İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları devam ederken, bölgede bölgede en az 55 bin hamile kadın olduğu tahmin ediliyor. Uluslararası insan hakları kuruluşlarına seslenen Kadın Doğum Uzmanı Haya Hijazi, acil müdahale çağrısında bulundu
İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik saldırıları hiçbir kural tanımadan okul, hastane, ambulans konvoylarını bombalayarak ve günlerdir dünya tarihinin en büyük ambargosunu uygulayarak devam ediyor.
Hastanelerin de bombalandığı Gazze’de sağlık sistemi de çöktü. Bu çöküş aynı zamanda bölgede binlerce hamile kadının sağlık hizmetlerinden yararlanamaması anlamına geliyor.
JINHA yer alan Nagham Karajeh’in haberine göre, Gazze Şeridi’ndeki hamile kadın sayısının 55 bin civarında ve bu kadınların arasında yaklaşık 5 bin 500 kadının önümüzdeki haftalarda doğum yapması bekleniyor.
Habere göre, bu kadınların çoğu yaşamaya uygun olmayan mülteci kampları ve barınma merkezlerinde risk altında. Bölgeden gelen haberlere göre sayısı henüz net olmasa da hamile kadınların çoğu yaşamlarını yitirdiği bilgisi paylaşılıyor.
Karajeh’in haberinde şu bilgiler paylaşıldı:
‘Çoğu hastane hizmet dışıydı…’
Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Jabalia Kampı’nda kalan ve yeni doğum yapan Haneen Al-Kafarneh, yerinden edilmesi ve en yakın hastaneye ulaşmaya çalışması sırasında birkaç kez ölümle karşılaştığını anlattı. Ailesiyle birlikte saldırılardan kaçmaya çalışırken büyük bir kaygı ve panik duygusu yaşadığını dile getiren Haneen Al-Kafarneh, “Kaçış sırasında güney bölgelerine ulaşabildik ancak doğum sancılarım başlamıştı. Yakınlarda bir hastane aramak zorunda kaldık ancak çoğu hastane hizmet dışıydı. Al-Şifa Tıp Hastanesi vardı orası da acil durumdaki hastalara bakıyordu” diyerek yaşadığı çaresizliğe dikkat çekti.
‘Bebeğimin öleceğinden korktum’
Üç gün bekleme odasında kaldığını dile getiren Haneen Al-Kafarneh, sonrasında yaşadıkları şu sözlerle anlattı: “Hastaneye her dakika yaralılar getiriliyordu ve giderek yaralı sayısı artıyordu. Sayı giderek arttığı için hastane artık tıkanmış durumdaydı. Şiddetli sancılar gelmeye başladığında beni başka bir hastaneye gönderdiler. Ailemden hiç kimse yanımda yoktu. Psikolojik durumum kötüleşti ve bebeğimin öleceğinden korktum. Doğum yaptıktan sonra çocuğumla birlikte nereye gideceğimi bilmiyordum. Barındığımız kamplar temiz değil, elektrik ve su yok, yaşamsal ihtiyaçlar karşılanamıyor. Anlatamadığım ve açıklayamadığım korku ve gerginlik duyguları var.”
‘Kadınlar okul ya da barınma merkezlerinde doğum yapıyor’
Kadın Doğum Uzmanı ve Jinekolog Haya Hijazi ise savaşın devam etmesi nedeniyle hamile kadınların çeşitli sağlık ve psikolojik sorunlar yaşadıklarını dile getirdi. Haya Hijazi, şunları anlattı:
“Hamile kadınlar bebeklerini kontrol edemedikleri için acı çekiyor. Kronik hastalığı olanlar var ve durumları acil takip gerektiriyor. Kaynaklarımızı en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Hastaneye gelen bazı kadınlarda erken doğum başlıyor. Mevcut savaş koşulları insanların hareketlerine büyük kısıtlamalar getiriyor. Bu durum hamile kadınları ciddi sağlık riskine maruz bırakıyor. Rutin ve sağlık hizmetlerine erişemiyorlar. Okul ve bakım evi gibi uygun olmayan ortamlarda kadınlar doğum yapmak zorunda kalıyorlar.”
‘Gerekli tıbbi bakım sağlanamıyor’
Hamile kadınların günlük olarak belirli miktarda su tüketmesi ve beslenmesi gerektiğine dikkat çeken Haya Hijazi, “Saldırılar nedeniyle insanlar temiz suya erişemiyor ve sağlıklı beslenemiyor. Bu durum hamile kadınları doğum öncesi ve sonrasında riske atıyor. Doğum sonrasında da gerekli vitaminlerin alınması konusunda ciddi sorunlarla karşı karşıya kalıyorlar. Yeni doğan bebeğe de gerekli tedaviler ve tıbbi bakım sağlanamıyor. Kadınlar doğum yaptıktan sonra kalacak yer de bulamıyor. Barınma merkezlerindeki koşullar doğum yapan kadın ve bebeği için uygun ortamlar değil” sözlerine yer verdi.
‘Bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz’
Saldırılarda fosfor bombasının kullanılması nedeniyle çok sayıda kadında düşük ve erken doğum yaşandığını dile getiren Haya Hijazi, şöyle konuştu: “Hamile kadınlar için gerekli tüm ekipman ve olanakların bulunduğu Ana El-Şifa Hastanesi de yakıtın tükenmesi nedeniyle hizmet dışı kaldı. Savaşın başında Al Şifa Tıp Hastanesi, acil doğum vakalarını alıyordu. Ama orası da tamamen kontrolden çıktığı için doğum yapacak kadınları başka bir hastaneye aktardık. Hastane yerinden edilen kişiler için bir sığınak haline geldi. Elektrik, su, sağlık hizmeti gibi temel kaynaklardan yoksun kaldı. Ana El Şifa Hastanesi’nde gördüğümüz manzaraları daha önce hiç görmemiştik. İsrail’in Gazze Şeridi’ni bombalaması devam ederse önümüzdeki günlerde bizi nelerin beklediğini bilmiyoruz.”
İnsan hakları örgütlerine çağrı
Devlet hastanelerinin ve özel kliniklerin kapatıldığını, tıbbi personele erişimin zorlaştığını söyleyen Haya Hijazi, bireysel çabalarıyla, hamile kadınlar için bir insani girişim başlattığını kaydetti. Haya Hijazi, son olarak şunları söyledi:
“Hamile kadınlar ve doğum yapan kadınlar için gerekli ilaç, vitamin, gıda, kıyafetlerin yer aldığı yardım sepetleri hazırladık. Ayrıca sosyal paylaşım sitelerinde kişisel sayfalarımız aracılığıyla uluslararası ve insani topluluğa çağrıda bulunarak, sağlık sektörünün sistematik yıkımının durdurulması, acilen müdahalede bulunulması, geri kalan bireylerin hayatlarının kurtarılması için yardım, tıbbi malzeme ve yakıt girişine izin verilmesi harekete geçmelerini istedik. Hamile kadınların hayatlarını ve fetüslerini kurtarmak için yeterli destek ve sağlık bakımının sağlanmasını hızlandırmak için uluslararası insan hakları ve insani yardım kuruluşlarına ihtiyaç var.”
DIŞ HABERLER