İsveç ve Finlandiya ile Türkiye arası anlaşmayı değerlendiren Gazeteci Kurdo Baksi: ‘İki ülke ‘Bir şey olmaz biraz Erdoğan’ı dinleyelim sonra biz yine istediğimizi yaparız. Zaten kimse onu ciddiye almıyor’ diyorlar şimdi’
İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleşen NATO zirvesinde, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasında mutabakat metni imzalandı. Bu anlaşmayla İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının önü açıldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “diplomatik zafer” olarak iç kamuoyuna sunduğu mutabakatın sonuçlarıyla ilgili tartışmalar ise sürüyor. İsveç’te yaşayan ve NATO zirvesini takip eden Gazeteci Kurdo Baksi, Türkiye, Finlandiya ve İsveç arasında yapılan antlaşmayı, Türkiye’nin taleplerini ve diğer ülkelerin imzalanan antlaşma sonrasında yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
MA’dan Ergin Çağlar’ın haberine göre Baksi, NATO’nun 2008 yılından beri eski Sovyetler Cumhuriyeti’nde yer alan bölgelerde genişleme politikası yürüttüğünü, bu nedenle son yıllarda NATO’nun bölgeye yönelik müdahaleleri sonucu savaşların yaşandığına dikkat çekti. 2008 yılından bu yana NATO’nun genişleme girişimlerine karşı Rusya’nın Gürcistan, Kazakistan ve Ukrayna’daki bir takım “işgal” girişimlerinin hız kazandığını belirten Kurdo Baksi, Rusya’nın NATO’dan korkmasından dolayı bu hamlelere başvurduğunu dile getirdi. Baksi, NATO’nun aynı politikayı Ortadoğu’da da sürdürdüğünü, fakat bu politikaların ülkeleri NATO’ya üye yaparak değil, tamamen kendi politikalarıyla hareket eden güçleri destekleyerek sürdürdüğünü ifade etti.
Adnan Menderes’ten Erdoğan’a kadar sürdü…
Türkiye’nin NATO ve Rusya ile ilişkilerini fırsata çevirdiğini dile getiren Baksi, Türkiye’nin son olarak Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik müzakerelerine karşı aldığı tutumun da yine aynı politikanın bir başka versiyonu olduğunun altını çizdi. Baksi, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’e karşıtı tutumunu da şöyle açıkladı: “Türkiye tarih boyunca Rusya ve NATO arasındaki çelişkileri kullanarak Kürt karşıtı politikalar izledi. Bunun için de Kürt halkına karşı her türlü kötülüğü yapmıştır. Bu siyaset tarzı Adnan Menderes’ten Erdoğan’a kadar sürdü. Tek amaçları ise bağımsız bir Kürdistan’ın önüne geçmek oldu. Türkiye, İsveç ve Finlandiya’ya karşı yine Kürtleri kullandı, şantaj yaptı. Türkiye bu girişimiyle bir şey kazanmadı.”
Madrid’te Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında imzalananın bir “niyet anlaşması” olduğunu belirten Baksi, “Tabi bu anlaşma sonrası ilerleyen süreçlerde bir takım değişiklikler de yaşanabilir. Önümüzdeki 8 aya kadar İsveç ve Finlandiya, Türkiye’nin taleplerini karşılamadığı sürece üyelikleri de gerçekleşmeyecek. Tabi Türkiye bu sürece kadar birçok şey yapacak. 8 ay dememin nedeni de NATO’ya üye olan ülkelerin Finlandiya ve İsveç’in üyeliğini karara almalarından dolayıdır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin “şantaj” politikalarına başvurduğunu vurgulayan Baksi, Erdoğan’ın öne sürdüğü Kürt karşıtı şartların tamamen dayatma niteliğinde olduğunu ifade etti. Baksi, “Türkiye bu dayatmasıyla YPG ve PKK’yi ‘terörist’ ilan etmek istedi, fakat başarılı olamadı. Tek bir başarısı oldu, o da İsveç ve Türk istihbaratının beraber çalışmasında bazı kolaylıkların yapılması ve Türkiye’nin iadesini istediği kişiler hakkında daha derin çalışmalar yapılmasının istenmesi oldu. Bu iade talepleri Kürtleri rahatsız etti. Erdoğan’ın geçtiğimiz Perşembe günü Uluslararası Basın Konferansı’nda 73 kişiyi istediklerini söyledikleri anda itibarı yok oldu. Yani Adalet Bakanı 33 kişiyi isterken, 24 saat geçmeden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bizim istediğimiz 73’tür’ demesi itibarını yok etti. Bu politikayı Ortadoğu’da, Türkiye’de yapabilirsiniz, konuşabilirsiniz ama uluslararası arenada böyle bir şey sarf edemezsiniz” diye belirtti.
