Meslektaşlarının tutuklanmasına tepki gösteren gazeteciler, muhalefete seslenerek ‘hesap soracağız’ demenin karşılığı olmadığını etkili adımların atılması gerektiğini ifade etti
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında dün Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Delal Akyüz ve Fırat Can Arslan ile T24 editörü Sibel Yükler, Bianet editörü Evrim Kepenek ve gazeteci Evrim Deniz gözaltına alındı. Gazeteciler, Amed’te 18 gazetecinin iddianamesini hazırlayan savcı ile davaya bakan heyet üyesi eşinin görev yerlerinin değiştirilmesine dair haberi twitter hesapları üzerinden paylaştıkları için gözaltına alındı.
Gazetecilere, “Kamu görevlisini hedef göstermek” suçlaması yöneltildi.
Gazetecilerden Fırat Can Arslan 30 yıl sonra Terörler Mücadele Kanunu (TMK/6) (Terörle mücadele eden kamu görevlilerini hedef gösterme) maddesinden tutuklanan ilk kişi oldu.
Gazeteciler Sibel Yükler, Delal Akyüz ve Evrim Deniz, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Evrim Kepenek’in ise bugün ifade için adliyeye sevk edilmesi bekleniyor.
Gazeteciler Ali Duran Topuz, Fatih Polat ve Candan Yıldız MA’dan Ömer İBrahimoğlu’na tutuklamaları değerlendirdi.
Topuz: İtirazın sesini kısmak istiyorlar
Gazeteci Ali Duran Topuz, iktidarın etkili ve düzgün çalışan medyaların varlığına son vermeye çalıştığını söyledi. Topuz, “İktidar seçimi kazanması halinde yapacaklarını bir bir yapıyor. Bu bakımdan medyaya yönelik operasyonlar son bulmuyor. Bunun siyasi kısmı da kendisine uygun, kendisine itiraz edemeyecek, aslında çoğu zaman uyum içerisinde olacak bir muhalefet yaratmak.” ifadelerini kullandı.
MA hedefte
“Mezopotamya Ajansı (MA) ve Özgür Basın ekolü, özellikle ciddiyeti ve devamlılık potansiyelin yüksekliğinden dolayı iktidarın doğrudan hedefi oluyor” diyen Topuz, iktidarın Kürtlere ait bir kurumun oluşmasını istemediğini vurguladı. Kamuoyunun bu baskılara çok ses çıkarmadığı için iktidarın rahat davrandığını belirten Topuz, “Bunları Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasıyla beraber düşünmek gerekiyor. Sanıyorum benzer şeyler devam edecek. Halbuki ciddi bir medya varlığını arzulayan ve buna ihtiyaç olduğunu bilen herkes bu operasyonlara yoğun bir biçimde karşı çıkmalı. İçerideki arkadaşlarımızın bırakılması için kampanyalar yapmalı ve katılmalı, operasyonların büyümemesi için engellemeler yapmalı. Ama ne yazık ki şu anda muhalif medyanın önemli bir kısmı burada olup bitenin pek farkında değil. Sıra kendisine gelince de zaten çok geç olmuş olacak” diye belirtti.
Etkili çareler bulmak
Halk TV’nin Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasına dahi doğru düzgün tepkisel haberler yapmadığını söyleyen Topuz, sözlerini şöyle sürdürdü: “CHP ‘bırakın’ dedi ama gerçek bir faaliyet içine girmedi. Girmek istemiyor. Ancak şunu da bilmeliyiz ki burada aslında yapılması gereken Merdan Yanardağ için neyse Abdurrahman Gök, Sedat Yılmaz, Dicle Müftüoğlu için de yapılmalı. Ama siyasiler bir şey yapmak istemediği için demeç verip geçiştiriyorlar. Demeç vermekle, ‘yanlış yapıyorsunuz, hesap soracağız’ demekle hiçbir şey olmuyor. Siyasi ve etkili çareler bulmak gerekiyor.”
Yıldız: Muhalefet gömüldü
Gerçek gazetecilerin mesleğinin önüne konan engellerin rutinleştiğini ifade eden T24 Editörü Candan Yıldız, “Her gün bir meslektaşımız ya gözaltına alınıyor ya da hakkında dava açılıyor. İktidarın siyasetini teşhir eden her haber rahatsızlık konusudur. Muhalefet ise hem suskun hem de küçük iktidar dünyasına gönülmüş durumda” dedi.
Yıldız, meslek örgütlerinin güçlü ses vermediği sürece de yaşananların böyle devam edeceğini ifade ederek, gazetecilere ve basın kurumlarına sahip çıkmanın herkesin sorumluluğu olduğunu söyledi.
Polat: Gözaltı gerekçesi tuhaf
Yaşanan gözaltların Türkiye’de uzun zamandır süren baskıların bir devamı olduğunu ifade eden Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da, Amed ve Ankara merkezli baskınları hatırlattı. Polat, “Şimdi de 5 meslektaşımızı ev baskınlarıyla yaptıkları paylaşımdan ötürü gözaltına alıyorlar. Gazeteciler açısından bu çok boyutlu baskının ne kadar sıradan hale geldiğini gösteriyor. Gazetecilerin kamuoyunu bilgilendirmek gibi bir görevi var. Ancak Türkiye’de gazeteciler bu görevlerini yapamıyor. Gazetecilerin bir haberi paylaşması en doğal en sıradan görevidir. Böyle bir şeyin gözaltı gerekçesi yapılması tuhaftır” şeklinde konuştu.
İSTANBUL