Yeşil Sol Parti İstanbul Milletvekili adayı motokurye işçisi Mehmet Timurtaş’la konuştuk: Bence Yeşil Sol güzel sonuç alacak. Gayet tabi kudretlidir durumumuz. Bunu moral için söylemiyorum. Sahada görüyorum. Bunlar insanların yüreklerini yaktılar. İnsanlarımızı enkaz altında bıraktılar. Yeşil Sol bunların hesabını Meclis’te soracak
Hüseyin Kalkan
O bir işçi önderi, anlattıklarından anlıyoruz bunu. Gururlu, onurlu ve kudretli bir işçi önderi. Konuştukça her bir söylediği yerli yerine oturuyor. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) İstanbul 1. bölge milletvekili adayı Mehmet Timurtaş’tan söz ediyoruz. Kendisi bir motokurye, yüksek tehlikeli bir iş olan bu iş kolunda çalışan işçilerin örgütlenmesi ve hakları için her mücadelenin içinde yer almış, kamuoyunun dikkatini bu insanlara çekilmesi için önemli işler başarmış. Timurtaş, motokurye iş kolunda verdiği mücadeleyi şöyle anlatıyor: “Ben Mehmet Timurtaş. Siirt Eruh doğumluyum. 1989 Temmuz 26 doğumluyum. Evliyim, iki kızım var. 1994 yılında Kürt köylerinin yakıldığı dönemde İstanbul’a geldim. Motokuryeyim, 2007’den beri motokuryelik yapıyorum. Sendikacılık da yapıyorum. Turizm Eğlence Hizmet İşçileri Sendikası’nın (TEHİS) motokurye sözcüsüyüm. 2021’de katıldım TEHİS’e. Daha önce başka bir sendika vardı, orada örgütlenme alanındaydım. Şimdi motokuryeleri Meclis’te temsil etmek için aday oldum. Uzun yıllar motokuryelik yaptım. Meclis’te bir motokurye olmasını istedik. Aday gösterildim partim tarafından.”
Motokuryeleri gündemleştirdi
Mehmet Timurtaş adaylık sürecini şöyle anlatıyor: “Ben zaten uzun zamandır alanlardaydım. Getir alanlarındaydım, Trendyol alanlarındaydım, Yemek Sepeti alanlarındaydım, bütün eylemlerin bire bir içindeydim. Bütün hak arayışlarında vardım. Kar, fırtına demeden çalıştık. Mesela kar olurdu. Biz çalışmaya devam ederdik. Bununla ilgili ilk videoyu ben çektim. Aşağı yukarı 8 milyon izlenme oldu. Videoda halkımızdan rica ediyorum, yarın kıtlık olacakmış gibi sipariş vermeyin diyordum. Hatta karda ücret talep etmiştik. Çünkü motokurye çalışmadığı gün ücret almıyordu. Karın yağdığı günler ücretli izinli sayılmasını talep ettik. Onu da gerçekleştirdik. Böyle bir mücadele sürecimiz oldu.”
Bitmeyen sorunlar ve mücadele
Timurtaş, motokurye iş kolunu ve burada çalışanlarla ilgili hemen her meseleyi biliyor, her sorunla uğraşmış. Bunları şöyle özetliyor: “Şunu söyleyeyim: Resmi rakamlar Türkiye çapında 200 bin motokuryenin olduğunu söylüyor. Ama biz bunun çok çok üstünde olduğunu biliyoruz. Mesela Yemek Sepeti’nde 50 canımız çalışıyorsa bunun üçü sigortalı, diğerleri sigortasız çalıştırılıyor. Geriye kalanlar esnaf kuryeye döndü. İnsani şartlarda çalışmıyorlar. Esnaf kurye bir taşıma şirketi olarak gözüktüğü için, işçi sayılmadığı için bunlar sigortalı değil. Esnaf kurye kulağa işçiden daha iyi şartlara sahipmiş gibi geliyor, ama kuryeler içinde en çok ezilenler bunlar. Sigortalı olmadıkları için iş almak için şirket kurmak zorunda kalıyorlar. Bunların sigortası yok, senelik izin yok, haftalık izni yok, kıdem tazminatı yok. Oluşabilecek meslek hastalıkları fonundan yararlanamıyorsun. Böylelikle çok rahat işten çıkarabiliyorlar ve kılık kıyafetimizden tutun yememiz, içmemize, motorun amortisörü, vergisi, hatta ve hatta biz muhasebeci tutmak zorunda kalıyoruz, çünkü bizim gelir giderimiz olduğu için fatura kesmek zorundayız. Esnaf kuryeyi uzun uzun anlatmaya gerek yok, tek bir kelime ile anlatılabilir. Esnaf kuryelik, patronların emekçilere tüm sorumlulukları yıkmanın adıdır. Hiçbir sosyal güvencesi yok. Kaza yapıyoruz mesela, bazen ölümlü kaza oluyor bunlar, sakatlanmalar oluyor. Eskiden sigortalı çalıştığımızda iş kazası tutanağı tutuyorduk, rapor alıyorduk iyileşme döneminde ücret alabiliyorduk. Maalesef bu esnaf kuryelik döneminde bu haklar elimizden alındı.”
