Tahran Zirvesi sonrası Koyê, Kandil ve Kamişlo’ya yönelik askeri saldırıları yorumlayan gazeteci Seyit Evran, Kürtleri saldırılara karşı koruyacak olan tek şeyin, ulusal birliklerini sağlamaları olduğunu söyledi
İdlib’e dönük operasyon gündemi ile Rusya, Türkiye ve İran arasında 7 Eylül’de gerçekleşen Tarhan Zirvesi’nin ardından oldukça dikkat çekici üç farklı gelişme yaşandı. İran devleti, Federal Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentine bağlı Koyê ilçesinde bulunan Kürdistan Demokrat Partisi-İran (KDP-İ) ve Kürdistan Demokrat Partisi (PDK) merkezlerine toplantı yapıldığı esnada hava saldırısı düzenledi. Saldırıda 16 kişi hayatını kaybetti, 34 kişi de yaralandı. Aynı gün Türkiye, Kandil’in Baleketi bölgesine yönelik operasyon gerçekleştirdi. Suriye’de Esad rejimine bağlı birimler, Kamişlo kentinde Asayiş Güçleri’ne saldırdı. Ardı ardına yaşanan bu olaylar, İdlib gündemi ile toplanan zirvede Kürtler ve kazanımlarının hedef alındığı yorumlarına yol açtı. Ortadoğu’da yaşanan gelişmeleri yakından takip eden gazeteci Seyit Evran, zirveyi ve sonrasındaki gelişmeleri yorumladı.
İran ve Türkiye anlaştı mı?
Üçlü zirvenin canlı olarak yayınlanması üzerinde duran Evran, “O basın açıklamasında Erdoğan ile Putin arasında bir tartışma yaşandı. Erdoğan ateşkesin bildiride yer almasını isterken, Putin ‘teröristler adına kim ateşkes isteyebilir’ şeklinde bir çıkış yaptı. Ruhani aslında bir nevi araya girerek, ikisini uzlaştırdı. Yine Ruhani Fırat’ın doğusuna çekilmesi yönünde Türkiye’ye mesaj verdi. İran aslında o toplantıda Türkiye’ye ‘İdlib’i bırak ve ABD’ye karşı yoğunlaş’ mesajı verdi” dedi. Evran, zirveden hemen sonraki gün üç Kürt gencini idam eden İran’ın yine Koyê’ye dönük bombardımanı ile birlikte Suriye rejiminin Kamişlo kentindeki asayiş güçlerine saldırısının zirvede ikili görüşmelerin de yapıldığını gösterdiğini kaydetti. Evran, tüm bunlar bir araya getirildiğinde “İran-Türkiye ile anlaştı mı?” şeklinde bir sorunun akla geldiğini ifade etti.
‘Çok yönlü mesaj verlidi’
İran’ın kendisine karşı geliştirilecek saldırıları dışarıda karşılama stratejisine sahip olduğunu vurgulayan Evran, devamında şunları söyledi: “Son dönemlerde ABD, İran’ın içinde bir şeyler yapmaya çalıştı. ABD’nin özellikle son dönemlerde İran muhalifleri ile düzenlediği kimi toplantılar bununla alakalıdır. ABD içeriden İran’a bir müdahale geliştirmek istiyor. Artık kenarda, çevrede çok fazla oyalanmak istemiyor. Buradan şu sonucu çıkarıyorum; Koyê’deki saldırı bir anlamda da ABD’ye yapılmış bir saldırıdır. Çünkü saldırıya uğrayan yer KDP-İ ile HDK’nin ABD ile görüşme yaptığı yerdir. Dolayısıyla bu saldırı çok yönlü bir mesajdır. Yani olası bir savaşı, kendi sınırları dışında karşılamaya çalışıyor. Kürtleri vurarak, sınırlarındaki kesimleri vurarak bunu sürdürmeye çalışıyor. Ama İran, Kürtleri vurarak savaşı kendi topraklarında uzaklaştırmayı düşünüyorsa, kendisini daha büyük zora sokacaktır.”
‘Irak neden sessiz’
İran’dan gelen açıklamaların bu saldırıların devamının gelebileceği anlamı taşıdığını söyleyen Evran, “İran ilk defa Koyê ilçesine saldırdı. Türkiye daha önce 25 Mayıs 2017’de Şengal’e saldırmıştı. En son 15 Ağustos’ta Zeki Şengali’nin şahadeti ile ikinci kez saldırdı. Buradan bakıldığında Irak’ın sessizliğinin sebebi sorulabilir. Irak neden sessiz? Acaba sessizliğin nedeni, en son Erdoğan’ın İbadi ile yapılan görüşmesinin içeriği mi? Asıl sorulması gereken konu bu” diye konuştu. Şengal saldırısı ve devamında Koyê saldırısına dair uluslararası alandan şu ana kadar herhangi bir tepki gelmemesinin bu saldırıların uluslararası güçlerle eş güdümlü ya da onların onayı ile sürdürülen operasyonlar olduğunu gösterdiği yorumunda bulunan Evran, “Kürtlere karşı saldırılar sadece bir parçada değil, dört parçada sürüyor. Başur’da, Kuzey’de, Doğu’da aynı şey var. O yüzden uluslararası güçler, Kürtlere karşı ikiyüzlüdür ve kendi çıkarları için Kürtleri her zaman kurban edebilirler” dedi. Evran, bu tablo içerisinde Kürtlerin ellerinde kalan tek şeyin, ulusal birliklerini sağlamaları olduğunu vurguladı. Dışa bağımlı siyasetten ötürü bazı güçlerin ulusal birliğin oluşmasının önünde engel olduğunu söyleyen Evran, “Kürtleri tüm saldırılara karşı koruyacak olan ulusal birliktir. Ulusal birliklerini sağlamaları durumunda uluslararası ve bölgesel tüm güçler, Kürtleri eskisinden daha fazla dikkate almak zorunda kalacak” dedi.
Kürt karşıtlığı çöktü
Evran, saldırılara rağmen; Irak, İran, Türkiye ve Suriye arasında geçmişte Kürt karşıtlığı temelinde kurulan birliğin çöktüğü görüşünde. Evran, bu düşüncesini şöyle açıkladı: “Çünkü o güçler arasında ciddi bir güvensizlik gelişti. Bakın Erdoğan hala Esad’ın gitmesi gerektiğini söylüyor. Yine İran, Türkiye’ye güvenmiyor. Aslında İran, ABD’nin kendisine karşı yaptırımlarını yani ekonomik ve diğer ambargoları aşmak için Türkiye’ye dayanmak istiyor ama Erdoğan’a güvenmediğinden ötürü onlar arasındaki politika biraz kırılmış diyebiliriz. Son dönemlerde İran basınından sürekli olarak Kuveyt’in arabuluculuğuyla Türkiye ile ABD’nin anlaşacağı yönünden haberler ön plandadır. Bu da İran’ın Türkiye’ye güvenmediğini ortaya koyuyor.”
Selman Güzelyüz/Ankara-MA