Gazeteci Kasım Seyda, ‘Ortaya çıkan belgeler, Türkiye’nin TSK üniforması altında 800 DAİŞ’li çeteyi Metîna ve Amêdiyê bölgeleri arasına yerleştirdiğini gösterdi. KDP, DAİŞ çeteleriyle aynı mevzilerde’ dedi
Hristiyan Barış Timleri’ne (Christian Peacemaker Teams/CPT) raporlarına göre Türkiye’nin Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük saldırıları nedeniyle son haftalarda evlerini terk etmek zorunda kalan ailelerin sayısı 200’ü geçti. 15 Haziran ile 11 Temmuz arasında Duhok kırsalı en az 285 kere bombalanırken, Amêdiyê kırsalındaki 8 köy saldırılar nedeniyle tamamen boşaltıldı ve 602 köy boşaltılma tehlikesiyle karşı karşıya.
Kontrol noktalarının olduğu yerde paramiliter gruplar
Türkiye’nin saldırıları sürerken, hafta içerisinde birçok paramiliter grubun da bölgeye sevk edildiği ortaya çıktı. Spee Media’ya göre; Türkiye, Suriye’den getirdiği 800’ü aşkın paramiliter grubu Metîna ve Amêdiye hattına yerleştirdi.
Türkiye, paramiliter grupları sevk ettiği bölgede ayrıca birçok kontrol noktası kurarak, kimlik kontrolü yapmaya başladı.
‘KDP işgalcilerle birlikte hareket ediyor’
Federe Kurdistan Bölgesi’nde yaşayan gazeteci Kasım Seyda, bölgedeki son yaşanan gelişmelere dair değerlendirmelerde bulundu. Seyda, “Türkiye’nin Batîfa, Dêrelok, Amêdiyê, Şêladizê, Bamernê bölgelerinde birkaç noktası vardı. Son saldırılarla birlikte KDP’nin egemenliğindeki kentler de Türkiye’nin kontrolü altına girmiş durumda” dedi.
Türkiye’nin yaptığı son askeri sevkiyatların 31 Ağustos 1996’da Saddam Hüseyin’in Hewlêr’e yaptığı sevkiyatı hatırlattığını söyleyen Seyda, “O zaman Hewlêr’i rejime teslim edip büyük katliamlar yaptılar. KDP’nin sadece Türkiye ile değil, aynı zamanda Kürt halkına düşman diğer komşu devletlerle de ilişkileri bulunuyor. Bu da Barzani ailesinin öncülüğünde yapılıyor. Kurdistanî parti ve hareketlerin bastırılmasında kullanıldı. Qasimlo buna bir örnektir. KDP, işgalcilerle birlikte hareket ediyor” diye konuştu.
‘KDP, DAİŞ çeteleriyle aynı mevzilerde’
KDP ile Türkiye arasındaki işbirliğinin köklü ve tarihsel olduğuna dikkati çeken Seyda, “Yani bugün korkudan veya varlık yokluk sorunu olduğu için Türkiye ile ilişki kurmuyor. Zaten bu köklü işbirliği olmasaydı bir anda bu kadar işgale izin verilecek konuma gelemezlerdi. KDP, açık bir şekilde kendi kontrolündeki yerleri Türkiye’ye açmış durumda. Türkiye de askerleri, silahları ve çeteleriyle Federe Kurdistan Bölgesi topraklarına girdi. Ortaya çıkan belgeler, Türkiye’nin TSK üniforması altında 800 DAİŞ’li çeteyi Metîna ve Amêdiyê bölgeleri arasına yerleştirdiğini gösterdi. KDP, DAİŞ çeteleriyle aynı mevzilerde” diye konuştu.
‘Halkın işgale karşı her zaman net‘
KDP yönetiminde 3 başlılık olduğunu ifade eden Seyda, “Birincisi Mesut Barzani’dir. İkincisi oğlu Mesrur Barzani, üçüncüsü ise yeğeni Neçirvan Barzani’dir. Bu üçü de farklı farklı şekilde Kürt halkının düşmanlarıyla ilişki içindeler. Kirli oyunlar içindeler. Her biri diğeri üzerindeki iktidarını artırmak için işgalcilerle alışveriş içinde. Öyle bir hal almış ki artık işgalin yanında yer alan bir güç olmaktan çıkmış, işgalcilerin bir parçası olup saldırıya geçiyorlar. Bununla küçük bir bölgeyi alıp, kendi başlarına yönetim kurmak istiyorlar. Ulusal bir dertleri yok” ifadelerini kullandı.
Seyda son olarak, “Başûr halkı uzun yıllar rejiminin zulmü, baskısı ve bölgenin siyasi krizleri altında kaldı. Ancak her zaman tepki ve tavırları net olmuştur. Şimdi de siyasi ve ekonomik krizler var. Bunlar halkı bezdirmiş. Birçok alanda halk günlük yaşamını sürdürebilmenin kaygısına girmiş. Diğer yandan işgale karşı her zaman net tavırları olmuş ve isyan etmiştir. En son Şêladize ve Amêdiyê’de Türkiye’nin askeri güçlerine karşı tavırlarını net bir şekilde ortaya koydular. Bu tepkilerin daha da büyüyeceğini görebiliyoruz. Bütün ulusal ve uluslararası kurumların bu talana karşı tepkisini ortaya koyması gerekiyor” diye belirtti.
Kaynak: MA