Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Gazeteci Mehveş Evin ve Avukat Veysel Ok Diyarbakır’da 16 gazetecinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi: Toplum, haber alma hakkına sahip çıkmalı
Diyarbakır’da sabah saatlerinde çok sayıda gazetecinin ev ve iş yerine baskın düzenledi. 16 gazetecinin gözaltına alındığı operasyon sornası çeşitli kurumlar ve gazeteci meslektaşları gözaltılara tepki göstermeye devam ediyor.
MA’ya konuşan Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, Gazeteci Mehveş Evin ve Avukat Veysel Ok, toplumun gazetecilere sahip çıkması gerektiğini, bu gözaltıların hükümetin yeni baskı politikalarına geçişin bir ön habercisi olduğunu söyledi.
Basın özgürlüğü ayaklar altında
Kısadalga.net yazarı ve gazeteci Mehveş Evin, yapılan gözaltıların kaygı verici olduğunu ve tesadüf olmadığını belirtti. Türkiye’nin hala basın özgürlüğünü ayaklar altına alan ülkelerin başında geldiğine dikkati çeken Evin, bu konuda dünyada 149’üncü sırada olduğunu hatırlattı. Evin, “Bunun nedeni sadece tutuklu gazeteci sayısı değil, yargılanan, maddi ceza ve hak gaspına uğrayan, gözaltına alınan, şiddet uygulanan, hedef gösterilen gazeteci ve yayınlar… Özellikle yerelde çalışan gazetecilerin saldırılara daha açık olduğunu, fiziksel saldırıya daha sık uğradığını, hatta Kocaeli’nde gazeteci Güngör Arslan’ın Şubat ayında öldürüldüğünü hatırlatayım” diye belirtti.
Seçim endeksli gözaltılar
Gazetecilere yönelik baskı ve gözaltının, AKP-MHP’nin muhalif kesimlere yönelik sertleştirdiği politikaları ile ilişkisine vurgu yapan Evin, sözlerini şöyle sürdürdü: “HDP’yi kapatma çabası, eleştirel ve demokrat kesimlerin kriminalleştirilmesi, Gezi davasında Osman Kavala’nın yanı sıra aktivistlerin de müebbet cezalara çarptırılması, iktidarın bildiğimiz seçim stratejileri arasında yer alıyor. Hukuksuzluk, düşmanlaştırma, özgürlüklerden yoksun bırakma, şiddet uygulama, maalesef iktidarın tanıdık uygulamaları. Seçim tarihi yaklaştıkça başta ve en çok Kürt siyasi hareketi olmak üzere, tüm eleştirel kesimlerin daha çok baskı ve yıldırma politikasına maruz kalacağı ortada.”
Sahip çıkmalıyız
Sanal medyaya getirilen ve sansür yasası olarak bilinen düzenlemelerle muhalif yayınlara yağdırılan cezalara da işaret eden Evin, böyle bir atmosferde Kürt gazetecilere yönelik gözaltının olduğunu söyledi. Evin, “Basını seçime doğru giderken iyice etkisizleştirme, ezme, dolayısıyla halkı yıldırma politikası bu. Tahminime göre, her iki ittifak denkleminde de yer almayan HDP’yi ve HDP seçmenini sandığa küstürmek, boykot ettirmek amacı güdülüyor. Kimse ses çıkartamasın diye güvenlik, terör, üyelik gibi bahaneler uyduruluyor. Bu acımasız, hukuksuz taktikleri boşa çıkarmanın yolu, demokratik haklarımıza, meslektaş olarak da birbirimize sahip çıkmak” dedi.
Baskı politikalarının habercisi
DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren de, gazetecilere yönelik baskılara işaret ederek, durumun, “vahim” bir noktaya geldiğini işaret etti. Özellikle Kürt gazetecilere yönelik baskı ve gözaltının sürdüğüne dikkati çeken Eren, gözaltının nedenine işaret etti. Eren, “Bu, iktidarın uygulayacağı baskı politikalarının ön habercisi olarak görüyorum” dedi.
Gazetecilere gözdağı vermek isteniyor
İktidarın bu politikaların duyulmaması ve teşhir olmaması için gazetecilere yöneldiğini belirten Eren, “OHAL sürecinde benzer bir durum vardı. Birçok gazeteyi kapattılar, gazetecileri tutukladılar. Benzer bir politikayı şimdi de devreye sokmaya çalışıyorlar. Bunun karşılığının olacağını sanmıyorum. Ülkeyi yönetemiyorlar. Bugün ekonomi ve siyasete gelinen nokta ortada. Yine aynı şekilde dış politika da ortada, yönetemiyorlar. Bu nedenle gazetecilere gözdağı vererek, kriminalize ederek durumu idare etmeye çalışıyorlar” ifadelerinde bulundu.
Toplumun da sorunu bu
Gazetecilere yönelik gözaltılara tepki gösteren Eren, “Buna tepki göstermek, engel olmaya çalışmak sadece gazetecilerin sorunu değil. Toplumun haber alma hakkı ile ilgili bir durum. Toplum, kendi haber alma hakkına sahip çıkması gerekiyor. Gazeteciler ile dayanışması gerekiyor. Eğer gazeteciler olmazsa gerçeklerden haberi olmayacak. O yüzden aslında bu tam da bir demokrasi sorunudur. Sadece gazetecilerin sorunu değil. Gazeteciler toplumda önemli şeyler yapıyor. Bu yüzden toplum, gazetecilere yani demokrasiye sahip çıkması gerekiyor” diye çağrıda bulundu.
Kürt sorununda yaşanan tıkanıklık
Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü avukat Veysel Ok ise, iktidarın son dönemlerde Kürt gazetecilere yönelik baskıyı artırdığını ve seçime doğru giderek daha da artıracağı öngörüsünde bulundu. Kürt gazetecilere yönelik baskı ve gözaltının Kürt sorunu ile doğrudan bağlantısı olduğunu, şu anda Kürt sorunun çözümü konusunda bir tıkanıklığın yaşandığını hatırlatan Ok, “Kürt meselesindeki tıkanıklık her yere yansıyor. Her sabah HDP’ye, Kürt sivil toplum örgütlerine ve gazetecilere yönelik operasyonla uyanıyoruz” diye belirtti. Son dönemlerdeki Kürt sivil toplum örgütlerine ve gazetecilere yönelik baskı ve gözaltılara işaret eden Ok, “Bu, devletin Kürt sorunundaki bakışını sertleştirdiği ile doğrudan ilgili bir durum. Genel tıkanıklık buraya da yansıyor” dedi.
Dayanışma çağrısı
Gazetecilerin gözaltına alınmasına tepki gösteren Ok, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu durumun son bulması için herkesin Kürt gazetecilerin yanında olması lazım. Bu gözaltılara Kürt gazeteciler tek başına tepki göstermemeli ki bu yeterli de olmaz. İstanbul’da 16 gazeteci gözaltına alındığında nasıl tepki koyuyorsak aynı şeklide Diyarbakır için de aynı şeyi yapmamız lazım. İstanbul olsaydı tepki daha farklı olurdu. Gazeteciye, gazeteciliğe yönelik baskıyı ancak ortaklaşarak engel olabiliriz. Bu sebeple herkesin dayanışma göstermesi lazım. Bizler de hukuki destek için iki avukatı Diyarbakır’a göndereceğiz. Sürecin yakından takipçisi olacağız.”