Son dönemde bireysel silahlanma ve uyuşturucudan kaynaklı kadına yönelik şiddetin arttığına dikkat çeken Mimoza Kadın Derneği avukatlarından Sebahat Gençtarih yeni düzenlemenin failleri daha da cesaretlendireceğini söyledi
Kadınlara yönelik şiddet ve katliamlar her geçen gün artarken, iktidar yeni yasalarla cezasızlık politikalarını sürdürüyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) raporuna göre, Temmuz ayında 25 kadın katledildi, 9’u şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Yine kadın katliamlarının en çok yaşandığı Mersin’de, Mimoza Kadın Derneği verilerine göre 2023 yılı Ocak ayından Temmuz ayına kadar 5 kadın katledildi, 4 kadın şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi.
MA’dan Dilan Akyol’a konuşan Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Mersin Şubesi üyesi ve Mimoza Kadın Derneği avukatlarından Sebahat Gençtarih, iktidarın kadın katliamlarındaki rolünü değerlendirerek, kentte son dönemde bireysel silahlanma ve uyuşturucudan kaynaklı kadına yönelik şiddetin arttığına dikkat çekti.
‘Deprem mağduru katledilen kadınlarımız oldu’
Mereş merkezli depremin ardından Hatay’dan Mersin’e çok fazla göç yaşandığını aktaran Gençtarih, kente her kesimden insanın yerleştiğini ve en çok kadınların zarar gördüğünü belirtti. Deprem mağduru kadınların göç ettikten sonra aile içinde fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kaldığını ifade eden Gençtarih, “Hatay’dan göç eden kadınlar, burada yaşadıkları ekonomik sıkıntılardan dolayı çok fazla zarar görmeye başladı, şiddete ve darba maruz kaldı. Hatta deprem mağduru katledilen kadınlarımız oldu. Ekonomik zorlukla yaşayan erkek, bununla baş edemeyince, ilk kurbanı kadın oldu. Mersin geneline baktığımızda, seçimden sonra kadın katliamlarında bir artış var. Bu iktidarın kadın politikaları ve söylemleriyle yaşanıyor. AKP-MHP iktidarının kadın düşmanı söylemleri, erkekleri daha fazla cesaretlendirdi” diye konuştu.
‘Kadın şiddet sarmalına mahkum bırakılacak’
AKP-MHP’nin Meclis’ten geçirdiği infaz düzenlemesiyle kadınların hayatlarının riske atılacağını kaydeden Gençtarih, “Toplumda çocuk ve kadın tacizcileri ya da kadın katilleri olarak bilinen kişiler, Kovid-19 izninde bulunan hükümlülerden denetimli serbestliğe ayrılanlar, 5 yıl veya daha az süre kalanlar tekrar cezaevine dönmeyecek. Cezaevlerinde artık yer kalmadığı için siyasi tutuklular haricinde diğerleri serbest kalacak. Kadına şiddet uygulayan ve taciz edenler, salındığında haftada bir karakola gidip imza atarak hayatına kaldığı yerden devam edecek. Kadın şiddet sarmalına mahkum bırakılacak. Failler bu davalarla ya da yasalarla serbest bırakıldığında, kadının hayatını riske atıyor ve darp ediyor. Özellikle 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasından bu yana erkekler bundan güç alarak, kadına yaptığı her türlü şiddeti kendine hak gördü. Ne kadar adli suç işleyen kişi varsa, bu yasadan faydalanacak. Bu iktidarın bakış açısı kadın düşmanı olduğu için caydırıcı cezalar verilmediği gibi, serbest bırakılınca kadın katilleri daha fazla cesaretlenecek. Bu anlamda toplumun hukuka, yargıya olan inancı azalacak” ifadelerini kullandı.
Uyuşturucu kullanımı ve bireysel silahlanma
Kentte son dönemde uyuşturucu ve bireysel silahlanma artışından kaynaklı kadına yönelik şiddetin de arttığına dikkat çeken Gençtarih, “Kentte uyuşturucu ve silah taşımanın önünde hiçbir engel yok, emniyet bu konuda mücadele ettiğini söylüyor ama caydırıcı cezalar yok, sadece gözaltına almakla yetiniyor. Uyuşturucu kullanan erkekler, bilinci yerinde olmadığı için evinde eşine ya da sevgilisine şiddet uyguluyor. Ve uyuşturucu kullanan çoğu erkek de evinde silah bulunduruyor ve ufak bir tartışma anında rahatlıkla kadına zarar verme cesaretinde bulunabiliyor. Bireysel silahlanma ve uyuşturucuya karşı acilen caydırıcı cezaların gelmesi gerekiyor. Kadınlar karakol ya da mahkemelerden sonuç alamadıkları için bu şiddet ortamına geri dönmek zorunda kalıyor. Politik dosyalarda gösterdikleri hassasiyeti, kadın davalarında da göstermiş olsalar, belki bu kadar kadın katliamları artmayacak” şeklinde konuştu.
‘Mahkemeler erkek aklıyla karar veriyor’
AKP’nin cinsiyetçi politikalarının kadına yönelik şiddetin artmasında büyük etken olduğunu kaydeden Gençtarih, “Aile kavramının ısrarla kutsal görünmesi, kadını aile içine hapsediyor. Boşanma dosyalarında barıştırmaya yönelik mahkeme kararları, kadını tehlikeye atıyor. Kadın uzaklaştırma kararı alıyor ve 3 ay sonra karar kaldırıldıktan sonra tekrar o şiddete maruz kalıyor. Hatta katlediliyor. Mahkeme heyetleri çoğu zaman erkekten oluştuğu için, erkek aklıyla karar veriyor. Bizler mahkemelerde daha fazla kadının olmasını istiyoruz. En azından kadın davalarında mahkeme heyetinin çoğunluğunun kadınlardan oluşması, belki en üst sınırdan ceza verilecek. Biz yıllardır bunun mücadelesinin veriyoruz. Tüm bunların yanında da kadın kendi özsavunma yöntemlerini geliştirmeli. Bu konuda da kentte kadın örgütleri, siyasi partiler, mahalle mahalle kadınlara ulaşıp özsavunma eğitimleri vermeli. Kadınların şiddet karşısında başvuracakları mekanizmalar öğretilmeli. Boşanma haklarını bilmeli” dedi,
MERSİN