Rojava’daki mücadelenin değer atfedilebilecek birçok özelliği var. Özellikle de sürece rengini veren kritik noktalar mevcut. Sivillerden askeri birimlere kadar öz savunma; kadının savunmadan yönetime, ekonomiden kültürel alanlara kadar her noktada yer alması; hem ekonomik, hem eğitim, hem de toplumsal örgütlenme ve dayanışmanın örneği kooperatifler vb oluşumları, varlıkları ve etkileriyle sürece damga vuran çalışmalardır.
Kooperatifler nerdeyse öz savunma ile eş zamanlı olarak kurulmaya başladı ve ekonomik cephe de ciddi olumlu katkılar sundu. DAİŞ, Türkiye, KDP ve Rejim’le sarılı bölge her noktada ambargo altında inim inim inlerken, halkın panik içinde bölünerek ailesel ve bireysel arayışlarla yaşamaya çalışması sürdürülebilir değildi. Insanların el ele vermesi, dayanışması, ekonomik ambargo ve silahlı saldırıları bertaraf etmesi öz savunmayı gerektirmekteydi. Bu sadece askeri ve politik cephede başarılabilecek bir mücadele değildi. Özellikle ekonomik ihtiyaçların acil karşılanması, göçün önüne geçilmesi, mal ve can güvenliğinin sağlanması, günlük yaşamın idame edilmesi bir zorunluluktu.
Kooperatif çalışmaları tam da bu ihtiyaca derman olabilecek, kendi şartlarında devrimci bir adımdı. Üstelik ekonomideki söylemle hızlandıran ve çarpan etkisi yarattılar. Mesela ambargonun etkisinin dayanışmayla kırılabileceğini, bu yüzden örgütlenmenin ve dayanışmanın kurtarıcı olduğunu gösterdiler. Mesela rejimin ve egemenlerin farz kıldığı üretim şekillerinin yerine, halkın ihtiyaçlarının esas alınmasıyla insanların kendi kendine yeteceğini ispatladılar. Rant, sömürü ve yüksek kazanç peşinde koşan spekülatörlerin denetiminde olan piyasada düşük fiyatlarla ürünlerini sunarak hem fahiş fiyatları engellediler hem de ambargo yoluyla diz çöktürmeye çalışanların hesaplarını alt üst ettiler.
Kooperatiflere katılmasalar da hatta siyasi ve organizasyonel bazda mevcut yapıya karşı olanlar dahi kooperatiflerdeki başarıyı görünce kaçmanın manasız olduğunu, üretebileceklerini ve bunu değerlendirebileceklerini, aile, akraba dost olarak dayanışmaları halinde ayakta durabileceklerini, eşlerinin, kızlarının da üretime katılmalarının fayda getireceğini bizzat izleyip örnek aldılar. Kaçan birçok üretici, esnaf, işletmeci kısa zaman sonra topraklarına dönerek tarım yapmaya başladı. Tavuk çiftliklerini, fırınları, atölyeleri açtı. Küçük imalathanelerini yeni araç ve donanımlarla takviye etti. Ticareti kısa dönemli fırsatçılık yerine uzun dönemli istikrarlı bir yaşam beklentisiyle işletti. Köylüler hayvan çeşitliliği ile ihtiyaçlarını kendi içinde karşılarken, fazlasına kent piyasalarında sattılar. Tekstil atölyeleri, sera ve tarımsal üretim işletmeleri, temizlik malzemeleri, yiyecek türleri vb birçok ürün üretimi için işletmeler hızla açılmaya başladı. Bunların hepsine doğrudan ve dolaylı olarak öncülük eden kooperatifler idi.
Kooperatifler bölge ekonomisinin içinde hacim olarak çok büyük bir paya sahip değiller. Ama örnek teşkil etmesi, yani öncü rolü itibariyle tüm üretim faaliyetlerini etkilediler. Bu sayede insanlar özgüven kazandılar, üretim ve ticarette kendi özgüçlerine dayanmaya başladılar.
