Van’da gözaltına alındıktan sonra tutuklanan gazetecilerin mahkeme heyeti tarafından turkuaz basın kartı olmadığı için gazeteci sayılmamasına tepki gösteren gazeteciler, mahkemenin böyle bir ölçü koyamayacağını vurguladı
Van’ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerlerin 11 Eylül’de gözaltına aldıktan sonra helikopterden attığı Servet Turgut ile Osman Şiban’ın yaşadıklarını kamuoyuna duyuran Mezopotamya Ajansı muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur, Jinnews muhabiri Şehriban Abi ve gazeteci Nazan Sala, 9 Ekim’de tutuklandı. Gazetecilerin tutuklanmasına bir tepki de meslektaşlarından geldi.
Temel: Amaçları gerçekleri engellemek
Etkin Haber Ajansı (ETHA) editörü İsminaz Temel, gazetecilerin her zaman baskı ve zor altında çalıştığını aktardı. Özellikle özgür basın geleneğinden gelen gazetecilerin işlerini yapmasının engellendiğini vurgulayan Temel, bunun amacının gerçeklerin öğrenilmesini engellemek olduğunu vurguladı.
Gazetecilere yapılan baskının bir tarafının da Olağanüstü Hal (OHAL) ardından basın kartlarının Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak verilmesi olduğunun altını çizen Temel, iktidarın bununla basını kontrol altına almak isteğini dile getirdi. İktidarın kendi istediği gibi gazetecilik yapmayanlara karşı bu kartı kullandığını hatırlatan Temel, gazetecilik mesleğinin sürdürülebilmesi için bu kartın elzem olmadığını söyledi. “Gazetecilik ve gazeteciler biat etmez” diyen Temel, “İktidar kimseyi sen gazetecisin ya da değilsin diye belirleyemez. Bunu belirleyecek olan gazetecilik mesleğinin etiğine uygun bir gazetecilik yapanlar ve gazetecilik ilkeleridir” dedi. Temel, gazetecilerin değil, işkencecilerin tutuklanması gerektiğini vurguladı.
Polat: Mahkeme ölçü koyamaz
Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da basın kartı verme yetkisinin Cumhurbaşkanlığına bağlı İletişim Genel Müdürlüğüne verilmesi ile kart verme yetkisinin daraltıldığına dikkati çekti
Mahkeme heyetinin bir mesleğe ölçü koyamayacağını ifade eden Polat, “Savcı ya da hakim gazeteci olmak için bu kartı taşımak gerekiyor, diyemez. Nasıl ki bir fotoğrafın incelenmesi ile ilgili meselede de kendisini bilirkişi yerine koymuyorsa, gazetecilik ile ilgili konuda da kendisini bilirkişi yerine koyamaz” diye konuştu. Gazeteciliğin helikopterden atılma ve Kemal Korkut’un öldürülmesi olaylarında olduğu gibi gerçekleri ortaya çıkarmak demek olduğunun altını çizen Polat, meslektaşları için dayanışma çağrısı yaptı.
Orman: İntikam duygusuyla hareket edildi
Serbest gazeteci Emre Orman ise gazetecilerin valiliğin örtbas etmeye çalıştığı bir cinayeti ortaya çıkardıkları için tutuklandığını hatırlattı. Devletin suçluları ifşa eden gazetecileri cezalandırdığını belirten Orman, “Bu arkadaşlarımız halk gerçekleri görsün, bilsin diye kendilerini feda ettiler” dedi. Devletin bu tutuklamada intikam duygusu ile hareket ettiğini sözlerine ekleyen Orman, “Arkadaşlarımızı aslında yaptığı tek şey kamu hizmetidir. Halkın gerçekleri öğrenmesinin sağlanmasıdır. Bunun devletteki karşılığı da terördür” diye konuştu.
İSTANBUL