Esnaf kuryelik bir dayatma
Mehmet Timurtaş, esnaf kuryeliğin bir dayatma olduğunu söylüyor. Patronlar bu yolla sigorta primi başta olmak üzere birçok ödemeden kurtuluyor ve işçilerin doğal haklarını da yasal yoldan gasp etmiş oluyor. Motokuryelerin milletvekili adayı Timurtaş bu sistemi şöyle anlatıyor: “Tabii dayatıyorlar, dayatıyorlar. Zaten birçok esnaf kuryeyi tazminatsız bir şekilde işten çıkardılar. Mobbing uyguladılar iş bıraksınlar diye, depolarını değiştirdiler. Alanlarda gördük bunu, hız yapmaya zorluyorlardı. Taciz ediyorlardı. Mesela rotmars diye bir internet uygulaması vardı. Mesela sen kapıda 6 dakika değil, 7 dakika beklediğin zaman seni arıyordu. ‘Kardeşim neden 7 dakika bekliyorsun orada? Haydi çabuk ol’ diyordu. Doğru değil ama bazı motokuryeler kaldırımdan bundan dolayı gidiyor, bazı motokuryeler ters yönde bunun için gidiyorlar. Bizim insanlara özel bir garezimiz mi var? Neden ters yönde gidelim? Neden kaldırımdan gidelim? Asla. Ama maalesef patronlar üç kuruş daha fazla kazansınlar diye hem halkımızı hem emekçileri riske atıyorlar. Bizim reddettiğimiz, kabul etmediğimiz en temel meselelerden biri de budur. İnsani bir düzen getirmek istiyoruz. Bu insani bir düzen değil ki. İnsan onuruna yakışan bir çalışma sistemi değil ki. Bu tabiri kullandığım için çok özür dilerim ama bizi tazı atına benzetiyorlar. Bize bonus koymuşlar, eskiden sigortalı çalıştığımız zaman iki buçuk, üç kilometrede sınırlı bir alanda çalışıyorduk. Şimdi bütün sorumluluklar motorun yağından giysiye kadar her şey bizlere ait olduğu için 11 kilometreye kadar bölgeler açmışlar ve bize bonus koyuyorlar ki daha hızlı gidelim, daha çok paket atalım diye teşvik ediyor. Ölümler de bundan kaynaklı. Çünkü günlük 30-35 tane kota koyuyor. Senin o kotayı geçebilmen için hız yapman gerek. O kotayı yakalamadığın takdirde senin para kazanman söz konusu bile olamaz. Zaten sigortalıya göre bütün sorumluluklar sana ait olduğu için sen para kazandığını sanıyorsun ama öyle değil. Çünkü sana bir paket başı ücret veriyor, hiçbir hakkın yok. Ekstra bir bonus koymuş, kota koymuş, sen bunu yakalayabilmek için saatini uzatıyorsun, hız yapıyorsun. Az önce belirttim, 14-15 saat çalışan insanlarımız var.”
