Gazi Katliamı’na ilişkin açılan dava 23 yıl sonra yeniden görülmeye başlandı. Davanın zaman aşımına uğratılmak istendiğini belirten Avukat Gülizar Tuncer, ‘İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz’ dedi
İstanbul’da çoğunlukla Alevi yurttaşların yaşadığı Gazi Mahallesi’nde 12 Mart 1995 günü 5 kıraathane ve bir pastanenin taranmasıyla başlayan olaylarda 22 kişi yaşamını yitirmiş yüzlerce kişi ise yaralanmıştı. 3 gün boyunca devam eden olaylar daha sonra Ümraniye’ye bağlı Mustafa Kemal Mahallesi’ne (1 Mayıs Mahallesi) sıçradı. Burada gelişen protestolara dönük gerçek mermiler ile yapılan polis müdahalesinde 5 kişi daha yaşamını yitirirken, 14 kişi de yaralandı.
2 polis hakkında ise toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verdi
Olaylara ilişkin Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığı, 20 polis hakkında “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açtı. Eyüp Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava, kamu güvenliğinin sağlanamayacağı iddiasıyla Trabzon’a taşındı. 11 Eylül 1995’te Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan yargılama süreci, 5 yıl içinde 31 duruşma yapılarak 3 Mart 2000’de karara bağlandı. Yargılanan 20 polisten 18 i beraat ederken, 2 polis hakkında ise toplam 4 yıl 32 ay hapis cezası verdi.
AİHM Türkiye’yi mahkum etti
Yargıtay’ın kararı 11 Temmuz 2002’de onaması üzerine yakınlarını kaybeden 22 kişi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. Yargılama sonucunda mahkeme, 27 Temmuz 2005’te açıklanan kararda Gazi Mahallesi’nde hayatını kaybeden 12 kişi ile Ümraniye’de öldürülen 5 vatandaşın ailelerine tazminat ödenmesine karar verdi. Olaylarda yaşamını yitiren 17 kişi için ayrı ayrı 30 bin Euro tazminat verilmesine hükmeden mahkeme, böylece Türkiye’yi toplam 510 bin Euro tazminat ödemeye mahkûm etti. AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2’nci maddesinde düzenlenen “yaşama hakkı” ve 13’üncü maddesinde düzenlenen “milli makamlara başvuru yollarının kapatılması” hükümlerine aykırı davrandığı kararını da verdi.
Zaman aşıma 5 gün kala
Bu kararla avukatlar Ümraniye’deki saldırıya ilişkin soruşturma açılması talebiyle yeniden Ümraniye Başsavcılığı’na başvurdu. 10 yıl boyunca bekletilen dosya, 2015’te soruşturmanın zaman aşımına uğramasına 5 gün kala yaşanan savcı değişikliği ile kabul edildi. Ancak bu kez de İstanbul Anadolu 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi zaman aşımından dosyanın düşürülmesi kararı verdi. Mahkeme, kararına gerekçe olarak ise iddianamenin kabul tarihini gösterdi.
Dava 23 yıl sonra yeniden görüldü
Yapılan temyiz başvurusunu değerlendiren Yargıtay, iddianamenin mahkemece kabul tarihi değil, hazırlandığı tarihin esas alınması gerektiğini belirterek, zaman aşımının dolmadığına hükmetti ve kararı bozdu. Bu karar üzerine davanın ilk duruşması 14 Aralık 2018’de yeniden görüldü. Davanın bir sonraki duruşması tanıkların dinlenmesi için 14-15-16 Mayıs 2019 tarihine ertelendi.
‘Devlet eliyle işlenmiş bir katliam’
Yaşanan olayların ardından davanın açılması için yıllarca uğraş verdiklerini ifade eden Avukat Gülizar Tuncer, “Biz davayı açarken birinci talebimiz esas sorumluların cezalandırılmasıydı. Yani o dönemin siyasi ve askeri sorumlularıydı. Orada görünenler sadece tetikçilerdi. Bilfiil o katliamı işleyenlerin, katliamın talimatını verenlerin, onlara ortam ve olanak sağlayan kişilere dava açılmasını istiyorduk ve biz iddiada bulunurken bunun devlet eliyle işlenmiş bir katliam olduğunu söyledik. Bu sadece bizim iddiamız da değildi. O dönemin Emniyet Genel Müdürü Hanefi Avcı açık bir şekilde ‘olayları başlatan bir kontrgerilla grubudur’ dedi. Biz Hanefi Avcı’nın mahkemede dinlenmesini defalarca talep ettik. Ama her defasında reddedildi. Davalar zoraki açıldı ve açıldığında da olaylarda görev yapan sadece 20 polis hakkında dava açıldı. Onlardan da iki kişiye cazalar verildi. O cezalar da daha sonra ertelendi” diye konuştu.
‘Müşteki olarak gelenler sanık oldu’
Davanın açılması ile birlikte yakınların kaybedenlerin ve yaralıların ailelerinin müşteki sıfatı ile adliyeye gidip ifade verdiklerini aktaran Tuncer, “Onlara da olay yerinde bulundukları gerekçesiyle dava açıldı. Yani müşteki olarak gelenler sanık oldu” dedi. Ailelerin davanın Trabzon’a taşınması ile de mağdur edildiğini belirten Tuncer, “Her ay ailelerle otobüslerle oraya gidiyorduk. Ama otobüslerimiz sürekli kar maskeli özel ekipler tarafından durduruluyordu” diyerek, ailelerin bu konuda da çok zorluk yaşadığını ifade etti.
‘Zaman aşımına uğratmak istiyorlar’
Aradan 23 yıl geçtikten sonra yeniden davanın görülmeye başladığının ve bir sonraki duruşmanın 14 Mayıs’ta olduğunu ifade eden Tuncel, “Aradan 24 yıl geçmiş hangi tanıkları bulacaksınız. Hangi delilleri bulacaksınız. Dosyayı 30 yıla sarkıp zaman aşımından bitirmeyi amaçlıyorlar. Ama bizim açımızdan yargılamanın başından beri vurguladığımız gibi zaman aşımı söz konusu değildir. Basit bir cinayet davası olarak görmüyoruz. Devletin eli ile gerçekleştirilmiş büyük bir katliam ve insanlığa karşı bir suç olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla insanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz” şeklinde konuştu.
Kaynak: Ferhat Çelik / MA