Spor yazarı Asena Özkan ile Süper Lig’in başlayacak olmasını konuştuk. Özkan, “Anlamsız, boş stadyum… Adı futbol olacak, herkes legal-illegal bahis oynayacak, birtakım insanlar para kazanacak, kulüpler de çarkı döndürmeye çalışacaklar. Olup biten bu” dedi
M. Ender Öndeş
Siyasi iktidarın sağlığı değil parayı ve ekonomiyi önceleyen politikalarına paralel olarak Süper Lig maçlarının 12 Haziran’da başlamasına karar veren Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) çeşitli kesimlerden tepkiler aldı. Özellikle Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kararı TFF’ye bırakan sözleri eleştirilirken, bazı Bilim Kurulu üyeleri de “Bizim konuyla ilgimiz yok. Gündemimize bile gelmedi” gibi açıklamalar yaparak sorumluluk yüklenmek istemedi. Futbol camiasının içinden, kulüplerden ve Rıza Çalımbay gibi teknik direktörlerden gelen eleştiriler halen devam etmekle birlikte, siyasal iktidardan da onay aldığı anlaşılan TFF takvimi uygulamakta kararlı. Bütün bu süreçler ve ligin başlaması üzerine spor yazarı Asena Özkan’la konuştuk.
- Hocam, futbol güzel oyun. Seviyoruz, tamam ama vazgeçilmez mi o kadar? 12 Haziran’da bu işe girişmek şart mıydı gerçekten?
Kulüplerin yaşaması için, para şart. Kulüplerin giden başkanları zaten ciddi maddi kayıplara neden olmuşlardı. Beşiktaş’ta örneğin yeni yönetim geldi ve baktılar ki akıllara durgunluk verecek bir borç var. Aynı şey Fenerbahçe için de geçerli. Galatasaray’da belki daha olumlu adımlar atılıyor ama orada da Mustafa Cengiz bırakırsa gelenler sıkıntı çekecek, vs… Ama olayın diğer yüzü şu: Her ülkede bir legal bahis şirketleri, bir de mafya dediğimiz illegal bahis şirketleri var ve hükümetlere baskı yapıyorlar. Bu Türkiye’de oluyor mu olmuyor mu somut bir şey söyleyemeyiz tabii ama İtalya’da Spor Bakanı bir buçuk ay önce resmen “Lütfen liglerin başlaması için hükümete baskı yapmayın, bizim için önce sağlık gelir” dedi. Futboldaki bahis oyununda öyle bir rakam var ki, hiç kimse telaffuz edemiyor. Kaç milyar dolardır, trilyonu mu buluyor, inanılmaz rakamlar.. Sokaktaki 10 yaşındaki çocuk bile İddaa oynuyor, maç sonuçlarını biliyor, gazetelerin spor sayfaları bunun için özel ekler hazırlıyor. Bir sürü internet sitesi var. Geçenlerde Amerika’dan bir arkadaşım televizyon programına konuk olmuştu, “Amerika’da bile Türk siteleri illegal bahis işinde önplanda” dedi. Yani ligin başlamasının nedeni kulüplerin ekonomik yapıları gibi gözükse de bir taraftan da bu legal ve illegal bahis şirketlerinin direkt baskısıdır. Almanya örnek oldu, onun ardından İngiltere, İspanya geldi. Fransa, ligi erken tatil etti. Doğrusunu yaptı. Bunun üzerine ülkenin en büyük spor gazetesi L’Equipe Fransız Futbol Federasyonu’nda ‘aptallar’ dedi. Aptal mıdırlar akıllı mıdırlar, Eylül-Ekim’de göreceğiz.
