Gazetecilik faaliyetleri nedeniyle 2016 yılının beri tutuklu bulunan KHK ile kapatılan DİHA muhabiri İdris Sayılğan’ın yargılandığı dava dosyasında tahliye çıkmadı. Sayılğan yaptığı savunmasında, “Ben muhalif bir gazeteciyim. Bu dava muhalif olanların sesini kesmeye yöneliktir” dedi.
Yaptığı haberler, haber kaynaklarıyla yaptığı telefon görüşmeleri ve sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımlar gerekçe gösterilerek 24 Ekim 2016’da tutuklanıp, hakkında “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri İdris Sayılğan’ın yargılandığı davanın 4’üncü duruşması Muş 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sayılğan, duruşmaya tutuklu bulunduğu Trabzon E Tipi Kapalı Cezaevi’nden, aynı dosya kapsamında yargılanan Ayşe Çiçek Tutuş, Hatice Şeker ve Ayşe Söylemez ise, tutuklu bulundukları cezaevlerinden SEGBİS aracılığıyla katıldı.
Savcı tutuklulukların devamını istedi
Mahkeme başkanının dava dosyasına eklenen evrakları okumasıyla başlayan duruşmada, savcı sanıkların tutukluluğuna ilişkin hazırladığı mütalaasını okudu. Savcı, kuvvetli suç şüphesinin varlığı, mevcut delil durumu ve kaçma şüphesinin varlığını gerekçe göstererek, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.
‘Hukukta iddialar söylentiler üzerinden değil, deliller üzerinedir’
Tercüman aracılığıyla Kürtçe yaptığı savunmasında gazeteci Sayılğan, hakkında hazırlanan iddianamenin muhalif kimliğe sahip bir gazeteci olmasıyla birlikte davanın siyasi bir dava olduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi. Davanın siyasi olduğu kadar, polislerin hazırladığı yalan deliller üzerine kurulu olduğunu ifade eden Sayılğan, iddianamede yer alan hakkındaki bu yönlü delilleri tek tek sıraladı. Sayılğan, DBP yöneticileriyle yaptığı görüşmelerin suçlama konusu yapılması üzerinde de durdu. Sayılğan, “Tabii ki de olacak, ben gazeteciyim. Bunları oturup masa başında yazmışlar. Kimden talimat almışım. Kimden nasıl, hangi talimatı almışım. Hukukta iddialar söylentiler üzerinden değil, deliller üzerinden ispatlanmalı” dedi.
Sayılğan, öyle ki yüzyıl önce imzalanan Sykes-Picot anlaşmasının dahi aleyhine delil olarak iddianameye konulduğuna dikkat çekti. Yine iddianamenin 224’üncü sayfasında ‘gerilla anıları’ köşesinde anı yazdığı iddia edildiğini belirten Sayılğan, “Bu köşe nerededir? Yazmışsam ne yazmışım? Hangi sosyal medya hesabında yazmışım? İddia edilen devrim şehitleri yazısını hangi haberde yazmışım? Böyle bir şey yok. Bunu hangi haberde yazmışım bu bana gösterebilirler mi?” diye sordu.
‘Bu dava muhalif olanların sesini kesmeye yönelik’
Tamamen yalanlar üzerine kurulu bir iddianame nedeniyle 2 yıldır tutuklu olduğunu hatırlatan Sayılğan, “Maksat Kürt gazeteciler ve muhalifleri hapse atmaktır. ‘Sen Kürt ve muhalifsen, senin suçun yoksa dahi seni yalan ifadeler üzerinden tutuklatırız’ denilmektedir. Bu iddianame de yalan ve uydurma üzerine kuruludur. Sadece dosya şişkin ve dolu olsun diye hazırlanmıştır. Bu iddianamenin gerçekleri budur. Ben Van’da 5 ay çalıştıktan sonra Ağrı’ya çalışmaya devam ettim. Ağrı’da olduğum halde Muş Emniyet Müdürlüğü hakkımda dinleme kararı çıkartıyor. Üstelik Ağrı’da ne işimin olduğunu bana soruyorlar. Ben gazeteciyim. Gündemde ne varsa her yere giderim.
2 yıldır tutukluyum. Bu tutuklama ne ahlaki ne de vicdanidir. Hukukla hiçbir alakası yoktur. Muhalif bir gazeteciyim. Bu dava muhalif olanların sesini kesmeye yöneliktir” diyerek, tahliyesini talep etti.
‘Özgürlüklerin kısıtlanması hak ihlalidir’
Avukatı Zelal Pelin Doğan ise, yaklaşık 2 yıldır devam eden yargılama boyunca müvekkilinin bir kez bile fiziken mahkeme heyeti karşısına çıkarılmamasını eleştirdi. Müvekkilinin savunmasının SEGBİS üzerinden alınmasının, “adil yargılanma” ve “yüz yüzelik” ilkelerinin ihlaline yol açtığını belirten Doğan, “Yürüttükleri mesleki faaliyetleri nedeniyle gazetecilerin tutuklanması onların ifade ve basın özgürlüğü haklarını ihlal ederken, aynı zamanda halkın haber alma hakkını da ihlal etmektedir. Gazetecilerin mesleklerini sürdürdükleri için özgürlüklerinin kısıtlanması hak ihlalidir” diye konuştu.
Davanın diğer tutuklu sanık ve avukatları da haklarındaki suçlamaları reddederek tahliye talebinde bulundu.
Tahliye çıkmadı
Sanık ve müdafilerin savunmalarının alınmasının ardından duruşmaya kısa bir süre ara veren mahkeme heyeti, aranın ardından kararını açıkladı. Heyeti, gazeteci Sayılğan ve diğer tutuklu 3 sanığın “dosyadaki mevcut delil durumu, suçun vasfı ve mahiyeti, kuvvetli suç ve kaçma şüphesini” gerekçe göstererek, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 24 Aralık 2018’e ertelendi.
Kaynak: MA