DİSK-Basın-İş, ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ne ilişkin basın açıklaması yaptı. Açıklamada ‘Kaç gazeteci hakkında dava açıldığını kimse bilemiyor. O kadar dava açılıyor ki, bu işle profesyonel olarak ilgilenen hak örgütleri bile yetişemiyor’ denildi
Gazetecilere yönelik baskıların ve açılan davaların arttığını belirten DİSK Basın İş Başkanı Faruk Eren, tutuklanan gazetecilerin cezaevinde dahi haber yapmayı sürdürdüğünü belirterek, “Umudu sürdürüyorlar” dedi.
Devrimci Sendikalar Konfederasyonu’na bağlı Devrimci Türkiye Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK-Basın-İş), “Çalışan Gazeteciler Günü’ne” ilişkin Kadıköy’de bulanan İskele Meydanı’nda basın açıklaması düzenlendi. Açıklamaya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm, DİSK Basın İş Genel Başkanı Faruk Eren, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu (MKGP), Dicle Fırat Gazeteciler Cemiyeti (DFG) üyelerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci de destek verdi.
Açıklamada söz alan DİSK Basın İş Sendikası Genel Başkanı Faruk Eren, 10 Ocak 1961’de gazetecilerin haklarını düzenleyen 212 sayılı yasanın 12 Mart askeri darbenin ardından budandığını ve 10 Ocak’ın çalışan gazeteciler günü olarak adlandırıldığını aktardı. Yasanın fiilen yürürlükte olmadığını ve gazetecilerin çalışmasının engelleyecek birçok yeni yasanın çıktığını paylaşan Eren, “Uygulama ve fiili durum yaratıldı. Artık 10 Ocak bizim basın ve ifade özgürlüğü ile ilgili dertlerimizi anlatma, baskı altında ya da tutuklu gazetecilerle dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha duyurmak için bir vesile” dedi.
Türkiye basın özgürlüğü en geri ülkelerden biri
Gazetecilere yönelik iktidar ve yargı tarafından yapılan saldırılara da işaret eden Eren, “Özellikle sahada çalışan meslektaşlarımız büyük baskı altında. Güvenlik güçleri tarafından işlerini yapmaları engelleniyor, itilip kakılıyor, şiddete uğruyor, gazeteci oldukları bilindikleri halde gözaltına alınıyor. Saray gazetecilere basın kartı vermiyor, güvenlik güçleri basın kartınız yok diye gazetecilere saldırıyor. Türkiye her yıl çeşitli kurumların yaptığı araştırmalarda basın ve ifade özgürlüğü alanında dünyanın en geri ülkelerinden biri durumuna düşmüş durumda. OHAL’den sonra 200’e yaklaşan tutuklu gazeteci sayısı bir süre sonra düşmeye başlamıştı. Ne yazık ki bu sayı yine artmaya başladı. Diyarbakır ve Ankara’da yapılan operasyonlar gibi toplu gözaltılar ve tutuklamalar yaşandı” diye konuştu.
‘Hak örgütleri davalara yetişemiyor’
Gazetecilerin iddianamelerinin hala düzenlenmediğine de dikkat çeken Eren, “Neyle suçlandıklarını bilmiyor. Diyarbakır’daki operasyonda kamera, fotoğraf makinesi, bilgisayar gibi gazetecilerin çalışma aparatları suç aletiymiş gibi fotoğraflanıp servis edildi. Kaç gazeteci hakkında dava açıldığını kimse bilemiyor. O kadar dava açılıyor ki, bu işle profesyonel olarak ilgilenen hak örgütleri bile yetişemiyor. Davalar sadece yapılan haberler nedeniyle açılmıyor. İktidar çevrelerinin hoşlanmadığı gazetecilerin sosyal medya hesapları inceleniyor, yaptıkları paylaşımlar bahane edilerek davalar açılıyor. Geçtiğimiz yıl gazetecilere yönelik davalar ve verilen cezalarda gözle görülür bir artış yaşandı” bilgisini paylaştı.
‘Gerektiğinde hapisten de haber geçiyor’
Çıkarılan Sansür Yasası’na da tepki gösteren Eren, devamla şöyle konuştu: “Aynı yasa ile bazı sosyal medya platformları da fiilen kapatılabilecek. Bunun ilk örneğini İstiklal Caddesi’ndeki patlama sırasında yaşadık. Böyle bir atmosferde bir seçim süreci yaşayacağız. Yaşadıklarımız ve deneyimlerimiz bu baskıların daha da artacağını söylüyor bize. Gazeteciler tüm bu baskılara rağmen devletle, patronla, ekonomik krizle, işsizlik tehdidiyle mücadele ederek mesleğini yapmaya devam ediyor. Patrona da polise de karşı çıkıyor, gerektiğinde hapisten de haber geçiyor. Meslektaşlarımız gazeteciliğin yapılabileceği umudunu sürdürüyor.”
Gazetecilerin serbest bırakılmasını isteyen Eren, “‘Basın hürdür ve sansür edilemez’” denilen anayasa hükmü uygulansın. Özellikle sahada çalışan meslektaşlarımıza uygulanan şiddete son verilsin. Basın ve ifade özgürlüğü önünde engel olan tüm yasalar değişsin veya kaldırılsın. Gazeteciler ve medya organlarını boğma görevini üstlenen RTÜK, BİK, İletişim Başkanlığı lağvedilsin, yerine meslek örgütlerinin temsilcilerini yer aldığı gerçekten özerk kurumlar ve kurullar kurulsun” dedi.
Kalkan: 80 gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle tutuklu bulunuyor
Açıklamada DFG adına söz alan gazeteci Hüseyin Kalkan da, “Gazeteciler günü, iktidar tarafından çalıştırılmayan gazeteciler gününe çevrildi. Yaklaşık 80 gazeteci yaptıkları haberler nedeniyle tutuklu bulunuyor. Bütün gazetecilerin hemen serbest bırakılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Daha sonra konuşan HDP’li Züleyha Gülüm ise, hakikatin üstünün örtülmek ve gizlenmek istendiğine dikkat çekti. Gülüm, “Bu ülkede halklara, ezilenlere, kadınlara, çocuklara ve gençlere nasıl bir baskı politikası uygulandığının gizlenmesini istiyor iktidar. Bunu yazan özgür basın susturulmak isteniyor. Ancak şöyle bir gerçek var: Tüm baskılara rağmen özgür basın direnmeye, halka haberi ulaştırmaya devam ediyor. Onlar sayesinde bir çok olayı öğreniyoruz. Onlar sayesinde yolsuzluğu, hırsızlığı, çocuklara yönelik cinsel istismarı, kadın cinayetlerini ve doğa katliamı ile Kürtlere yönelik katliamlarını onlardan dolayı haberdar oluyoruz. Sağ olun, var olun. İyi varsınız. İyi varız ve hep birlikte kazanacağız. Halkın ve basının özgür olduğu bir dönemi hep birlikte açacağız” diye belirtti.
HABER MERKEZİ