Lice’nin yakılması ve Bahtiyar Aydın suikasti bahanesiyle müebbet aldı. Oysa Lice’yi askerler yakmış, Aydın’ı JİTEM öldürmüştü. 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan’ın hikayesi, Kürt sorununu doğuran gaddarlığın acılı bir toplamı…
Gülcan Dereli
Mehmet Emin Özkan’ın hikayesi, Türkiye’de Kürt sorununun uzun ve acılı bir özeti gibi. 83 yaşındaki Özkan, Diyarbakır Lice doğumlu. Köyleri yakıldı, ilçesi yakıldı, işkence gördü, askerlerin yaktığı ilçesini yakmakla suçlanıp müebbet aldı. Geçtiğimiz günlerde hasta haliyle kelepçeli, iki kolunda iki askerle hastaneye götürülüşü görüntülendi. Gaddarca görüntülerdi. İşte Kürt sorunu bu gaddarlıktan doğdu. İnsan Hakları Derneği’nin verilerine göre 458’i ağır bin 334 hasta tutuklu bulunuyor cezaevlerinde. 25 yıldır cezaevinde olan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan işte onlardan biri.
1990’lı yıllarda Lice’deki köyleri askerlerce yakıldığı için Mersin’e göç etmiş Özkan. Mersin’de bir soruşturma kapsamında örgüte yardım etme gerekçesiyle gözaltına alınıyor. İşkence görüyor. İşkence altında ve mahkeme aşamasında kabul edilmeyen ifadelerle Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Bahtiyar Aydın’ın suikasti ve Lice’nin yakılması olayları nedeniyle müebbet hapse mahkûm olur. Daha o dönem Aydın’ın JİTEM tarafından suikaste uğradığı, Lice’nin askerlerle yakıldığı ortaya çıkmıştır. Buna rağmen Özkan, silahlı çatışmaya katıldığı gerekçesiyle cezalandırılır.
2013 Eylül’ünde Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 93 yılında Lice’nin yakılmasıyla ilgili dosyayı tekrardan ele alıyor. Soruşturma neticesinde Lice’nin yakılması olayıyla ilgili 2 askerin ifadesini alıp askerlerle ilgili dava açılıyor. O soruşturma sırasında savcı, Özkan’ın da dosyasını istiyor.
Lice’yi askerler yaktı
Savcılık yeniden ele aldığı dosyada bazı tespitlerde bulunuyor. Bu olayları Özkan’ın yapmadığını söylüyor. Savcı, Lice’yi Özkan’ın değil askerlerin yaktığını belirtiyor ve dosyada delillerin olduğunu söylüyor. Dosyaya yeni bir delil girdiğinden yeniden yargılama şartları oluşmuş oluyor. Yargılama kısmını Özkan’ın avukatı Serdar Çelebi ile konuştuk.
Yargılama kabul edildi
Yeniden yargılama için Adana 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunduklarını belirten Çelebi, “Talebimiz kabul edildi ama infaz durdurulmadı. İnfaz durdurulmadığı için de Özkan’ın tahliyesi gerçekleşmedi. Bütün ısrarlarımıza rağmen savcılığın 2 askerle ilgili açmış olduğu dava sonucu beklendi. Söz konusu davada askerler beraat etti. Dosya Yargıtay aşamasında. Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesi de dosya sonuçlanmadan biz bu kararı veremeyiz deyip davayı usulen erteliyor” diyor. Tüm delillere ve askerlerin Lice’yi yaktığı ve JİTEM’in Bahtiyar Aydın’a suikast yaptığı ortada olmasına rağmen bir tek Özkan ceza alıyor.
İşkence görüntülerde
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun cezaevlerinde işkence ve kötü muamele yoktur açıklamasına tepki gösteren Çelebi, “İçişleri Bakanlığı işkence olup olmadığını gerçekten bilmek istiyorsa, sivil toplum örgütlerinin, hak savunucularının yaptığı açıklamalara, yayınladığı raporlara bakması gerekiyor. Görüntü de ortaya çıktı.