- Lig şu haliyle dondurulması mümkün değil miydi? Mevcut haklar korunarak…
Yapılamazdı. Çünkü burası medeni bir ülke değil. Trabzonspor bunun sinyalini verdi. Lig iptal edilirse ortalığı birbirine katacağının işaretlerini verdi. Sadece o değil, başkaları da öyle. Türkiye’de aklı başında spor insanları yok değil. Rıza Çalımbay mesela, “Ne gerek var buna, niye başlatıyorsunuz” çıkışı yaptı. Ama sadece o yaptı. Futbolun yeni kurallarına bakıyorum. İnanılmaz! Spor yazarı maçtan iki gün önce test yaptıracak, temiz raporu alacak. Basın tribününe de 15 kişi alınacak filan. Sonra, teknik ekip, top toplayıcılar, malzemeciler, futbolcular… E, o iki gün içinde virüs kapsam ne olacak? Geçmiş olsun!
- Ben de onu soracaktım. Bu işte sadece 11+11 yok ki sahada. Arka plandakiler da var…
Açıklanan yönergeye göre, 296 kişi olacak bir maçta. Teknik kadro, top toplayıcılar, gazeteciler, emniyet… Peki, siz derbi oynanırken insanların evlerde ya da kafelerde toplanmasını engelleyebilecek misiniz? Mümkün değil. Kafeleri kaparsanız eğer, futbolu niye başlattınız? İnsanlar evlerde bir araya gelecek. En büyük tehlike o! İngiltere’de biliyorsunuz Liverpol, iki maç kazandıkları anda 30 yıl sonra şampiyon olacak. Şu anda İngiliz polisi diyor ki, Liverpol maçlarını tarafsız sahada oynasın. Çünkü Liverpol’da oynandığı zaman insanlar sokaklarda kutlamalar yapacak, eğlenceler yapılacak ve bulaşma riski artacak. Aynı şey burada da geçerli değil mi? İngilizler aptal da biz akıllı mıyız?
- Hocam bir de berberlerin açılmasına bile Bilim Kurulu ve hükümet karar verirken, futbolda kararın bir inşaat patronuna bırakılması…
Yok, o yanlış. İş inşaat patronuna bırakılmadı. Türkiye’de futbolu kimin yönettiğini herkes biliyor. Bir Katar sermayesi var. Kulüpler yayıncı kuruluş gelirlerini almak istiyor, çünkü şu anda gelirleri sıfır. Oynamaya hevesliler yani. TFF Başkanı Nihat Özdemir, sadece belirli kararları verebilen özerk federasyonun başkanı. Ama futbol hakkında karar makamı, daha yukarı, çok çok yukarı gidiyor, herkes bunu biliyor. Sağlık Bakanı ne yapsın? TFF kararı kendisi verir diyor. Hayır. TFF’yi ve Nihat Özdemir’i aşan konular bunlar.
- Baştan epey itiraz vardı. Rıza Hoca, Ankaragücü, Malatya… Nasıl ikna oldular ki?
Futbol oynanacak emri en tepeden gelirse kim buna hayır diyebilir?
- İyi de hocam, şimdi düşünün, 12 Haziran’da ben bir süpermarkete gitsem ve maskem olmasa, adam beni içeri sokmayacak. Ama bu çocuklar aynı gün kornerden gelen topa birlikte kafaya çıkacaklar. Pozitif olan oynamayacak deniyor. Ama takım bu, soyunma odaları, ter, tükürük…
Bu işi Almanya başlattı ama orada lig bitene kadar bütün futbolcular, teknik ekipler ve görevliler belirlenen bir otelde tek tek odalarda kalıyorlar. Maç günü çifter otobüsle gidiyorlar. Orası medeni bir ülke, imkânları da sonsuz. Ama sen Türkiye’de maç oynandıktan sonra adamı evine göndereceksin. Normal yaşamına devam edecek. Testin çok sağlıklı sonuç vermediğini de bütün dünya biliyor. Bazen 3-4 test gerekiyor. Futbol başlasın! Tamam, başlasın. Tabii ki isteğimiz hiç kimseye zarar gelmemesi ama pandemi bu kadar ciddi boyutlara ulaşmışken bunlar çok garip.
