Yusuf Gürsucu / İstanbul
IFREMER, CNRS ve İTÜ’nün yaptığı çalışmada yer alan bilim insanı Dr.Louis Geli, Silivri’deki doğalgaz sondajları büyük depreme yol açar uyarısı yapmıştı. Silivri ve Tekirdağ açıklarında son aylarda yaşanan yüzlerce deprem yapılan uyarıyı akla getiriyor
İstanbul depremi olarak nitelenen ve her geçen gün daha da yaklaşan büyük deprem bağıra bağıra geliyor. Kandilli Rasathanesi geçtiğimiz eylül ayında Silivri merkezli 6.0 şiddetinde yaşanan depremin son 20 yıldır benzeri görülmeyen bir deprem silsilesi olarak değerlendirmişti. Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Aslı Doğru 24 Eylül 2019’da Silivri’de gerçekleşen depremin ardından büyüklüğü 1.5 ile 3.7 arasında değişen yaklaşık 60 adet artçı depremin kaydedildiğini belirtmişti. Geçtiğimiz gün yaşanan 4.7 şiddetindeki deprem sonrası 50’yi aşkın deprem yaşanmış olması İstanbul halkını tedirgin etti.
Fay kilitlenmiş
Jeoloji Profesörü Haluk Eyidoğan, Silivri açıklarında meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi. Eyidoğan, “O bölgede, o noktada, daha doğuda ana Marmara fayının hareket etmediği, kilitlendiği bir alan var. 2018 yılında deniz altında yapılan ölçümlere göre bu son depremin olduğu noktadan, adalar açığına kadar olan ana Marmara fayının parçası kilitlenmiş vaziyette, hareket etmiyor. Sürekli gerilim yükleniyor. 6 ve bunun arkasından gelen 4.7 depremler, bu kilitlenmiş bölümde bir gerilimi yüklüyor. Fayın kilitlenmiş olduğu noktanın ucunda olması bence ayrıntılı inceleme ve değerlendirmeye alınması gerekiyor. Bu deprem bir artçı deprem değil” ifadelerini kullandı.
Denizde gaz sıkışması var
IFREMER (Fransız Deniz İşletimi için Araştırma Enstitüsü), CNRS ve İTÜ’den bilim insanları bölgede araştırma yaptı. Sonuçlar, Scientific Reports dergisinde yayımlandı. Makaleye göre, Marmara Denizi’nin batısında meydana gelen depremlerin bir kısımının nedeni gaz. Bu da fay hattının aslında kilitli olduğu anlamına gelebilir ve beklenenden büyük bir deprem riskinin değerlendirilmesi gerekebilir. Makalenin başyazarı deprem bilimci Dr. Louis Geli, analizlerin yeniden yapılması gerektiğinin altını çizerek önemli açıklamalarda bulunmuştu.
Depremi sondajlar tetikler
Dr. Louis Geli, “Marmara Denizi’nin batısında gaz rezervleri var. Bölgede kaydettiğimiz sismik hareketlerin bazıları aslında bu gazdan kaynaklanıyor. Yani bahsettiğimiz sismik hareketler tektonik hareketlere bağlı değil. Bir fay hattının davranış biçimini anlamak için verdiği bu küçük sinyalleri inceleriz. En sonunda da ‘Bu fay hattı tehlikeli ya da değil’ diye makaleler yayımlarız” diye belirtmişti. Marmara Denizi’nin batısındaki gaz varlığının 10 yıl önce keşfedildiği söyleyen Geli, bahse konu alanın Kumburgaz-Tekirdağ arası olduğunu, gazı ise Tekirdağ’ın güneyinde olduğunu söyledi. İstanbul büyük depreminin Büyükçekmece’den Silivri’ye uzanan hatta yaşanacağını belirten Geli, zaman geçtikçe enerji biriktirdiği için depremin büyüklüğünün arttığını söyledi. Son olarak bölgede süren doğalgaz sondajlarının depremlere yol açtığını ve olası büyük depremi de tetikleyebileceğini belirtti.
Silivri gözden çıkarılıyor
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) tarafından İstanbul ili, Silivri ilçesi, Marmara Denizi açıkları “Gümüşyaka-1 Sığ Deniz Hidrokarbon Arama” Jack-Up Platformu ile petrol ve doğalgaz araması yürütülüyor. Silivri’ye getirilen sondaj gemisi ile Kuzey Marmara sahasında, 6 ERD ve 5 offshore kuyusu ile Değirmenköy sahasında 9 kuyu açılacağı belirtilmişti. Tüm bu adımlar Silivri coğrafyası ve deniz ekosisteminin gözden çıkarıldığını ve doğalgazcılara sunulduğuna işaret ediyor. TPAO tarafından Silivri açıklarında “Gümüşyaka-1 Sığ Deniz Hidrokarbon Arama” sahasında Jack-Up Platformu ile petrol ve doğalgaz araması başlatırken, diğer yandan kaya gazı sondajları ile bölge adeta yok ediliyor.
Los Angeles’ta sondajlar!
ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’na bağlı bilim insanları, 1920 ve 1930’lu yıllarda Los Angeles civarındaki birçok depreme doğalgaz ve petrol sondajlarının yol açtığını açıklamıştı. Amerikan Sismoloji Derneği tarafından yayımlanan araştırmada 1915 ve 1930’lu yıllar arasındaki bir dizi depremi listeledi ve bu dönemde petrol arama izinleriyle sondaj çalışmalarını inceledi. Uzmanlar, 13 sarsıntının petrol üretim çalışmalarınca tetiklenmiş olabileceği sonucuna vardı. 1933 yılında Long Beach’teki deprem, sondaj çalışmalarının başlamasından kısa bir süre sonra meydana gelmişti. 115 kişinin öldüğü depremde çok sayıda okul çökmüş ve yeni okul inşası için yeni yönetmelikler çıkarılmıştı.