Puanlı ölüm
Bu iş kolunda ölümlü iş kazalarına dair haberlere sık sık rastlarız. Timurtaş’ın anlattıkları bu kazaların nedenini açıklıyor: “Bu patronların oluşturduğu bir sistem. Ne kadar hızlı gittiğinize, ne kadar zamanda siparişi teslim ettiğinize bakılarak puan veriliyor ve ücret de ona göre belirleniyor. Bunun için de motoru hızlı sürmen gerekiyor. Bu da doğal olarak kazaya ve can kaybına neden oluyor. Biz bu hız puanının kaldırılmasını talep ediyoruz. En öncelikli talebimizdir.”
AKP’lilerden de destek
Mehmet Timurtaş, aday olduktan sonra sahada güzel tepkiler aldığını söylüyor. Kendisine gelen bazı mesajları benimle paylaşıyor. O zaman neden gururlu ve kudretli olduğunu anlıyoruz. Timurtaş sahada aldığı tepkileri şöyle anlatıyor: “Sahada güzel tepkiler görüyorum. Gerçekten bunu bütün samimiyetimle söylüyorum. Ben alanlarda emekçilerin, meslektaşlarımın yanında olduğum için, onlar benim yaklaşımımı bildikleri için, nasıl sevgi dolu olduğumu bildikleri için beni bağırlarına bastılar. Beni MHP’lisi de bağrına basıyor. Beni AKP’lisi de CHP’lisi de bağrına basıyor. İYİ Partilisi de bağrına basıyor. Bu çok sevindirici, çok onur verici bir durum. Hepsi beni mücadele alanlarından tanıyor. Bana gelen bir mesajı size okumak istiyorum: ‘Ülkücü bir babanın oğlu olarak söylüyorum bunları. Mehmet Timurtaş’ın üye olduğu parti umurumda bile değil. Benim umurumda olan bu adam Meclis’e gidince benim hakkımı gözetecek mi, beni koruyup kollayacak mı, 12 saat çalışıyorum, kazandığım üç kuruş parayı haksız yere benden almalarına göz yumacak mı? Ona bakıyorum. Bu adamı az da olsa tanıdım ve güveniyorum. Hakkımızı savunacağına inancım tamdır. Beyler bu siyasi bir mesele değil, şahsi bir mesele. Meclis’te şimdiye kadar bizim için iyi olan bir yasa çıktı mı, çıkmadı…” Bu beni çok onore etti.
Alanda ‘Mehmet bana ilk kez HDP’ye oy verdireceksin’ diyenler oluyor. Şaka ile karışık tabii. Bunlar daha çok AKP seçmeni. Tanıyorum. Sohbet de ediyoruz.”
Erdoğan kaybedecek
Timurtaş, seçim sonucundan emin. Şunları söylüyor: “Ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde yüz kazanacağından eminim. Çünkü insanları depremde enkaz altında bıraktılar. Çünkü insanları yoksulluk sınırında bıraktılar. Halkımız artık öyle bir noktaya geldi ki kiralarını bile ödeyemiyorlar. Ve ben Süleyman Demirel’in bir sözünü hatırlatmak istiyorum. Diyordu ki rahmetli, ‘Tencerenin devirmeyeceği bir iktidar yoktur.’ Bunlar bu halkın tenceresini boşalttılar. Sen bu halkın cebini yakarsan bu halk da seni yakar.”
Ekonomi öne çıkıyor
Mehmet Timurtaş her gün sahada olan, her gün insanlarla yüz yüze olan bir aday. O yüzden sahanın nabzını iyi tutuyor. “En çok ekonomik meseleler ön plana çıkıyor. Bu da çok normal. Çünkü birileri 110 odalı saraylarda yaşarken, günlük masrafı 18 milyon iken ejder meyvesi, manda yoğurdu yerken birinin evine yarım kilo kıyma bile almaması kolay atlanacak bir mesele değil. Durum bu olunca ekonominin ön planda olması gayet normaldir. Halkımızın önceliği budur. Biliyorsunuz, ‘Ver başkanlığı gör etkiyi’ demişlerdi ama, onu derken euro 4 liraydı, şu an 21 lirayı geçti. Hiç de dedikleri gibi olmadı. Çok çok kötüye gittik. Ekonomik olarak uçurumdayız. Bir çocuğa süt alamamak ne kadar kötü. Marketlerde bebek mamaları kilit altında. Alarm takmışlar, alarm, alarm!.. Bundan daha acı bir tablo olur mu? Geçtim soğanın 30 lira olmasını, bir bebeğin temel yiyeceğini bir anne baba alamıyorsa, gerisini konuşmak beyhude. İnsanlar mamaya dahi ulaşamıyorsa hangi ekonomiden bahsedebiliriz. Hem çok pahalı olduğu için hem en çok çalınan mamul olduğu için alarm takmışlar.”
