PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan tecritle devletin kendi yasalarını çiğnediğine vurgu yapan ve ‘Öcalan’ı unutturmak istediğini’ söyleyen gazeteci İrfan Aktan, ‘Merdan Yanardağ, bir gerçeği hatırlatıyor. Suçun suç olduğunu söylemek suç olamaz’ dedi
15 Şubat 1999 tarihinden bugüne İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 28 aydır haber alınamıyor.
İmralı Adası’nda mutlak tecrit sistemi derinleştirilirken, yasalara aykırılık teşkil edilen bu durumu dile getirenler ise yargılamalarla karşı karşıya kalıyor. Bunun son örneği, “Normal infaz yasaları geçerli olsa serbest bırakılması gerekiyordu, ev hapsi vs. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım” diyen TELE1 Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’ın, hedef gösterilmesiyle açılan soruşturma kapsamında tutuklanması oldu.
Gazeteci İrfan Aktan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecridi ve bunu dile getiren gazeteci Merdan Yanardağ’ın tutuklanmasını Mezopotamya Ajansı’ndan Yüsra Batıhan’a değerlendirdi.
Yanardağ ezberi deştiği için hedef oldu
Aktan, uzun bir aradan sonra ilk defa Kürt hareketinin, Kürt medyasının dışında bir gazetecinin Abdullah Öcalan’a uygulanan tecride dikkat çektiğini söyledi. Yanardağ’ın bu kapsamda hedef alınarak tutuklandığını belirten Aktan, “Yanardağ, iktidarın Öcalan’ın insan haklarının savunulmaması konusunda hâkim kılmak istediği sıradanlaşmayı ve ezberi deştiği için hedef haline getirildi. Unutmamak gerekir ki, Öcalan Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı. Hapiste olması, Öcalan’ı vatandaşlık haklarından, yasa önünde eşit olma haklarından alıkoyamaz. Merdan Yanardağ’ın yaptığı da bunu hatırlatmaktı” diye konuştu.
‘Öcalan yasaların dışında tutuluyor’
Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Cezaevi’nde dış dünyadan tamamen yalıtılarak, temel insan haklarından yoksun bırakıldığını ifade eden Aktan, Anayasaya göre herkesin yasa önünde eşit olduğunu, kişiye özgü yasaların olamayacağının altını çizdi.
“Öcalan yasaların dışında tutuluyor” diyen Aktan, şu soruları sordu: “Merdan Yanardağ, Türkiye’de hiçbir mahpusa, hiçbir hapishanede uygulanmayan yaptırımın Öcalan’a yapıldığını söyleyerek nasıl suç işlemiş olabilir? Yalan mı söyledikleri? Öcalan tecritte değil mi? Avukatlarıyla, ailesiyle görüştürülüyor mu? Hayır! Kendisinden ve yanındaki mahpuslardan haber alınabiliyor mu? Hayır! Devlet bu şekilde dört yurttaşını yeryüzünden haber alamayacak ve kendilerinden haber alınamayacak halde tutuyor. Bu uygulamanın hem Türkiye yasalarında hem de uluslararası hukukta yeri yok. Yanardağ bunu söyleyerek nasıl bir suç işlemiş olabilir? Yoksa Öcalan’ın çok kitap okuduğunu söylemek mi suç?”
‘Yeterince kamuoyu oluşturulmuyor’
Aktan, tecride karşı yürütülen kampanyalarda Abdullah Öcalan’ın maruz kaldığı insan hakkı ihlallerine yeterince vurgu yapılmadığı için yeterince kamuoyu oluşturulamadığını ifade ederek, “Herkes tecritten bahsediyor ama bunun somut olarak ne manaya geldiğinin altı çizilmiyor. ‘Öcalan üzerinden tecrit bütün Kürtlere, tüm Türkiye’ye, Ortadoğu’ya uygulanıyor’ demek, tecridin aslında Öcalan’a uygulandığı gerçeğini muğlaklaştırıyor. Bu dil, Öcalan’ın bir insan, bir mahpus, bir yurttaş olarak yasalar tarafından güvenceye alınmış haklarını görünmez kılıyor. Merdan Yanardağ, bir yurttaş olarak Öcalan’ın insan haklarına vurgu yaptığı için hedef haline getirildi” dedi.
