Bu dünyadan gülüşü, mücadelesi ve güçlü kalemiyle Evrim Alataş geçti. Gazeteci, yazar Alataş, uzun süre mücadele ettiği hastalık nedeniyle Diyarbakır’da 12 Nisan 2010’da aramızdan ayrıldı… Hikayesi herkeste derin bir iz bırakan Alataş, 15 Nisan 1976 yılında Malatya’nın Akçadağ ilçesine bağlı Gölpınar köyünde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde, ortaokulu başka köyde, liseyi ise İstanbul’da okuyan Alataş, faili meçhullerin, köy boşaltmaların yoğun olarak yaşandığı dönemde, 1995 yılında abisi Hüseyin Alataş’ın çıkardığı Newroz dergisinde çalışmaya başladı. Derginin kapanmasının ardından ablası Mukaddes Alataş’ın desteğiyle o dönem mahkeme kararlarıyla sürekli kapatılan ve farklı isimlerle yayın hayatına devam eden Özgür Gündem gazetesine geçti.
Hicivli bir üslup
Gazetecilik yaptığı dönemde pek çok kez gözaltına alınan Alataş, gazetenin “Fincan Xanım” köşesinde, Kürt halkının içinde bulunduğu durumu hicivli bir üslupla kaleme aldı.
Yeni Politika, Demokrasi, Özgür Bakış, Ülkede Özgür Gündem’de çalışan Alataş, Evrensel, BirGün, Özgür Politika, Radikal İki, Esmer, Birikim, Amargi, Tiroj ve Taraf gazetesine de yazılar yazdı.
Min Dît’in senaryosunu yazdı
Evrim Alataş’ın ilk romanı “Mayoz Bölünme Hikâyeleri”, 2003 yılında Aram Yayınları’nda, ikinci ve son kitabı “Her Dağın Gölgesi Deniz’e Düşer” 2009 yılında İletişim Yayınları’nda basılır. Yanı sıra ilk Kürtçe politik film olarak tanımlanan “Min Dît”in senaryosunu filmin yönetmeni Miraz Bezar ile beraber yazar. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde Behlül Dal Özel Ödülü’nün yanı sıra ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödüle değer bulunan film, Diyarbakır’da aileleri öldürülen iki çocuğun hayatını anlatıyor.
Saçlarımız ayaklarımızı bağladı’
Faili meçhullerin, hak ihlallerinin arttığı, gazeteciliğin her geçen gün zorlaştığı bu süreçte kanser hastalığına yakalanan Evrim Alataş, daha önce yayınlanan bir yazısında şunları söylüyor: “Tüm demlerin esiriyiz uyanın! Saçlarımız ayaklarımızı bağladı. Ateş gözümüzü dağlıyor, kirpiklerinizi aralayın. Ayaklarınıza dolanan kementlerle sürükleniyoruz medeniyetlerin ortasında. Bir ilkel arenadayız. Eğitimli oklar saplanıyor göğüs kafesimize. Kör oluyoruz, açın gözünüzü…”
DİYARBAKIR/JINNEWS