Tutuklanmalarının siyasi olduğunu belirten gazeteci Mehmet Ali Ertaş, ‘Karanlıkları, yolsuzlukları ve hak ihlallerini hep aydınlatmaya devam edeceğiz’ dedi
Diyarbakır’da 8 Haziran’da gözaltına alınan ve 8 gün sonra çıkartıldığı adliyede 15 arkadaşıyla birlikte tutuklanan Xwêbun Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mehmet Ali Ertaş, cezaevinden bir mektup kaleme aldı. Gazetecilik ve tutuklanma sürecine ilişkin yazan Ertaş’ın mektubu bianet’in “İçerideki gazeteciler yazıyor” bölümünde yayınlandı.
Basın hakları pratikte yok
Ertaş’ın mektubu şöyle: “Ülkemizde yakından takip ettiğiniz gibi, basının özgür olduğunu söylemek zor. Çünkü hepimiz varolan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Bizim gözaltına alınıp tutuklanmamız, basının özgür olmadığının somut bir örneği. Basın özgürlüğünün önünde birçok engel var. Bunu hep yaşadık ve hala yaşıyoruz. Demokratik ve hukukun üstün olduğu ülkelerde basın çalışanları her zaman ve her yerde serbest ve sansürsüz bir şekilde çalışabiliyorlar. Ancak bizde sözleşmelerde ve resmi belgelerde her ne kadar basın haklarından söz ediliyorsa da, biz pratikte bunu hiçbir zaman göremedik.
Her seferinde engellendik
Bir gazeteci nerede ve ne zaman bir gelişme, bir olay veya bir haber varsa, orada olmalıdır. Biz de çoğu zaman bulunduğumuz il ve bölgede haber takip ederken, hep engel ve yasaklarla karşılaştık. Diyarbakır, Van, Ankara, İstanbul, Şırnak, Hakkari, Bitlis, Urfa ve birçok ilde haber takibini yapan arkadaşlar engellendi. Somut örnek verirsek, bir orman yangını çıktığında yangının olduğu bölgeye giderken engellendik. Bir köy ve bölge ablukaya alınırken giriş-çıkışlar yasaklanırken o köye gittiğimizde engellendik. Bir cenaze defnedilirken, cenaze izlediğimizde engellendik. Bir basın açıklamasını izlerken, (takip ederken) engellendik. İlktidarın mitinglerini takip ederken engellendik. Ağaçların kesildiği ormanlık alana giderken, engellendik. Sur’un yasaklı mahallelerine giderken engellendik. Defalarca fotoğraflarımıza ve görüntülerimize el konuldu. Karşılaştığımız engelleri çoğaltabiliriz.
8 gün niçin gözaltında olduğumuzu öğrenemedik
“Neden sadece özgür basın çalışanları engelleniyor” sorusunun cevabı basit. Çünkü varolan gerçekliği, yaşananları olduğu gibi kamuoyuna aktarıyoruz. Bizi engelleyen birim veya yetkililer, varolan gerçeklerin aydınlanmasını istemiyorlar. Çünkü bir hak ve yaşam ihlali varsa onların da bunda payı var. Biz 16 gazeteci sansürün tartışıldığı, seçimlerin konuşulduğu, bölgede çatışmaların ve savaşın olduğu bir zaman diliminde gözaltına alındık ve tutuklandık. Sekiz gün gözaltında kaldık. Sekiz gün boyunca niçin gözaltında olduğumuzu öğrenemedik. Savcılıkta ifade verdiğimizde gazeteciliğimiz sorgulandı. Yaptığımız programları niçin yaptığımız, kimden talimat aldığımız, program içeriğini kime göre ve neye göre belirlediğimiz soruldu.
Tutuklanmamız basın özgürlüğüne aykırı
Bir gazeteci niçin haber yapar? Niçin program yapar? Dünyanın her yerinde basının işi ve görevi toplumu bilgilendirme, geliştirmeleri araştırma, analiz etme ve perde arkasını aydınlatmadır. Kamuoyunu doğru bir şekilde bilgilendirmedir. Bir bölgenin, ülkenin temel gündemlerini detaylı bir şekilde masaya yatırıp analiz etmektir. Bizim yaptığımız haberler ve programlar da bu çerçevede gelişti. Bütün haberlerimiz ve programlarımız kamuoyuna açık yapıldı. İnternet ve haber sitelerinde yayınlandı. Onun için bizim gözaltına alınmamız ve tutuklanmamız basın özgürlüğüne ve ifade özgürlüğüne aykırıdır.
Yargılama daha bitmeden hüküm veriliyor
Bizi tutuklayarak özgür basının önünde engel olmaya çalışıyorlar. Tutuklama kararının Ankara’dan verildiğini düşünüyorum. Çünkü yargılanmamızın hukukun ilkelerine ve Anayasa Mahkemesi’nin esasına göre yapılmadığını düşünüyorum. Çünkü biz tutuklandıktan sonra daha iddianamemiz hazırlanmadan AKP Genel Başkanı, NATO Zirvesi sonrasında bizim gazeteci olmadığımızı, Türkiye’de tutuklu gazetecilerin olmadığını iddia ediyor, savunuyor. Eğer bir yargılama daha bitmeden bir üst yetkili, bunu savunuyorsa ve mahkemeyi yönlendiriyorsa, adalet ve hukuk nasıl işleyecektir?
Tutuklanmamız tamamen keyfi ve hukuk dışı. Siyasi bir karardır. İfade ve basın özgürlüğüne yönelik bir darbedir. Halkın haber alma özgürlüğünü ihlal etmektir.
Kürtçe yayın engelleniyor
Ben uzun yıllar DİHA’da çalıştım. Çeviri ve editörlük yaptım. DİHA, OHAL sürecinde KHK’lerle kapatılınca gazetecilik mesleğimi Mezopotamya Ajansı’nda sürdürdüm. Burada da dört yıl haber çevirisi ve Kürtçe editörlük yaptım. Sonrasında da Xwêbun gazetesinde editörlük ve yazı işleri müdürlüğünü yaptım. Xwêbun gazetesi haftalık Kürtçe gazetedir. Gazete haftalık çıkarken, gazetenin web sayfası günlük Kürtçe haber geçiyor. Kürtçe dili, kültürü ve Kürtçe yayın yapan basına dönük engeller hep oldu, hala da sürüyor.
Bizler gerçeğin peşinden koşanlarız
Azadiya Welat, Welat Medya, Rojava Welat ve birçok Kürtçe yayın yapan gazeteler kapatıldı. Yüzlerce sayı hakkında toplatma kararı alındı. İki yıldan fazladır yayın yapan Xwêbun gazetesinin birkaç sayısı hakkında toplatma kararı çıktı. Web sitesi iki kez engellendi. Gazetenin abonelere dağıtımı da engelleniyor. Bu engel ve baskılar, Kürt kültürü, dili ve Kürt basınına dönük politikanın sonuçlarıdır. Ancak özgür basın çalışanları her zaman doğrunun ve gerçeğin peşinden koşuyor. Karanlıkları, yolsuzlukları ve hak ihlallerini hep aydınlatmaya devam edeceğiz. Özgür basın her zaman ve her yerde hakikatin peşinde koşacaktır. Biz gazeteciyiz ve her zaman ve her yerde gazeteci olacağız.”
Mehmet Ali Ertaş için mektup adresi: 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Diyarbakır.
HABER MERKEZİ