‘Suça suç demek suç olamaz’
“İnfaz hukuku açıkça ihlal ediliyor ve bu ihlale dikkat çekenler, ‘Yasayı ihlal etmeyin’ diyenler suç işlemiş sayılıyor. Dünyanın neresinde ‘yasayı ihlal etmeyin’ demek suç?” diye soran Aktan, şunları söyledi:
“Çözüm sürecinde Öcalan’ı övmek, hatta hapisten çıkması gerektiğini söylemek suç değilken, neden şu anda tecridin kaldırılmasını söylemek suç oldu? Bu süreçte hukuken ne değişti? Öcalan’ın çözüm sürecindeki hukuki durumuyla, şimdiki hukuki durumu arasında herhangi bir değişiklik yok. Üstelik Yanardağ, Öcalan’ı övmüyor, inkâr edilemeyecek bir gerçeği hatırlatıyor. Öcalan neden kimseyle görüştürülmüyor? Bu hakkı neden ihlal ediliyor? Bunu söylemek, hakikati aktarmak açısından ‘karın rengi beyazdır’ demekten farksız. Devletler kanunlarla çalışır ve işler. Yasalar karşısında da her yurttaş eşittir. Kimse yasanın dışında tutulamaz. Tersi yasa ihlali, dolayısıyla suçtur. Suçun suç olduğunu söylemek suç olamaz!”
‘Devlet Öcalan’ı unutturmak istiyor’
Aktan, tecrit ile Abdullah Öcalan’ın unutturulmak istendiğini belirterek, “Öcalan, Kürt sorununa dair düşüncelerini İmralı’da bulunduğu süre boyunca yazdı ve çözüm sürecinde de bunları ayrıntılarıyla anlattı. Dolayısıyla onun dış dünyayla bağının koparılması, ancak güncel meselelere dair görüş ve fikirlerini engelleyebilir. Yoksa devlet de Kürtler de Türkiye ve uluslararası kamuoyu da Öcalan’ın perspektifini biliyor. Bana göre tecritle yapılmak istenen; Öcalan’ın görüşlerini aktarmasını engellemek değil, onu unutturmak ve Öcalan’a dair tartışmaları bitirmek. Bu da devletin genel bir stratejisinin parçası. Genel strateji; Kürtlerin ve Kürtlerin sorunlarının unutturulması, Kürt sorunu bağlamında yapılan tartışmalara, kavramsallaştırmalara son verilmesi ve giderek Kürtlüğün sadece Müslümanlık bağlamlı bir algının içine yerleştirilmesi. Erdoğan daha 2003 yılında Kürt sorunu sorulduğunda ne demişti: Düşünmezsen yoktur! 20 yılın sonunda gelinen nokta yine bu. Ama AKP artık bu tür stratejileri çok daha profesyonel yöntemlerle yürütüyor” şeklinde konuştu.
‘Devlet kendi yasasını ihlal edemez’
Aktan, yasaların ihlal edilemeyeceğini vurgulayarak, “Her ne kadar Öcalan’la ilgili karşı propagandalar sistematik olarak yönetilse de devlet kendi yurttaşları arasında herhangi bir ayrım yapamaz. Devlet kendi koyduğu yasayı ihlal edemez. ‘Ceza kanunu, infaz hukuku şu ve şunları emreder, ama şu mahpus bu kanunun dışında tutulur’ diyemez ve bu şekilde bir uygulamaya gidemez. Devletin yasanın dışında bir alanı yoktur. Aksi halde orada devlet yoktur. O halde Türkiye’deki tüm mahpuslar hangi hak ve ödevlere sahipse, Öcalan da aynı hak ve ödevlere sahiptir. Öcalan’ın mahpus haklarından yararlanması gerektiğini söylemek suç değil ve bunu söyleyenler de yargılanamaz, yargılanmamalı” dedi.
HABER MERKEZİ