Zaman değişiyor, şartlar değişiyor ve kurumsal, örgütsel yapılar da buna göre değişmek zorunda. Aksi durumda krizler kaçınılmazdır. Bu bağlamda kooperatifler belli bir seviyeye geldi. Eğer bu aşamadan sonra yeni bir evreye geçecek değişim ve dönüşümler yapılmaz ise sıkıntılar yaşanabilir. Bizzat Rojava’da yaşayanlar olsun ya da bölge üzerine çalışmalar yapan araştırmacılar olsun kooperatiflere karşı giderek eleştiri dozajını arttırıyorlar ve hatta başarısız olduğuna dair değerlendirmeler yapıyorlar. Oysa ortada başarısızlık atfedilecek bir durum yok. İlk çıkışın ihtiyaçları ile gelinen dönemin ihtiyaçları arasında yaşanan farklılaşmanın doğurduğu zorunlu geçiş ve dönüşüm sürecinin stresi yaşanıyor. Eğer dönüşüm başarılırsa bambaşka bir manzara ile karşılaşabiliriz. Bölgesel ve global etkileri olacak bir etki yaratması mümkün.
Başlangıç şartları itibariyle kooperatifler sebze, meyve, buğday ekimi başta olmak üzere tarım, hayvancılık ve hayvansal ürünlerin değerlendirilmesi, köylü üretimin canlandırılması, tekstil ve küçük ölçekli atölye faaliyetlerine yoğunlaştılar. Para, teknik donanım ve uzmanlık gerektirmeyen, halk arasında hızlı örgütlenebilen, acil ihtiyaçları karşılayan bu anlamda dışarıda uygulanan ambargo, içeride fırsatçılara karşı denge rolü oynadı. Ancak tarımla ilgili olan faaliyetler mevsimliktir. Hayvancılıkla ilgili olanları yoğun istihdam gerektirmiyor. Atölye çalışmaları ise küçük ölçekli ve düşük gelirli. Bundan dolayı üyeler ve çalışanlara bütün hayatlarını adayacakları yeterli gelir kaynakları vaad etmiyor. Üyeler sürekli birlikte çalışmadıkları için de sosyal ilişki ağlarındaki devamlılık ve buna dayalı kültürel ve yaşamsal hayat kurulamıyor. Kooperatiflerin yaptıkları işleri şu an aileler kendi iç dayanışmalarıyla yapabiliyorlar. Artık onlar da örgütlenmeye başladılar ve kooperatifler bir nevi onların önünü kesiyor ve bundan dolayı piyasaya müdahaleci, aşırı fiyat düşüren bir mekanizma olarak tanımlanabiliyor, eleştiriye tabi tutulabiliyor.
Ekonomi yönetimi ve ilgili birimler kooperatiflerin oluşumunda kadro ve eleman desteği, finansal destek sundular, araç ve arazi tahsis ettiler. Haliyle faaliyetlerin makro ölçekte ekonomiye katkı bağlamında beklenti içindedirler ve bu katkının niteliği, hacmi taraflar arasında tartışma konusu olabiliyor. Kooperatiflerin merkezileşmesini isteyenlere karşı lokal ve özerk kalmasını isteyenlerin tartışmaları da başka bir konu.
Kanaatimce kooperatiflerin yeni bir evreye geçmesi ve kalifiye üretim gerektiren sektörlere yoğunlaşması gerekir. Bu girişimin Kuzey ve Doğu Suriye’de ciddi yapısal dönüşümlere yol açması mümkün olabileceği gibi bölgesel etkileri de olabilir. Mesela petrol üretiliyor, ama petrol yan sanayi her türlü ambalaj malzemesi olacak plastik, kibrit, çeşitli kimyasal ürün üretimi için bir çalışmayı gerektiriyor. Özel girişimcileri aşan bir durum. Merkezi irade kararı çerçevesinde özerk işletmeler veya kooperatifler aktif rol oynayabilir.
