Milyonlarca kişinin katıldığı Gezi Direnişi, iktidarın yönlendirmesiyle açılan dava ve verilen cezalarla gölgelenmek istendi. Milyonların katıldığı Gezi’de 5 kişiye verilen cezaların Yargıtay tarafından onanması da yaşananların sonucu
AKP iktidarının, İstanbul’un Beyoğlu ilçesinde bulunan Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilen Taksim Gezi Parkı’na Topçu Kışlası’nı Taksim Yayalaştırma Projesi çerçevesinde 2013’te imar izni olmadan yeniden inşa edilmesine karşı Gezi direnişi başladı. Kışla için duvarların yıkılmasına başlanması üzerine Taksim Dayanışma grubunun üyeleri iş makinalarının önüne geçerek daha fazla yıkım yapılmasını engelledi. Ardından bu gruptan 50 kişi parkta çadır kurarak sabaha kadar nöbet tuttu. Yıkıma devam edilmesi ve Kalyon İnşaat çalışanları eylemcilere müdahale etmesinin ardından olaylar büyümeye başladı.
Olaylar büyüdü
Yıkımın devam etmesi üzerine bölgeye giden ve kepçenin önüne geçip, ağaçların kesilmesini önleyen dönemin BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder; “Ağaçları kestirmeyeceğiz. Fakir fukaranın gölgesinin kesilmesine izin vermeyeceğiz.” dedi. 28 Mayıs sabahında parkta bulunanlara polis müdahale etmesiyle olaylar büyüdü. 29 Mayıs 2013 günü gerçekleşen Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşaatının açılışı sırasında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan; “Ne yaparsanız yapın. Orası için karar verdik. Yapacağız” dedi. 31 Mayıs’ta ise toplananlara biber gazıyla ser müdahaleler yapıldı.
Milyonlar katıldı
Olayların büyümesi üzerine aynı anda İstanbul dışındaki birçok şehirde de protesto yürüyüşleri başladı. Gezi Parkı’nda başlayan ve bir anda Türkiye’nin birçok kentine yayılan eylemler büyük bir direnişe dönüştü. Olayların büyümesiyle Erdoğan, Gezi Parkı olaylarıyla ilgili oluşturulan 11 kişilik heyetle görüştü. Ancak yapılan görüşme de sonuç almadı ve eylemler sürdü. 15 Haziran’da polisin Gezi Parkı’nda eylemcilere sert müdahale etmesi sonucunda park boşaltıldı. Erdoğan, 16 Haziran’da yaptığı açıklamada “Şu anda Gezi Parkı boşaltıldı, Taksim Meydanı boşaltıldı ve bu millete teslim edildi” dedi. Milyonlara kişinin katıldığı Gezi direnişlerinde, 8 sivil (Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Ahmet Atakan, Berkin Elvan, Burak Can Karamanoğlu, Mehmet İstif ve Elif Çermik) ve 2 polis yaşamını yitirdi, 10 bine yakın kişi ise yaralandı. Eylemlerde binlerce kişi gözaltına alındı, çok sayıda kişi ise tutuklandı.
Beraat kararı
Gezi Parkı ana davası İstanbul’da, işinsanı Osman Kavala, Mehmet Ali Alabora ve Can Dündar’ın da aralarında bulunduğu 16 sanık hakkında açıldı. 2017’de Kavala’nın tutuklaması ve sonrasında süren Gezi Davası yıllardır tartışmaların odağında sürdü. İstanbul 30’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, Gezi davasında, ağırlaştırılmış müebbet hapsi istenen 9 sanığın hakkında 18 Şubat 2020’de beraat kararı verdi. Karar gereği yerine getirilmedi ve tutuklu yargılanan Kavala ise tahliye edilmeyerek, benzer bir davadan tekrar tutukluluğuna karar verildi.
Ağır cezalar verildi
İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3’üncü Gezi Davası’nda mahkeme 25 Nisan 2022’de Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay’a ise 18’er yıl hapis cezası verdi.
Cezalar onandı
Beraat kararı verilmesine rağmen bir kez daha açılan ve sonra mahkumiyete dönüşen Gezi Davası, 28 Eylül’de Yargıtay 3. Ceza Dairesi, tutsakların kararlarını onadı. Gezi Parkı davasında, Osman Kavala’nın müebbet, TİP Milletvekili Can Atalay, TMMOB yöneticisi şehir plancısı Tayfun Kahraman, film yapımcısı Çiğdem Mater ve sinemacı Mine Özerden’in 18’er yıl ağır hapis cezalarını onadı. Dairenin, Atalay ve Kahraman’a ilişkin onama kararının gerekçesinde, “sanıkların bir plan ve organizasyon dahilinde gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının başlaması ve tüm ülke sathına yayılarak derinleştirilmesi kapsamında eylemlerinin bulunduğu” belirtildi.