‘Kimse ciddiye almıyor’
İsveç ve Finlandiya’nın yıllardır batı ve doğu blokuna karşı tutunduğu tarafsızlık politikasından vazgeçerek Türkiye’yle anlaşmasını olası Rus “işgali”ne karşı almış olduğu bir tutum olarak değerlendiren Baksi, “İsveç ve Finlandiya tarih boyunca Rusya’dan çok korkmuşlardır. Bu iki ülkenin en son savaşı da Rusya’ylaydı. Ukrayna saldırısından sonra İsveç ve Finlandiya ‘Artık bizde tehlikedeyiz. Artık bağımsız kalma siyaseti yürütmenin bir manası kalmadı’ şeklinde psikolojik bir korku oluştu. Her ne kadar yıllardır İsveç tam bir bağımsız siyaset yürütse de Finlandiya için bu söylenemez. Çünkü Finlandiya her zaman Rusya’nın bağımsız bir ili gibi hareket etti. Finlandiya başından bu yana tam bağımsız bir ülke olamadı. AB üyeliğinden sonra biraz da olsa Finlandiya Moskova’nın söylediklerini yapmamaya başladı. Kısacası Finlandiya şimdi Rusya’dan kurtulmak istiyor. Yine bu iki ülke ‘Bir şey olmaz biraz Erdoğan’ı dinleyelim sonra biz yine istediğimizi yaparız. Zaten kimse onu ciddiye almıyor’ diyorlar şimdi” şeklinde konuştu.
Biden ve kongre
Türkiye için ortada kazanılmış bir zafer olmadığını belirten Kurdo Baksi, “Aslında İsveç, Finlandiya ve Türkiye yenilgiye uğradı bu ‘niyet’ anlaşmasıyla. Çünkü Türkiye’nin bu anlaşma sonrasında Biden’dan istediği silahlar verilmedi. Biden yaptığı açıklamayla da ‘Benim onayımla değil kongrenin onayı lazım’ tarzında bir şeyler söyleyerek, Türkiye’ye bir şey vermedi. Bu anlamda Türkiye bir şey kazanamadı. İsveç ve Finlandiya’nın ise bugüne kadar düşünce ve ifade özgürlüğünün sağlandığı ülkeler olma konusundaki tutumundan vazgeçmeleri kendilerini yenilgiye uğrattı. Kısacası Madrid zirvesi kaybetti. Türkiye’nin istediği iadelerin yapılacağını da pek sanmıyorum” dedi.
İsveç’te imza kampanyası
Türkiye’nin iade talebine karşı İsveç’te imza kampanyası başlattığını da vurgulayan Baksi, Türkiye’nin taleplerine karşı dünyadaki tüm Kürtlerinin de çalışması gerektiğini vurguladı. Baksi, “Bu iadelere karşı net bir şekilde durmamız lazım. Kampanyanın içeriğini çok fazla anlatmak istemiyorum ama İsveç ve Finlandiya’daki Kürt dostlarının kendi hükümetlerine baskı uygulamaları gerekiyor. Bu konuda burada herkes elini taşın altına koyuyor” dedi.
İSTANBUL