Edebiyatın usta ismi Vedat Türkali’nin aramızdan ayrılışının 2. yılı. ‘Bir Türk yazar olarak Kürt halkının sevgisini kazandı’ diyen usta kalemin kızı Deniz Türkali, ‘Bunu doğru bildiği şeyleri söyleyerek yaptı’ dedi
Edebiyatın direniş kalemi olarak kabul edilen usta yazar ve sinema emekçisi Vedat Türkali’nin ölümünün üzerinden 2 yıl geçti. Türkiye sosyalist hareketi çınarını kaybederken, sanatçı Deniz Türkali’de babasını kaybetmenin hüznünü yaşadı. Babası ile arasında hayatlarının yarısından fazlasının dargın veya kavgalı geçtiğini söyleyen Türkali, en çok merak ettiği şeyin ise, babasının Türkiye’ye ve dünyanın şu anki politik durumuyla ilgili ne düşüneceği ve nasıl yorumda bulunacağını olduğunu belirtti. Babasının yaşamının son zamanlarında Türkiye’deki siyasi durum hakkında çok keyifsiz olduğunu dile getiren Türkali, “Hayatta olduğunuz ve muhalif olduğunuz sürece o kavga, o mücadele sürecektir. Bugün yaşasaydı eğer babam da öyle yapardı diye düşünüyorum. Çünkü babam 97 yaşında ve çok genç bir insan olarak gitti. Bir şey değişmezdi. Yine dünyaya bakıp ‘daha güzel bir dünya nasıl olmalı?’ diye düşünüp onun yollarını arardı hepimiz gibi” diye konuştu. Babasıyla hayatlarının aşk ve nefret ilişkisi içinde geçtiğini ve birbirlerini çok incittiklerini de anımsatan Türkali, baba kimliği dışında Türkali’yi, “Herhalde bu ülkeye, bu dünyaya gelmiş çok özel insanlardan biriydi. Babama hayran olduğum yanlar da var, olmadığım yanları da var. Çünkü benim hayatımda hiç kahraman yoktur” dedi. Babasının sonsuz kahramanlıkları olduğunu kaydeden Türkali, “Ama benim kahramanım olmayan biriydi” diyerek sitemini anlattı. Babasının olağanüstü romanlar yazdığını hatırlatan Türkali, “Politik olarak da çok sağlam bir duruşu vardı” ifadelerini kullandı.
Doğru bildiğini yaptı
Babasının 97 yıllık yaşamının ardında çok değerli kitaplar, fikirler bıraktığını ifade eden Türkali, “Bir Türk yazar olarak Kürt halkının sevgisini kazandı ve bu da çok önemli bir şey. Bunu yaparken de Kürt halkının sevgisini kazanmak için değil, doğru bildiği şeyleri söyleyerek yaptı” diye vurguladı. Bir yazar, edebiyatçı, politik kimlik olarak onun yakını olmanın kendisine gurur verdiğinin altını çizen Türkali, anne ve babası tarafından kendine çok değerli bir pusula verildiğini ve bütün hayatı boyunca politik bir kadın olarak bunun faydasını gördüğünü söyledi. Değerli insanları unutmamak gerektiğini ve bu anlamıyla hafızanın çok önemli olduğunu belirten Türkali, “Bütün bir ömrünü mücadeleye, doğruya vakfetmiş insanları unutmamak lazım. Onları hep hatırlayıp ama hiç yüceltmeden, kahramanlaştırmadan doğru değerlendirerek fikirleri üzerinde tartışmalar yapmak lazım” vurgusu yaptı.
Direnişin usta kalemine dair…
13 Mayıs 1919 yılında Samsun’da doğan ve asıl adı Abdulkadir Pirhasan olan Türkali, Maltepe Askeri Lisesi ve Kuleli Askeri Lisesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra 1951’de tutuklandı. Türkali, 9 yıl ceza aldı ve 7 yılın sonunda koşullu olarak serbest kaldı. Yazar Rıfat Ilgaz ile Gar Yayınları’nı kurduktan sonra, 1960’ta Dolandırıcılar Şahı filmiyle senaristliğe başlayan Türkali, 1965 yılında yönetmenliği de denedi. Türkiye Komünist Partisi (TKP) kadrolarından Türkali, 2002 seçimlerinde Demokratik Halk Partisi’nden (DEHAP) aday olarak aktif siyasetin içinde de yer aldı. “Bitti Bitti Bitmedi” adlı son romanında Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkenceleri ile 1915 Ermeni Soykırımı ile 1938 Dersim Katliamı’na dikkat çekti. “Bir Gün Tek Başına” adlı romanının 535. sayfasında yer alan “Bekle Bizi İstanbul” şiiri ise şarkıya uyarlandı. Türkali, 29 Ağustos 2016’da tedavi gördüğü Yalova Devlet Hastanesi’nde hayata gözlerini yumdu. Türkali, Türkiye’de çok istediği barışı görmeden yaşamını yitirse de 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde toprağa verildi. Zincirlikuyu Mezarlığı’nda defnedilen Türkali’nin cenaze törenine; siyasetten, sanata farklı kesimlerden çok sayıda insan katıldı.
Kürt halkındaki yeri ayrı
Sosyalist hareketinin önemli isimlerinden Türkali, Kürt sorununu çözümü için de büyük mücadele verdi. 2011 yılında NTV’de yayınlanan Banu Güven’le Artı Haber programına katılan Türkali, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a selam gönderdi. Öcalan’a “Sayın” demenin yasak olduğu o yıllarda Türkali, bunu şu sözlerle eleştirmişti: “Ben şimdi Sayın Öcalan desem ceza mı alacağım? Hiç umurumda değil. Vallahi ayıp.” Öcalan’ın Türk ve Kürtlerin barışmasını en çok isteyen lider olduğunu sık sık hatırlatan Türkali, Öcalan’a canlı yayında selam göndererek, “Bugün Öcalan, beğenin beğenmeyin en güçlü adamdır. Bir fırsat elimize geçmiş, Öcalan bu sorunu çözebilir. Ve onun çözmesinden yanayım. Bugün Türkiye koşullarında Türk ve Kürtlerin barışması yolunda en çok çabayı gösteren o. Ben Öcalan’ı hiç görmedim. Ama görmek istiyorum. Ben Öcalan’la konuşmak istiyorum. Bu devlet ne kaybedecek? 12 senedir onu hapsetmişler. Selam ve sevgi ona benden” demişti.
Muhammet Doğru/İstanbul-MA