İnsanlar bakın açlık grevlerinde. Açlık grevlerinin sebeplerinden biri de cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri. Seslerini duyuramayan mahpuslar açlık grevlerine başvuruyor. Özkan şahsında birçok arkadaş için söyleyebiliriz. Tek başına yürümekte zorluk çeken bir insan hastaneye götürülürken, ring aracına bindirilirken, tedavi edilirken, yatağa kelepçeli halde tedavi ediliyor. Başlı başına insanlık onuruna aykırı bir durumdur. Bu da işkencedir” diye vurguluyor.
Bırakın evinde yaşasın
Özkan’ın bu saatten sonra çıkıp normal hayatına devam etme şansının olmadığını dile getiren Çelebi, şöyle devam ediyor: “Özkan’ın durumunu söylemekten utanıyoruz. Ölüm döşeğinde, tedaviye cevap vermiyor ve birçok hastalığı var. Yeniden yargılama şartları oluşmuş, verilen kararın hukuka aykırı olduğu ortada. Birkaç yıl sonra evet belki bu dosyadan beraat edecek, yeniden yargılama sonucu başka bir karar verilecektir ama geç olacaktır. O yüzden yapılması gereken şey, son günlerini artık evinde geçirmesi gerekir.”
Savcı jandarmaya, jandarma savcıya
Durumun takipçilerinden Tuhay-Der ve ÖHD Yöneticisi Avukat Aslıhan Bulut, “Daha önce biz de kendisini cezaevinde ziyaret ettiğimizde tekerlikle sandalye ile geldi görüş alanına, sağlıklı bir görüşme sağlayamadık. Yatağa kelepçeli tedaviyi kabul etmediği için tekrar tekrar cezaevi ve hastane arasında mekik dokunuyor. Biz kelepçeli tedavi yapılmaması için başvuru yaptığımızda da sadece savcılık bu yönlü karar verebilir deniliyor. Savcılığa başvurduğumuzda ise jandarmanın inisiyatifinde yanıtı alıyoruz. İnfazının ertelenmesi için başvurular yapacağız ve sürecin takipçisi olacağız ve Anayasa Mahkemesi’ne kadar taşıyacağız” dedi.
Tıbben kabul edilemez
Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) Özkan için cezaevinde kalamaz raporuna rağmen bırakılmamasına tepki gösteren TTB Merkez Konseyi Üyesi Halis Yerlikaya, “Hekimlerin cezaevinde kalamaz adına verdiği kararın tartışılıyor olmaması lazım. Özkan şahsında yapılanlar hukuksuzluğun en temel göstergesi. Basına yansıyan o görüntüde de açığa çıktığı üzere gerçekten çok dramatik bir durum ile karşı karşıyayız. Bu yaşta bir insanın cezaevinde kalması tıbben uygun değil. Ve bu insanın hasta haliyle yatağa kelepçelenmesi ciddi bir etik ihlaldir. Sonuçta bunun uluslararası sözleşmelerde de böyle olmaması gerektiği ile ilgili çok net hükümler var. Hâlâ tutuklu olması ciddi bir hukuksuzluk ve adaletsizlik” diyor.
‘Politik mahpuslara özel uygulama’
İHD Diyarbakır Şubesi Cezaevi Komisyonu’ndan Avukat Yusuf Erdoğan ise siyasi tutuklular için yapılan hukuksuzluğa dikkat çekerek şöyle diyor: “Politik mahpusların infaz ertelemesiyle ilgili şöyle bir durum var: İnfaz ertelemeyle ilgili başvuru yapıldığında öncelikle tam teşekküllü bir hastaneden sağlık kurulu raporu alınıyor. Sonra mahpus ATK başkanlığına gönderiliyor. Burada da ATK’nin kararı bekleniyor. ATK de cezaevinde yaşamını tek başına idame ettiremez diyor ve 1 yıl ile 6 yıl infazının ertelenmesi uygundur diyor. Bu da yetmiyor. Bu sefer emniyetten Ceza ve Güvenlik Tedbirleri İnfazı hakkındaki kanundan kaynaklı görüş alımına gidiliyor. Çoğu zaman emniyet olumsuz rapor veriyor. Savcılık bu raporu kıstas alıp hasta mahpusları tahliye etmiyor. Özkan için de toplum güvenliği açısından tehdit oluşturuyor kararı veriliyor.”