AYM beklenmedi
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, AYM’nin daha önceki kararlarına katılmadı ve Atalay için AYM’nin kararı beklememeyi tercih etti. AYM, 27 Eylül’de, Atalay’ın vekil seçilmesine rağmen tahliye edilmemesi nedeniyle yaptığı başvuruyu 5 Ekim’de görüşme kararı aldı. Yargıtay ise bu açıklamadan bir gün sonra Gezi Davası’nı karara bağladı ve Atalay’ın cezasını onadı.
Vekilliği düşebilir
Cezasının kesinleşmesi nedeniyle TBMM’nin açılmasının ardından Atalay’ın vekilliğinin düşürülebileceği belirtiliyor. Yargıtay gibi TBMM’nin de Anayasa Mahkemesi’ni bekleme zorunluluğu bulunmuyor. Ancak AYM’nin 5 Ekim’de bu konuda bir karar vermesi durumunda Atalay’ın durumunun yeniden değerlendirilmesi söz konusu olabilecek.
Tahliye kararı
Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Kararın bozulmasıyla Yapıcı ve Altınay da tahliye edildi. Tahliye olan Yapıcı, “Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum” dedi.
Yeşil Sol’dan tepki
Cezaların onanmasının ardından siyaset, hukuk, sanat ve birçok kesimden karara tepkiler geldi. Karara sanal medyadan tepki gösteren Yeşil Sol Parti’nin mesajı şöyle: “Gezi tutsaklarına verilen cezanın onanması rehin alma siyasetinin devamıdır. Rehin tutmak istedikleri Gezi tutsakları değil halkların özgür, eşit, insanca yaşama talebidir. Bu karar aynı zamanda Can Atalay’ı Meclis’e gönderen Hatay halkının iradesini tanımamaktır. Adaletsizliğe ve irade gaspına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz, tüm arkadaşlarımız özgür oluncaya dek direnmeye devam edeceğiz.”
Kılıçdaroğlu’ndan açıklama
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Yargıtay, bir demokrasi mücadelesi olan Gezi Parkı Direnişinin, talimatla ‘suç’ gösterilmesi utancına ortaklık etmiştir. Unutulmamalıdır ki; Gezi direnişi, demokrasi tarihimizde özgürlüğü haykıran gençlerin gür sesidir. Bu sesi hiçbir güç kısamaz! Bu karar büyük bir utançtır!” Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Hukukun ne ölçüde siyasallaştığını gösteren hazin örneklerden biri” dedi.
‘Hepimiz Gezi’deydik’
Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, “Hepimiz oradaydı, hepimiz Gezide’ydik! Buramıza kadar gelmişti, nefes alamıyorduk, çığlık atmak istiyorduk, birbirinden farklı ama aynı derdi paylaşan milyonlardık! Bizim çocuklar dövüldü, bizim çocuklar yuhalatıldı, bizim çocuklar öldü! Anlamadılar, dinlemediler, kulak ardı ettiler. Komplo teorileriyle eşim de dahil bir grup insanı tutsak aldılar. Şeytanlaştırmaya çalıştılar, her gün üstümüze geldiler, bu insanların bir ailesi var mı demediler, çocukları olduğunu düşünmediler! Bugün de eşim, meslektaşım Tayfun Kahraman’ın 18 yıl hapis cezasını onadılar. Milyonluk Gezi’nin faturasını 5 kişiye kestiler” ifadelerini kullandı.
TİP’ten yürüyüş kararı
TİP Genel Başkanı Erkan Baş, 5 ismin cezasını onamasına karşı 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya yürüyeceklerini söyledi. Baş’ın yaptığı açıklama şöyle: “Başta Hatay milletvekilimiz Can Atalay olmak üzere, hapis cezaları onanan tüm Gezi tutsakları nezdinde emekçi halkımızın özgürlüğüne dönük yargı darbesini kabul etmiyorum. Özgürlük için, 1 Ekim günü Hatay’dan Ankara’ya doğru ilk adımımı atacağım. Yalnız olmadığımı, olmadığımızı biliyorum. Saray da öğrenecek!”
Yapılan diğer paylaşımlar ise şöyle: “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yol arkadaşım sevgili Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu Gezi Davası sanıklarına verilen cezanın onandığını üzülerek öğrendim. Demokratik hukuk devleti mücadelemizi ve adalet arayışımızı sonuna kadar sürdüreceğiz. Devletin dini adalettir.
CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, “Mücella Yapıcı ve Hakan Altınay’ın tahliyelerine sevinsek de bir kez daha haykırıyoruz ki #GeziOnurumuzdur!#GeziYargılanamaz!” ifadelerini kullandı.
Tiyatrocu ve yazar Orhan Aydın, Yagıtay Gezi Davası diye bilinen dosya için tüm tutuklulara 18 yıllık cezayı onaylamış! Bu dava bir kin-nefret ve halka düşmanlık davasıdır.
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener, karar adeta hukukun ortadan kalktığının ispatıdır.”
HABER MERKEZİ