Kürdistan gençliği somut adımlar atılmadan, Kürt Özgürlük Hareketi ve Sayın Abdullah Öcalan muhatap alınmadan yeni süreç söylemini gündemine bile almamalı
Gençliğin Sözü
Mevcut durumda AKP-MHP iktidarının yeni süreç söylemleri bir safsatadan öteye bir anlam taşımıyor. Bu söylemleri özel savaş siyasetinin bir parçası olarak görmek gerekiyor. Özgürlük hareketini görmezden gelerek Kürt halkına çözüm vaadinde bulunmak bir özel savaş yöntemidir. Bununla açıkça Kürt halkına teslimiyet dayatılıyor. Eğer ki ciddi olunsaydı savaş durdurulur, somut adımlar atılırdı. Dikkat edilirse bir yandan bu söylemlerde bulunuluyor, bir yandan da her zamankinden çok saldırılar yapılıyor. Öyle görünüyor ki AKP-MHP iktidarı yaşadığı sıkışmışlığı aşmak ve Ortadoğu’daki savaş tehlikesine karşı Kürt halkını oyalamak istiyor. Bu söylemlerle sözde ortamı yumuşatmak, halkta çözüm beklentisi oluşturup sürdürülen direnişi kırmak istiyor. Açık ki ortada çözüm niyeti falan yok, dolayısıyla farklı beklentilere girmek yerine direnişi büyüterek sürdürmek gerekiyor.
Son bir haftadır başta Rojava ve Başur Kürdistan’ına olmak üzere Kürt halkına karşı ciddi saldırılar gerçekleştiriliyor. Bu saldırılar aynı plan dahilinde yapılıyor ve Kürt halkının varlık ve özgürlük iradesini hedef almaktadır. Kuzey Kürdistan’da da askeri operasyonların yanında her gün gözaltı ve tutuklamalar oluyor. Yani değişen hiçbir şey yok, tam tersine saldırılar daha da yoğunlaştırılarak devam ettiriliyor. Madem saldırılar sürüyor, Kürt halkının canına ve özgürlüğüne kast ediliyor, o halde Kürtlerden de kimse bir şey beklemesin. Kürt halkı politik bir halktır, duruma göre ne yapacağını bilen bir halktır. Barışa olduğu kadar direnişe de hazırdır. O nedenle saldırılar durmadıkça direniş de durmamalıdır.
Şu da bilinmeli ki, Kürtler avantajlı bir konumdadır. Ortadoğu’da sömürü ve yıkımdan başka bir şey getirmeyen ve en çok da Kürtlerin zarar gördüğü ulus devletler ve dayandıkları dincilik, milliyetçilik ve cinsiyetçilik ideolojilerinin iflas ettiği ve gittikçe aşıldığı bir döneme girmiş bulunuyoruz. Böyle bir zamanda Kürt halkının sahip olduğu ideoloji ve siyaset tek alternatif çizgi durumundadır. Dolayısıyla AKP-MHP iktidarının çürümüş zihniyet ve siyasetine değil, Kürt Özgürlük Hareketi’nin tüm dünyada hayranlıkla karşılanan mücadelesine güvenmek gerekiyor. Ortadoğu’da özlenen yaşam, özgürlük hareketinin önderi Abdullah Öcalan’ın fikir ve çözüm projeleriyle gelecektir. Gelecek, ezilenlerin yani Kürtlerin, kadınların emekçilerin ve gençlerin yürüteceği ortak mücadeleyle kurulacaktır.
Bu anlamda gençlik kendi temel gündeminden sapmamalı, tarihsel görevleri üzerinde durmalıdır. Boş beklentilere giren çaresizleri değil, yaşam ve mücadele pratikleriyle destanlar yazan kahramanları örnek almalıdır. Onların açtığı yolda büyük bir inanç ve kararlılıkla yürüyebilmelidir. Geriye dönmek yok artık, başarmaktan başka bir seçenek de düşünülmemeli. Öyle ya da böyle Kürt halkının varlık ve özgürlük mücadelesi kazanacaktır. Bu uğurda verilen her mücadele, dökülen her damla ter Kürdün özgür geleceğinin teminatı oluyor, bunu da böyle bilmek gerekiyor.
Bu nedenle Kürdistan gençliği somut adımlar atılmadan, Kürt Özgürlük Hareketi ve Sayın Abdullah Öcalan muhatap alınmadan yeni süreç söylemini gündemine bile almamalı. Bu söylemin tamamen özel savaş siyasetinin kirli bir taktiği olduğunu bilmeli ve AKP-MHP iktidarını bin pişman edene kadar durmamalı, kesintisiz eylem halinde olmalıdır. Gençliğin gündemi direniş olmalı; mücadele nasıl daha etkili yürütülür, bu tarihsel dönemeçte hangi yöntem ve araçlara başvurmalı, bunlar olmalıdır.