. Bölgede yaşayan halklar için hem yaşam hem geçimlik yaşam (meyve sebze, hayvancılık) yok edilmiştir. Kelkit Vadisi’ndeki dereye ve baraja kadar ulaşan atık; sucul canlıları, suyu içecek tüm kara canlıları (insanlar, hayvanlar), uçan canlılar için çok tehlikeli ve tüm sucul sistem için öldürücüdür. Zehirlenen canlıların ölümü görülmeye başlanacak. (balık, küçükbaş hayvan, yabanıllar, ağaçlar vd.)
Hidrojen Siyanür (Hidrosiyanik asit, Prussik asit ) bu atık havuzunda sadece yıkımı ile değil depolandığı sürece havaya yayılmakta, bu solunumla zehirlenme anlamını taşımakta. Depolanma şartlarında bu zehirlilik havuzun yüzeyinden buharlaşarak taşınmakta iken atık havuzu yıkıldığında akan sıvının yüzeyinden akış boyunca yayılmaya devam etmekte. Böylece soluyan canlılar (yöre halkı nefes alamadığı için hastaneye gitmekte) önce üst solunum sorunu ile sonra da kana ulaşan arsenik vd. metal zehirlenmesi ile hastanelik olacak/olmaya başlayacak. Zehirlilik etkisi işçilerde ve en yakın köylerde daha fazla görülecek. Zehirlenen ve ölmeyen hayvanlarda uzuv eksik doğumları, düşükler (bu etkilerin insanlarda da görülme olasılığı yüksek) yüksek ihtimalle yaşanacaktır.