Gabar Dağı’nı yerle bir eden petrol kuyuları bölgeyi zehirlerken su kaynakları da kirletiliyor. Köylerine girişlerine “güvenlik” gerekçesiyle izin verilmeyen yurttaşlar, “Bu talan durdurulmalı” sözleriyle isyan ediyor
Şirnex’te son 3 yıldır asker ve korucular gözetiminde doğa yağmalanıp tahrip ediliyor. Özellikle Gabar ve Cûdi dağları ile Besta bölgesinde ciddi bir tahribat yaşanıyor. Söz konusu bölgeler 3 yılı aşkın bir süredir “özel güvenlik bölgesi” adı altında yasaklı. Cûdî’de her gün yeni alanlarda kömür madeni açılıyor. Ayrıca orman kıyımı yapılıyor. Gabar’da da petrol araması adı altında tahrip edilmedik alan bırakılmadı. Ceylan ve dağ keçisi gibi canlıların da yaşam alanları her geçen gün daha da daraltılıyor. Öte yandan bölgede kullanılan dinamitler, açılan yeni yollar, kesilen ağaçlar, yok edilen bağ, bahçeler ve toprakla doldurulan dereler ekolojik yaşamı ve biyoçeşitliliği yok etme noktasına getirdi.
Köylere girişi 34 yıldır yasak
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Gabar’da çok sayıda petrol kuyusu açarken, yeni sondaj çalışmalarını da sürdürüyor. Açılan petrol kuyuları Gabar’da bulunan derelerin sularını kirletiyor ve kullanılamaz hale getiriyor. Yeni kuyular, yollar, kalekollar ve kuleler için ağaçlar kesiliyor. Gabar’ın eteklerinde bulunan ve 90’lı yıllarda askerler tarafından zorla boşaltılan köylere ise girişler 34 yıldır yasak. Dağın eteğinde ve yamacında bulunan Zivinga Hecî Elî, Xurs, Hirareş, Basret, Miştexan, Dêrşew, Spîvyan, Deştalala, Meydîn, Aşilmê, Berêmîrê, Şerefiyê, Zivîng, Germê, Dêra Jor, Dêra jêr, Awen û Bênat, Bertûl, Bunisra, Hezara ve Biyadê köylerinde bulunan su kaynaklarının petrol kuyuları nedeniyle kurumaya başladığı belirtildi. Bölgede halen kesilmemiş olan az sayıda ağacın da bu susuzluk nedeniyle kurumaya başladığı öğrenildi.
‘Akan sular petrol kokuyor’
Gabar Dağı eteklerinde petrolün çıkarıldığı bölgelerde köyleri olan ve 30 yıldır yasaklardan dolayı köylerine sadece belirli zamanlarda gidebilen yurttaşlar, bölgenin zengin su kaynaklarının yok edildiğini kaydetti. Gabar’ın Deştalala köyünden olan Ali Güven, Gabar’da çıkartılan petrolün su kaynaklarına sızdığı ve bu şekilde su kaynaklarının zarar gördüğünü ifade ederek, “Gabar doğası tamamıyla talan ediliyor. Doğası bir yıl içerisinde yok edildi ve tek bir yeşil alan bırakmadılar. Bütün ağaçları kestiler ve petrol kuyuları açmaya başladılar. Çıkarttıkları petrol bize zarar veriyor. Artık Gabar’dan akan suyu ne içebilirsiniz ne de o suyla bir ağacı sulayabilirsiniz. Akan sular petrol kokuyor. Bütün su kaynaklarını zehirlediler. Yıllardır talan ediyorlar” dedi.
‘Talana karşı mücadele gerekir’
Botan bölgesinin bir petrol deryası olduğu iddialarına değinen Güven, “Ancak bu şekilde yaşam alanları yok edilerek petrol aranmaz. Petrol adı altında bizi nefessiz bırakıyorlar. Bunun ileriki süreçlerde bize ne kadar zarar vereceğinin farkında mısınız? Gabar’da ceviz ağaçları, bağlar ve armut ağaçları var. İstediğiniz her meyveyi orada bulabilirdiniz. Ancak şu anda tek bir tane bırakmadılar. 35 yıldır köyüme girişim yasak olduğu için gidemiyorum ama talana açık. Bugün kendi köyüme gidip o çeşmelerden bir tas su içemiyorum. Artık bu talanı durdursunlar. Kimse bu talana karşı sessiz kalmasın. Kürt halkının bu talanı kabul etmemesi ve doğa talanına karşı mücadele etmesi gerekir” diye belirtti.
‘Çeşmeleri kuruttular’
Meydîn köyünden Hatice Aksoy, Gabar’da çıkartılan petrolün su kaynaklarına ciddi bir şekilde zarar verdiğine dikkati çekerek, “Tam 35 yıldır köye girmek yasak. Her bahar aylarında biz ot toplamaya gitmek için hazırlanıyoruz ancak her seferinde yasaklıyorlar. Bazen kısa süreli izin alıp gidebiliyoruz. Köyde önce ağaçlarımızı kestiler sonra da petrol kuyuları açtılar. Gabar’ın tümünü kendilerine karakol yaptılar ve rant alanına dönüştürdüler. Gabar’da tam 3 yıldır kesintisiz bir yıkım ve talan var. Gabar’da akacak şelale ve çeşme bırakmadılar, hepsini kuruttular. Oralarda artık içmek için bir tas su bulamıyoruz. Su çeşmelerini petrol çeşmeleri yaptılar. Kesemedikleri ağaçlarımızı ve yok edemedikleri yeşillik alanlarımızı bu şekilde kurutup yok ettiler. Bu talanın durdurulmasını ve kaynaklarımızın özgür akmasını istiyoruz” diyor.
‘Suyu kimse içemiyor’
Gabar’ın Dêrşew Köyü’nden Fatma Güzen ise yaşanan talana tepki göstererek, “Uzun bir zamandır topraklarımızda ne yapmak istiyorlarsa yapıyorlar. Ağaçlarımızı kesiyorlar, sularımızı da petrolle kirletip zehirliyorlar. Hiç kimse de bu talana karşı sesini çıkartmıyor. Köylerimiz talancılara serbest. Petrol çıktığından beri huzur görmedik. Bu petrolün faydası sadece rantçılara oldu. Ekmek yediğimiz ve çocukluğumuzun yaşandığı toprakları yok ettiler. Elinizi topraklarımızdan ve doğamızdan çekin” tepkisinde bulundu.
Haber: Zeynep Durgut/MA