- Galatasaray’ın eski yöneticisi hukukçu Ünal Aküzüm, birine bir şey olursa “taksirle ölüme sebebiyet’ suçunun ortaya çıkacağını ve çok ağır tazminatların mümkün olacağını söylüyordu.
Ben de okudum evet. Böyle bir durumda TFF mahkemeye verilir ve bunun TCK’de karşılığı vardır diyordu. Son derece haklı. Allah göstermesin, böyle bir şey olmasın ama ille de oynansın deniliyor. Basketbol, voleybol, hentbol niye iptal edildi. Onlar salon sporu diyorlar. Herkes biliyor ki virüs açık havada da insanı buluyor.
- Aküzüm, ayrıca “Bir futbolcu, iş yasasına istinaden oynamaktan imtina edebilir” de diyor.
Bak şimdi. Amerika’da Colin Kaepernick diye bir adam var. Bu adam ilk siyahlara şiddet uygulandığında ulusal marş sırasında diz çöküp protesto ettiği için ABD’da tu kaka ilan edildi. Çok iyi bir oyuncu olduğu halde hiçbir takım transfer etmek istemiyor. Ama orada yine de ifade özgürlüğü var. Burada bir futbolcu bunu yapsa bir defa başı belaya girer. Ama futbolcular bir sendikayla örgütlenseler ve bir araya gelip biz oynamak istemiyoruz deseler, çok farklı olur. Bireysel olarak ortaya çıkarsan Metin Kurt olursun, futbol hayatını bitirirler.
- İlginçtir, bu konudaki ilk açıklama da Fatih Terim’den geldi.
E, hastanede yattı adam. Haklıydı. Garip bir şey değildi söylediği, doğruydu da. Neyse işte sonuçta futbolu başlatıyorlar, hayırlı olsun. Seyircisiz futboldan ne futbolcu keyif alacak, ne TV’den izleyen. Anlamsız, boş stadyum. İnsanlar ürkek, korkak… Adı futbol olacak, herkes legal-illegal bahis oynayacak, birtakım insanlar paralarını kazanacak, kulüpler de alıkları parayla çarkı döndürmeye çalışacaklar. Olup biten bundan ibaret.
- Hocam, zaten bir futbolcu sakatlıktan yeni çıktığında bile korkak oynar. Kuşku koşullarında futbolun nasıl bir keyfi olacak ki?
Şimdi o çocukların ürküp ürkmeyeceğini göreceğiz. Çünkü cahil cesareti diye bir şey de var bu memlekette. Kimisi ürkecek kimisi ürkmeyecek. Sahadaki genç adam ‘bana bir şey olmaz’ diyebilir ve belki de aradan hiç ummadığımız cevherler çıkar. Bir yandan da belki çok başarılı futbolcuların korku ve kaygıyla çok silik oynadıklarına tanıklık edeceğiz. Bu kesin. Ama sonuçta ne izleyici ne de oynayan bu işten keyif alacak.
- Yabancı futbolcuların menajerleri daha sağlam oluyor genelde. Onların sözleşmelerinde böyle fesih maddeleri filan yok mudur?
Yoktur. Bütün dünyayı etkisine alacak bir pandemi düşünülebilecek bir şey değildi ki. Menajer de bunu düşünemezdi. Ama yabancı futbolcuların yüzde 90’ı zaten şu anda kulüplerini FIFA ve UEFA’ya şikayet etmiş durumda. Paralarını alamadıkları için. 2018’den alacakları olanlar var. Ama FIFA ve UEFA da futbolun oynanmasını istiyor ve esnek davranıyor, hatta kulüplere “Pandemiden önceki borçlarınızı kapayın, futbolculardan belge alın, pandemi sonrası borçlar sorun olmaz” dediklerini duyuyoruz. Dolayısıyla yabancı futbolcu ‘oynamıyorum’ dediğinde FIFA-UEFA o kadar sevecen bakmayacaktır. UEFA Başkanı Aleksandr Caferin, “Futbol oynanmadıkça düzinelerce milyon dolarlar kaybediyoruz” dedi. Aynen böyle. Sen UEFA Başkanı olarak ne yapıyorsun? Futbol her şey mi? Ama zaten artık futbol futbol olmaktan çıktı. Çok uzun süreden beri, para dönen bir çark haline geldi ve o çarkı çevirmeye çalışıyorlar.
