Bir süredir gıda fiyatlarının anormal yükselişine tanık oluyoruz. Kamuoyunda gıda fiyatlarının fahişliği enine boyuna tartışılıyor.
Tek sorun marketler mi?
Toplumların ihtiyacı olan gıdanın uygun fiyatta ve sağlıklı biçimde sağlanması bilindiği gibi hükümetlerin birincil görevi. Bu görevleri gereği olsa gerek(!) hükümet, Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’ne (TKKB) marketler açtırıyor. En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; gıda sorunu TKKB’ne market açmakla çözülmez. TKKB bu konuda doğru enstrüman değil. “Neden”, diye soracak olursanız şöyle: Hükümet, bugüne kadar açtırdığı ve açtıracağı marketlerle gıda fiyatlarını düşüreceğini açıklıyor. Negatif örnek üzerinden ilerlememek için geçmişteki tanzim çadırları fiyaskosunu bir kenara bırakacak olursak, TKKB aracılığıyla şu ana kadar hükümetin açılsın dediği market sayısı önce “500 olsun” , sonra “yetmez 1000” olsun deniledurulsun. Bugüne kadar hükümet tarafından yapılan düzenlemelerle “yürü ya kulum” dediği 5 market zincirinin şube sayısı on binleri aşmışken TKKB marketleri gıda fiyatlarını nasıl regüle edebilecek? Kaldı ki TKKB marketlerinin gıda fiyatı, bu marketler ve bakkallardan pek düşük değil ki!
Mevzu derin, kapsamlı
Hükümetin bir başka savı da gıda fiyatlarının yükselme nedeni marketler… Bunda gerçeklik payı var, ama asıl neden marketler değil. Öyle demek; eksik olur, en azından doğru olmaz! Böyle düşünmekte ısrar etmek; deve kuşu gibi kafayı kuma gömmek olur. Çünkü Türkiye’de uygulanan tarım politikaları deve misali. Yanlı ve yanlış. Mesela üretim girdileri füze hızıyla yükseliyor. Mazotta ki vergiler kanatlanmış durumda. Üretim girdilerinin hepsinde dışa bağımlıyken döviz kurları freni boşalmış kamyon misali. Kuraklık tarımın püsküllü belası. Nakliyenin pahallılığı fiyat artışlarının tuzu biberi. Çiftçi borçları gırtlağı aşmış, sulama politikaları kulak ardı edilmiş. Bu saydıklarım ve tarımsal desteklerin zamanında verilmeyişinin yanında eksik verilmesi tarıma dair sorunlardan sadece bir kaçı. Gıda fiyatlarının artması bu yanlış ve yanlı tarım politikaların sonucu. Yani tarım politikaları düzeltilmeden gıda fiyatları düşmez. Hele bu aracılı tedarik sistemi ile asla çözülmez.
Ayrıca
Tarıma dair enstrümanlar mevcut hükümet tarafından yanlış kullanılıyor.
Mesela;
– Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile hububat piyasası düzenlenmediğinden buğday, arpa ve baklagillerde ithalatçı konuma geldik. TMO uzmanlık alanı olmayan fındık ve üzüm piyasasında düzenleyici olarak görevlendirildi; çiftçi perişan, ihracatçı tüccar ihya oldu.
– Et ve Süt Kurumu, hayvansal ürün pazarlama ve girdi piyasasını düzenlemek yerine ithalatı organize ediyor.
-TKKB’nin görevi çiftçiye ucuz kredi ve girdi sağlamak, ama bilindiği üzere şu an marketçilik yaptırılıyor. Ayrıca “Kooperatife talimat verdim” deniliyor; breh breh! nerede kaldı kooperatiflerin bağımsızlığı? Bakın TKKB’ne market açtırmak enstrümanı yanlış kullanmaktır.
Market açmak TİGEM’e yakışır
Bakanlığa bağlı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü-TİGEM’ler var. Onların hemen her bölgede geniş büyük ölçekde arazileri var. Bu topraklarda hububat üretilebilir, üretilen ürünler işlenebilir. Bakliyat üretilir, paketlenir ve açılacak marketlerde satışa sunulabilir. Büyük ve küçükbaş hayvan yetiştirebilir. Yetiştirilen hayvanlardan elde edilecek olan ürünler yağa, peynire, yoğurta dönüştürüp marketlerin raflarına konabilir. Meyve ve sebze kolaylıkla yetiştirilebilir. Bal, yumurta bu çiftliklerden elde edilebilir. TİGEM’lere bağlı açılacak marketler aracılığıyla bu ürünler – ucuz ve sağlıklı gıda- halkla aracısız buluşturabilir. Çünkü TİGEM’lerde hem üretim, hem üretilen ürünleri işlemek için alt yapı mevcut. TİGEM’leri özelleştirmek yerine onlara marketler kurdurularak gıda fiyatlarını regüle etmede işlevlendirilebilir. TKKB ne alaka? Bir ara PTT filan devreye alınmıştı, iş bilmezlik bu kadar mı?…
Sözün özü
Tarımdaki mevcut araçlar/enstrümanlar yanlış ve ilgisiz alanlarda kullanılarak tarımı mikser gibi karıştırma işinden biran önce vazgeçilmeli.