Fırtına Vadisi ile birlikte Polavit, Elevit, Pokut ve Sal yaylalarının koruma statüsü değiştirilerek yağmaya açılmıştı. Yağma Fırtına Deresi’ni de içine alıp genişlerken, Fırtına’ya 2 ayrı taş kırma tesisi, Zil Kale’ye ise turizm tesisi açılmak isteniyor
HES’ler, ‘Yeşil’ yollar, madenler, Ayder’de ‘kentsel dönüşüm’, orman katliamları, mera işgalleriyle Karadeniz bölgesinde birçok endemik bitki türü ve hayvanın hızla soyları tükenmeye başladı. İnşa edilen barajlar ve yüzlerce boru tipi HES ile doğası tamamen tahrip edilmiş bölgede seller ise can almaya, evleri, bağları, kentleri yerle bir etmeyi sürdürüyor. Sermaye iktidarı tüm bölgeleri yağma ve talana açarken, Fırtına Vadisi ile vadinin tepe noktalarındaki yaylaların koruma statüsü düşürüldü. Daha önce 1. Derece SİT Alanı olan Zil Kale ve çevresinin statüsünün düşürülmesiyle bölgeye işletmeler için izin verilmeye başlandı. Son adım ise Fırtına Deresi’ne 2 ayrı taş kırma tesisi açılma kararı verilmesi bölgenin adeta idam fermanı anlamına gelmektedir.
Bölge tamamen yağmalanıyor
Ayder yaylasında ‘kentsel dönüşüm’ gibi ucube girişimler adeta tüm yaylaları kapsayarak ekosistem yerle bir edilmeye başlandı. Geçtiğimiz günlerde ise Ayder Yaylası’nın da içinde yer aldığı bölgede bulunan birçok yayla ile birlikte Fırtına Vadisi’nin koruma statüsü düşürülerek, Polavit, Elevit, Pokut ve Sal Yaylarıyla birlikte büyük bir alanın korumasız bırakıldı. Bazı alanlar Arap zenginlerine peşkeşe hazırlanılırken aynı zamanda bölgede madenciliğin önü açılmış oldu. Ordu, Trabzon, Rize ve Artvin coğrafyalarından hızla artan altın, gümüş, bakır vd madenler büyük yıkımlara yol açarken yeni kararlarla bölge adeta yok oluşa bağlanmakta.
Fırtına Deresi çamur akıyor
Rize Çamlıhemşin ve Ardeşen ilçelerinde, Karayolları 10. Bölge Müdürlüğü tarafından açılmak istenen 2 ayrı taş ocağı kırma eleme tesisi ve mekanik plent tesisi için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreci başlatıldı. Burada işlenecek taşlar, Çamlıhemşin-Ayder yolunun bakım onarımı için kullanılacağı iddia edilirken bölgede koruma statülerinin düşürülmüş olması taş ocağı ve kırma tesislerinin artacağına işaret ediyor. Doğal sit alanları içinde yer alan tesislerden birisi Fırtına birisi Kavrun (Hala) deresi üzerinden bulunuyor. Fırtına Deresi, TOKİ inşaatlarındaki iş makinalarını dere içinde çalışması nedeniyle çamur akıyor.
Kavron Deresi yağmaya açıldı
Çamlıhemşin ilçesi Aşağışimşirli Köyü’nde 66 bin 579 metrekarelik alana kurulması planlanan tesisler, 1/100 000 Ölçekli Çevre Düzeni Planına göre “Orman Alanı” içinde bulunuyor. Yine proje alanında tarım alanları bulunurken, proje alanın içerisinden Kavron Deresi geçiyor. Yağmaya açılan alan, Kaçkar Devlet Avlağı içerisinde ve en Yakın Yaban Hayatı Geliştirme Sahası 1 kilometre uzaklıkta bulunan Çamlıhemşin Kaçkar Yaban Hayatı Geliştirme Sahası. Alan ayrıca 1/100 000 ölçekli çevre düzeni planına göre “Doğal Sit Alanı” içerisinde bulunurken, geçtiğimiz haftalarda bölgede statü düşürülmesi dikkat çekici.
Fırtına’da 80 bin m2 yağma
Ardeşen ilçesi Köprüköy köyünde ise 80 bin 512 metrekarelik alanda aynı amaçla aynı tesisler kurulmak isteniyor. Tesis alanı Ordu-Rize-Giresun-Gümüşhane-Artvin Planlama Bölgesi 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda “Orman Alanı” ve “Doğal Sit Alanı” vasfında kalıyor. Kurulmak istenen tesisin hemen bitişiğinden ise Fırtına Deresi geçiyor.
Zil Kale’ye turizm tesisi
Zilkale Vadisi sınırları içerisinde bulunan ve 1. Derece Sit Alanı olan bölge Pazar Orman İşletme Müdürlüğü tarafından ‘Kır Lokantası’ yapılması için 20 yıllığına ihaleye çıkarıldı. Avukat Yakup Okumuşoğlu Birgün’e yaptığı açıklamada, “Bugünlerde Fırtına Vadisi’nde Milli Park olan alanlarda aynı zamanda sit alanı olan alanlarda yapılaşmayı getirecek olan birtakım değişiklikler yapılmakta idare tarafından. Bu hususlara ilişkin Çamlıhemşinliler olarak bir tepkimiz var. Biz vadiyi korumak istiyoruz, biz vadinin geleceğini garanti altına almak istiyoruz. Ama idare orasından burasından yapılaşmayı açmak suretiyle vadiyi adeta bir kangrene döndürmek üzere. Çamlıhemşin halkı Fırtına Vadisi’ni korumak isteyen bir halktır. Çamlıhemşinliler dedelerinden nasıl miras aldılarsa gelecek kuşaklara aynı şekilde vadiyi bırakmak isteyen bir halktır” dedi.
EKOLOJİ SERVİSİ