Yeşil Sol kudretlidir
Kendisine ne kadar güveniyorsa, Yeşil Sol Parti’nin alacağı sonuca da o kadar güveniyor, Timurtaş, “Nasıl bir sonuç alacaksınız?” şeklindeki sorumuzu şöyle yanıtlıyor: “Bence güzel sonuç alacak. Gayet tabii kudretlidir durumumuz şu an. Bunu kendimize moral için söylemiyorum. Sahada görüyorum. İnsanların yüreklerini yakmayacaklardı. İnsanların cebini yakmayacaklardı. Bunlar insanların yüreklerini acıttılar. İnsanlarımızı enkaz altında bıraktılar. Bunlar unutulacak şey mi? Kendilerinin verdiği rakamlara göre 55 bin insanımız öldü. İsteselerdi polisi, askeri yığar enkazı bir günde kaldırırlardı. Her şeye güçleri yetiyor da buna mı yetmedi! Bilerek ve isteyerek insanları enkaz altında bıraktılar. Çok açık söylüyorum.”
Asimilasyondan vazgeçin!
Kürt sorununun çözülmesi için anadil hakkının tanınmasının şart olduğunu söylüyor Mehmet Timurtaş. Bunun sadece TRT Kurdi’de üç beş stran söylenmesi ile sınırlı bir durum olmadığını belirtiyor. Ve şunları ekliyor: “Öncelikle anadil hakkının tanınması şart. İnsanın içine doğduğu dil reddedilebilir mi? Allah’ın yarattığı bir dil reddedilebilir mi? Bunu Kürt olduğum için söylemiyorum. Bir İngiliz’i bile anadil hakkından yoksun bırakmak doğru değil. Biz yıllardan beri Mezopotamya’da yaşıyoruz. Kardeşlik birkaç tane Kürtçe türkü söylemek değil TRT Kurdi’de. Anadilimizde eğitim görmek istiyoruz. Ve bu bir lütuf değil, bir haktır. Madem birlikte yaşamak istiyorsak inkar ve asimilasyon oyunlarından vazgeçmeniz gerekir. Bu halkı asimile edemezsiniz.”
Sorunu Meclis’e taşıyacağım
Adaylık için kuvvetli bir gerekçesi var Mehmet Timurtaş’ın. Motokuryelerin sorunlarını Meclis’e taşımak. Gerekçesini ve taleplerini şöyle sıralıyor: “Zaten sıkıntılarımız çok. Motokurye alanlarında çalışma koşulları çok zor. Özel kıyafetler gerekiyor. Yine motorların iyi olması gerekiyor. Bunun gibi birçok sorunumuz var. Motokuryeler olarak bizim 11 tane talebimiz var. Milletvekili adayıyım, ama kendimi motokuryelerden ayrı tutmuyorum. Uzun süre motokuryelik yaptım. Motokuryelerin sesini Meclis’e taşımaya karar verdik. Biz TEHİS olarak motokurye meslektaşlarımızla birlikte 11 talep oluşturduk.
Taleplerimiz şöyle:
1- Motokuryelik yüksek tehlikeli iş sınıfına alınsın.
2- Esnaf kuryelere haftalık ve senelik ücretli tatil hakkı tanınsın.
3- Puanlama sistemi kaldırılsın.
4- Hız baskısı olmasın, işletmeler denetlensin.
5- Güvenceli ve sigortalı çalışma koşulları hayata geçirilsin. Kayıt dışı çalışma ortadan kaldırılsın.
6- Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın.
7- İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret verilsin.
8- Ceza sistemi kaldırılsın.
9- Esnaf kuryeler ‘işçi’ sayılsın. İşçilerin faydalandığı tüm haklardan yararlansın.
10- Uzun ve zorunlu çalışma süreleri kısaltılsın.
11- Mesleki yeterlilik sertifikası patron tarafından işçiye ücretsiz tahsis edilsin.”