Esnaflar kooperatif biçiminde örgütlenebilir. Içeride ve dışarıda ürün alımı yapan küçük esnaflar gıda, tekstil, tamir yedek parçaları, inşaat malzemeleri vb kalemlerde toptancılara mahkum durumda. Kooperatif örgütlenme ile birçok ürünü düşük fiyata alıp, belli standardlarda ve fiyatlarda satabilir ve bu anlamda piyasaya spekülatörlerin etkisini kıran öncü ve düzenleyici rol oynayabilir. Küçük sanayi işletmeleri, tamirciler, imalatçılar kooperatif bünyesinde koordineli çalışabilir. Inşaat sektörü hem imara uyum hem de maliyetleri düşürme konusunda kooperatif örgütlenmesini tercih edebilir. Taşıma sektöründe minibüslerden otobüslere, taksilere, kamyonlara kadar her birim kendi içinde kooperatife geçebilir. Serbest meslek sahipleri, örneğin doktorlar kooperatif bünyesinde birçok hastaneyi işletebilir, araç donanım temini ve hasta bakımını koordine edebilir. Ziraat, inşaat, makina, petrol vb mühendisler kendi sektörlerinde projeler geliştirerek kooperatif örgütlenme yoluyla işgücü, para ve mekansal destek temin edebilir. Düşüncelerini yaşama geçirme şansına sahip olabilir. Bu onları ücretli ve bağımlı çalışmaktan kurtarıp öncü bir role bürünmelerine fırsat sunar.
Gıda ürünleri, yem vb hayvansal ürünlerin imalatı, temizlik ürünleri vb konularda çalışmalarla kooperatifler ekonomik dönüşüm, sürekli istihdam, üyeler ve çalışanların düzenli katılımı ile farklı bir süreç başlatabilir. Yine finansal ihtiyaçlar, teşvik ve yönlendirme için kooperatif bank kurulabilir ki dünyada birçok örneği var ve incelenmeye değerdir.
Kooperatiflerin faaliyet gösterdiği alanlarda özel işletmelerin iflasına yol açmak, aile geçindiren esnafların işsiz kalmasına yol açmamak için birlikte çalışmanın koşulları yaratılabilir. Hatta esnaflar işletmeleri ve faaliyetleriyle kooperatifin bir üyesi ve parçası olabilirler. Katılmayanlar ise üyesi oldukları ticari ve sinai kuruluşlar eliyle ortak çalışma ahengi geliştirebilir, toplumun tüm birimlerinin menfaatini koruyacak yol ve yöntemler araştırılabilir.
Kooperatifler aynı zamanda eğitim merkezleri olma işlevine sahip. Özellikle kadın kooperatiflerinin bu yönüyle takdire şayan çalışmaları mevcut. Haliyle mesleki eğitim, organizasyonel yapılanma ve toplumsal eğitime de öncülük ederek mevcut süreç yeni bir aşamaya ulaştırılabilir. Bu amaçla eğitim ve toplantılar, müzakereler yürütülebilir. Aynı zamanda okullar ve eğitim kurumlarıya sıkı işbirliği yapılarak onlara ek çalışma ve meslek öğrenme imkanı yaratılabilir, böylece soyut eğitim yerine katılımcı somut bir eğitimle niteliksel gelişmeye öncülük edilebilir.
Mekansal olarak kırsal yoğunlaşmadan kentsel yoğunlaşmaya ve bunun gereklerine göre bir çalışma süreci stratejik olarak esas alınırsa, vizyon değişikliği yanı sıra katılımcı, sivil ve kendi kendini yöneten bir ekonomi modeli gelişebilir.
Ama hepsinden önemlisi bu konuların masaya yatırılması için lokal ve global ölçekte tartışmaların yürütülmesi, bu bağlamda seminer, konferans, eğitim çalışmalarının yapılması, aynı zamanda bir bilgilenme ve düşünsel gelişme sürecinin sağlanması da önem arz eder.