Tarımsal alanların enerji üretimi ile kıyaslandığını ve enerji üretimi için tarımsal alanların heba edildiğini belirten ZMO İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, enerji yatırımlarının belli süreli yatırımlar olduğunu söyledi
Meletî ilinde 354’ü endemik olmak üzere toplam bin 890 bitki türü bulunuyor. İl ve çevresindeki mevcut maden ocakları ve enerji üretimi projeleri, zengin biyoçeşitliliğe ve tarımsal üretime tehdit oluşturuyor. Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran, Meletî’de yapılan enerji projelerinin tarımsal üretime etkilerini Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ömer Akın’a değerlendirdi.
Meletî’nin su kaynakları açısından çok zengin bir il olduğunu belirten Kapıkıran, su varlıklarına rağmen sulu tarım arazileri ve tarımsal verimin düşük olduğunu söyledi. Meletî, Dersim, Elezîz, Erzîncan illerinin yer aldığı Fırat Havzasının, Kafkasya, Akdeniz ve Avrupa Fitocoğrafi bölgelerinin kesişim noktasında olduğunu kaydeden Kapıkıran, “Bu nedenle de biyoçeşitliliği çok yüksektir. Her üç fitocoğrafyaya ait biyoçeşitliliği buralarda barındırır. Malatya, rakım olarak da bazı özel biyoçeşitliliği, endemik türleri barındırır. Neredeyse bütün Avrupa 350’ye yakın bir biyoçeşitliliğe sahipken, sadece Malatya’da 350’ye yakın endemizm var” dedi.
Her şeye zarar veriyor
Meletî’nin geniş tarımsal arazi alanları ve tarımsal üretimine karşın yapılan madencilik ve enerji projeleri nedeniyle büyük bir talanla karşı karşıya olduğunu ifade eden Kapıkıran, “Tarım, bitkisel üretim ve hayvansal üretim diye ikiye ayrılır. Bunun yanında birde sucul üretim vardır. Tarımsal çeşitlilik açısından bu kadar zengin bir çeşitliliğe sahip olmasına rağmen, yapılan madencilik ve enerji yatırımlarının tarımsal verime ve tarımsal varlıklara verdiği zararları ifade edebilmek için önce tarımsal büyüklükleri ifade etmek gerekiyor. Enerji üretiminde kullanılan Hidroelektrik Santrali (HES), Rüzgâr Enerji Santrali (RES), Güneş Enerji Santrali (GES) ve Jeotermal’ler çeşitli kriterlere uygun olarak yapılmadığı takdirde, doğaya, tarıma ve dolaylı olarak insanlara zarar verir noktada” diye konuştu.
Uygun yere yapılmalı
Yine başka bir enerji üretimi çalışması olan RES’lerin de tarımsal alan ve üretime zararları olduğunu dile getiren Kapıkıran, “Dolayısıyla bu yapılan RES’lerin mutlaka tarım ve orman arazileri dışında rüzgar envanterlerine uygun yerlere yapılması lazım. Bu yapıldığı zaman yenilenebilir enerji açısından zararı en aza indirilmiş olacak” şeklinde konuştu.
GES ve JES zararları
Geniş tarım arazisi üzerinde yapılan GES’lerin de tarımsal üretime olumsuz etkilerinin olduğunu belirten Kapıkıran, “Genellikle güneşlenme materyalleri yapılıp tarım ve orman arazi olması fark etmeksizin uygulaması yapılabiliyor. GES’ler tarım arazisi üzerinde yapılınca altındaki tarım arazisi kullanılamaz hale geliyor. Bununla birlikte yarattığı ışınım ve ısı, bölgede bir ısı adası oluşmasına neden oluyor. Oradaki hem biyoçeşitliliğe zararları hem de alışılagelmiş tarımsal üretim modeline ve ürün desenine olumsuz etkileri oluyor” dedi.
Son yıllarda Türkiye’de yaygınlaşan Jeotermal enerji üretimlerinin de tarımsal üretime büyük zararlar verdiğini kaydeden Kapıkıran, ortaya çıkan ağır metaller ve gazların hem insanlara hem de tarım arazilerine zarar verdiğini ifade etti.
Gıda ve suyun önemi
Kapkıran, gıdayı ve suyu hem ekosistem hem de insanlık için güvenlik için tutmanın önemli olduğunu belirterek, “Enerjiyi de bunları deforme etmeden başka bir yerde üreterek yapmak gerekiyor. Tarımsal faydanın insanlık tarihinin geçmişinden geleceğine kadar etkili olacak bir süreci içerdiğini ama enerji yatırımlarının belli süreli yatırımlar olduğunu hepimiz biliyoruz” dedi.
HES’lerin zararları
HES’lerin tarımsal üretime verdiği zararları anlatan Kapıkıran, suyun durgun hale geldiğini ve biyoçeşitliliğin yok olduğunu dile getirdi. Kapkıran, HES’ler nedeniye suda ısınmada gerçekleştiğini vurgulayarak, “HES’ler genellikle avcılık itibariyle de Türkiye’de tekel olmuş kafes balıkçılığı şirketlerine veriliyor. Büyük bir yemleme faaliyetiyle o kafeslerin altında büyük bir ölü flora ve fauna oluşuyor. Göldeki bütün doğal canlıların oraya doğru akın etmesine neden oluyor ve dış yemle yaşamlarını sürdürür hale geldikleri için o kafeslerin yemlenmemesi durumunda o canlıların açlık çekmesine neden oluyor” ifadelerini kullandı.
MELETÎ