Bölgemizde yaşanan ve gittikçe derinleşen savaşın oluşturacağı her açığı Kürt halkına uygulanan soykırımı tamamlamak için değerlendiren faşist rejim, şimdi de yeni işgal saldırıları yapmanın peşindedir. Yaşadığı sıkışmışlığı, bu tarz saldırılarla aşmak için adeta fırsat kollamaktadır. Dışarda böyle bir arayış ve hazırlık içindeyken, içerde ise halkımızın belediyelerine el koyarak sonuç almak istemektedir. Bu anlamda, sıcak gelişmelerin yaşandığı, başarı fırsatları barındırdığı kadar, riskleri de olan kritik bir dönemden geçmekteyiz. Bu nedenle bu süreç, başta gençlik olmak üzere herkesin rolünü en etkili bir şekilde oynaması gereken bir süreç olmaktadır.
Gençliğin öncülüğünde başlayan ve bir haftayı aşkındır devam etmekte olan direnişin belli bir etki oluşturduğu ve sonuç almada belirleyici olacağı söylenebilir. Uzun bir süreden sonra böylesi bir direnişin geliştirilmiş olması da ayrıca anlamlıdır. Şu bilinmeli ki, Kürdistan gençliği ayakta oldukça ve saldırılara karşı durdukça hiçbir kirli hesap başarıya ulaşamaz. Yurtsever gençlik, Kürt halkının son elli yıllık mücadele tarihi boyunca tüm saldırılara karşı ateşten bir kalkan olmuştur. Bundan sonra da bu rolünü daha etkili bir şekilde oynaması, gelişen saldırıları bertaraf edeceği gibi, Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesini başarıya ulaştıracaktır.
Gençlik kendi gücüne güvenmelidir. Kürdistan özgürlük hareketi, bu güne kadar Kürt halkından başka hiçbir güçten destek almamıştır. Tamamen kendi öz gücüne dayanarak bu günlere gelmeyi başarmıştır. Kürt özgürlük hareketi, bir gençlik hareketi olarak Kürt halkını bitmişlik sınırından bu günlere getirdi. Bu hareketi kuran bir avuç aydın gencin ne tür gelişmelere yol açtığını görmek gerekiyor. O dönemin koşullarından bu günlere nasıl gelindiğini bilmeden, başarı kişiliği olunamaz. Onlar ki, Kürdün karartılmış dünyasını yüreklerini tutuşturarak aydınlattılar. Onlar, tüm dünyayı karşılarına alarak bu işe giriştiler. Adı bile anılmaya cesaret edilemeyen Kürt halkının kurtuluş mücadelesini başlattılar. Bu nedenle tek mücadele ölçümüz onlardır, başka bir ölçü düşünülemez.
Sürmekte olan direnişe dair iki nokta çok önemli olmaktadır. Birincisi, direnişin kitleselleşmesi; ikincisi ise süreklileşmesidir. Direnişin kitleselleşmesi, sağlam ve meşru bir zemine dayanmasını ifade ederken; süreklilik kazanması da, sonuç almasında belirleyici olmaktadır. Bu nedenle direniş gittikçe kitleselleşmeli ve süreklilik kazanmalıdır. Son derece meşru olan bu direnişin, marjinalleştirilmesine ve istikrarsızlığa uğratılmasına izin verilmemelidir. Bu direniş gençliğin öncülük ettiği fakat yediden yetmişe herkesin içinde yer aldığı bir direniş olmalıdır.
Son olarak belirtmek gerekir ki, onlarca yıllık özlemlerin gerçekleşme zamanı gelmiştir. Gelinen aşamada başarmaktan başka seçeneğimiz yoktur, olmamalıdır. Halkımızın çektiği acıların görkemli bir zaferden başka bir karşılığı olamaz. Bizler ki, savaşın çocuklarıyız. Ölümü yenmiş bir halkız. Hiçbir güç bize zaferden başka bir seçenek dayatamaz. Bize bu davanın bayrağını devredenler böyle emrettiler. Zulmün hükmü altında yaşamak, kaderimiz değildir. Kürt halkı kendi yurdunda esaret altında yaşadığı müddetçe bu dünyada hiç kimse rahat yüzü görmemelidir. Bize ölümü ve onursuzca yaşamayı reva görenlere layık göreceğimiz tek yer, cehennem olmalıdır.