- Peki, hocam, şifresiz verilirse maçlar, yayıncı kuruluşa, Katar şirketine bir para mı ödenecek?
O tamamen şehir efsanesi, bir söylenti. Şifresiz olmaz ve olmayacak. Mümkün mü? Adamın bütün sistemi bunun üzerine kurulu. Bu bir hayal. Katar şirketi, bir hesap yapıyor ve doğru bir hesap yapıyor. Herkes zaten evde hapis ve böyle sürdükçe insanlar sıkılacak, spor kanallarını açtıracaklar. Böylece de şirket büyük bir gelir elde edecek ve kulüplere paralarını ödemeye başlayacak.
- En son bir sorum daha var. Hocam, Süper Lig’i anladık da, daha altı ne olacak? 2’inci, 3’üncü ligler, amatörler… Dolmuşla maça giden takımlar var…
Oraya hiç girme. Onları başlatamıyorlar zaten. Aslında 1. Lig de riskli ama genel olarak Süper Lig dışındaki kulüplerin oynaması olası değil. Soyunma odalarında zaten nefes alacak yer yok. Birbirine uzak durmak diye bir şey söz konusu bile değil. Adamlar deplasmana gidecek otobüsü zor buluyorlar, üstüne bir de çift otobüs bulacaklar. Bu bir hayal. Ne olacak peki? Valla orada zavallı çocuklar, genç insanlar, teknik heyetlerdeki insanlar paralarını da alamıyorlar, gelecekleri belirsiz. TFF’nin buna bir çözüm bulacağı yerde Süper Lig’i başlatıyor.
Sonuçta, süreci göreceğiz. Gönül ister ki, pandemi bitsin, futbol başlasın ama böyle bir gerçeklik yok. Eylül-Ekim’de ikinci dalgadan söz ediliyor, o zaman ne olacak? Hep birlikte yaşayıp göreceğiz. Ben bilim insanı değilim ama yabancı kaynakları da okuyorum, görünen şu ki, bizi hastalıksız günler beklemiyor. Bu ‘normalleşme’ ile büyük riske gireceğiz gibi gözüküyor. Futbol bu kadar önemliyse oynatsınlar, tek dileğim kimseye hiçbir şey olmaması. Başka bir şey diyemiyorum.
- Başka varyasyonlar da var. Bir takımın en becerikli 4-5 elemanının birden virüs kapması halinde, bu durum rekabet açısından haksızlık olmaz mı? Ayrıca karşı takım da 4-5 korona çıkmış takımın üzerine gitmeye korkmaz mı?
Orasını kendileri de bilmiyorlar. Hiç kimse bilmiyor. Sadece Türkiye değil, dünya da bilmiyor. Ne olacağını kimse kestiremiyor. Tamam, maçtan sonra teste girilecek ama bulaştıktan sonra teste girse ne olur girmese ne olur? Burada inat ve ısrar, futbol oynansın, yayıncı kuruluş parasını kazansın, kulüplere ödeme yapsın. Büyük kulüpler karton maket taraftar uygulamasına başlayacak. Belli bir ücret karşılığında fotoğraflı maketin tribüne yerleştirilecek. O da yabana atılacak bir para olmayacak ve kulüplere ciddi gelir olacak. Ki şu anda maaşları bile ödeyemiyorlar çünkü. Bu kararı alanları sahaya sürüp futbolcuların arasında oynatacaksın, o riski görsünler, aklıma başka bir şey gelmiyor yani.