En temel gıda ihtiyaçları ithalata bağlanırken küçük çiftçi yok ediliyor. Kredi ve hibe kriterleri değiştirilerek şirketler besleniyor. Hükümetin açıkladığı 150 milyar tarım desteğinin şirketler için hazırlandığı görülebiliyor
Buğday ekimleri gübreye yapılan aşırı zamlar nedeniyle azalırken hükümet tarım “sektörü” için kredi musluklarını açtığını ve 150 milyar liralık destek yapacaklarını duyurdu. Buğdayın ana gübresi olan DAP’a yüzde 100 zam yapan hükümetin destek açıklamasının çiftçiyi içermediği ortaya çıktı. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, kasımdan itibaren, finansman ihtiyacı fazla olan tarıma dayalı sektörlerde konjonktürel pozitif ayrımcılık yaptıklarını söyledi. Ticaret Bakanı Pekcan, hasat döneminde üreticileri desteklediklerini belirterek, “Hasatta gümrük vergilerini artırdık. Piyasada spekülatif artışları önlemek için ise Toprak Mahsulleri Ofisi’ne kota ayırdık” dedi.
Yaşam tehdit altında
Hükümetin Türkiye’de hayvancılığı adeta bitirmeyi hedefleyen adımları sonrası hayvan gübresi azalıp çiftçi suni gübreye mahkum edildi. Diğer taraftan tahıl ekimlerindeki ciddi düşüşler ise samanın ithal edilmesine ve dolayısıyla çiftçilerin yüksek ücretler ödemek zorunda kaldıkları biliniyor. Yerli buğdaydan vaz geçilip neredeyse tamamı patentlere bağlanırken, hibrit ve GDO’lu tohumla üretimin önü açıldı ve uluslararası tekellerin patentli tohumlarına çiftçiler mahkum edildi. Zirai ilaçlarda ortaya çıkan sorunlar çözülmek yerine Çin’den nasıl üretildiği belli olmayan ilaçların getiriliyor olması insan, bitki ve hayvan sağlığını ciddi anlamda tehdit etmekte.
Küçük çiftçi yok edilecek
Tarımsal üretimler için verilmesi gereken destek ve kredi kriterleri değişikliğe uğratılıp sadece şirketlere yöneltildi. Tarım Bakanlığı yeterli gelir düzeyi açısında arazi ölçeklerini belirledi. Buna göre arazi ölçeklerini sulu tarımda 50 ile 100 dekar, kuru tarım da 200-300 dekar, dikili (meyve-zeytin vb.) tarımda 10 dekar, örtülü (seralarda) tarımda 3 dekar olarak düzenledi. Bu düzenleme tarıma yönelik kredi ve destek kriterlerinin kökten değişime uğrayacağına işaret ederken, küçük çiftçi yakın gelecekte üretim dışına taşınmasının hedeflendiği anlaşılabiliyor.
Değişim umurlarında değil
Küresel ısınmaya bağlı yaşanan kuraklıklar ve düzensiz yağışlar özellikle tahıl üretimllerini derinden etkilediği biliniyor. Küresel ısınma ve bölgesel iklim değişimleri üzerine herhangi bir önlem almayan AKP iktidarı halkın gıda güvenliğini ortadan kaldırıp bir avuç şirketin çıkarına bağlamakta. Tarım arazileri amaç dışı kullanıma açılarak üzerine enerji, sanayi ve inşaat gibi yapılara kurban ediliyor. Tüm bu gerçekler ortada dururken hükümetin ‘tarım sektörüne’ 150 milyar lira destek yapılacak açıklamasının sadece şirket çıkarları için ele alındığı ne iklimsel sorunlara ne de küçük çiftçilerin sorunlarına hiçbir duyarlılığın olmadığını açıkça ortaya koymakta.
EKOLOJİ SERVİSİ