Licik’teki maden faciası sonrası siyanürün karıştığı belirtilen Fırat Nehri kıyıları, Keban ve Atatürk Barajı kıyılarında ölü martılar görüldü. Semsûr’den Axîn ve Curnê Reş’e kadar birçok kuş ölümünün nedeni siyanürle ilişkili olabilir
Riha’nın (Urfa) Curnê Reş (Hilvan) ilçesinden akarak Kuzey ve Doğu Suriye’ye geçen Fırat Nehri kenarında onlarca martı ölmüş halde bulundu. Diğer yandan Xarpêt’in (Elazığ) Axîn (Ağın) ilçesinde Keban Barajı kıyısında martıların öldükleri görülürken aynı görüntü Semsûr’de (Adıyaman) Atatürk Barajı kıyılarında da ortaya çıktı. Bu güne kadar ne Semsûr’da ne Curnê Reş’te ne de Axîn’de kuşların topluca ölümleri görülmüş değil. Ölüm nedenleri öğrenilemeyen martılar arasından henüz ölmemiş ancak bitkin düşmüş onlarca martının daha olması ise bir zehirlenmeye işaret ederken, iki kentin Fırat sularında bu durumun yaşanmış olması Licik’te (İliç) siyanür sızıntısının Fırat Nehri’ni zehirlediği iddialarını güçlendirdi.
Bugüne kadar böyle bir şey yaşanmadı
Curnê Reş’te martıların ölümünü telefon ile kayıt altına alan bir yurttaş, Erzîngan’ın Licik (İliç) ilçesinde 13 Şubat’ta Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeninde yaşanan maden faciasına dikkat çekti. Siyanürlü toprağın kayması nedeniyle 9 işçinin göçük altında kaldığı facia sonrası siyanürün Fırat suyuna karıştığı iddia edilmişti. Benzer martı ölümlerinin Fırat Nehri boyunca yaşandığı öğrenildi. Öte yandan Semsûr’da bulunan Atatürk Barajı etrafında yaşanan ölümlere dair Doğa Koruma Ve Milli Parklar 3. Bölge Müdürlüğü tarafından ekiplerin görevlendirildiği, ölümlerin nedeninin araştırıldığı belirtildi. Xarpêt’in (Elazığ) Axîn (Ağın) ilçesinde Keban Barajı kıyısında da martıların öldükleri görüldü. Axîn’de bugüne kadar böyle bir durumla karşılaşılmadığı ifade edildi.
Uzmanlar söylemişti
Licik’te doğa yağmasının sınırsızca sürdürülmesiyle ortaya çıkan yıkımın Mezopotamya havzasını da içine alarak büyük bir tehdit olacağı belirtilirken bunun sonuçları ortaya çıkmaya başladı. 9 işçiye mezar olan siyanür yüklü 35 milyon m3’ü aşan siyanür yüklü yığının aktığı bölgede bulunan derenin yatağının değiştirileceği belirtilirken, Fırat Nehri’nde siyanüre rastlanmadı açıklamaları dikkat çekmişti. Birçok uzman bu tespite inanmadığını ve siyanür ile ağır metallerin özellikle yağmurlarla birlikte Fırat Nehri’ne karışmamasının mümkün olmadığı ifade etmişti.
Siyanür nedir?
Siyanür çok etkili ve küçük dozlarda bile dakikalar içinde ölüme neden olabilen güçlü bir zehirdir. Madencilik, kimya sanayi, ziraat gibi pek çok endüstriyel alanda kullanılmaktadır. Güncel olarak altın madenciliğindeki kullanımı ve çevresel toksisitesi ile Türkiye’de de gündemde yerini koruyor. 1980’lerden itibaren altın madenciliğinde cevherden elde edilen altını zenginleştirmede siyanür kullanımının yaygınlaşması, insan ve doğa üzerine olumsuz etkileri ile birlikte siyanürü ülke ve dünya gündemine taşımıştır. Siyanür aynı zamanda, kimyasal silah yapımında ve soykırımlarda kullanılmasıyla bilinmektedir.
Madenler ve siyanür
Altın madeni tesislerinde cevher kütlesi üzerine açık alanda siyanür sıkılır. Bu yöntemle siyanür altın iyonlarına bağlanır ve suda çözünebilir hale getirir. Böylece çinko ya da karbon gibi elementler kullanılarak altın solüsyondan kolayca ayrıştırılır ve yüzde 96’yı aşan saflıklarda altın elde edilir. Ancak bu süreçte kullanılan siyanür aşırı toksik bir maddedir. Sıvı siyanür, atık havuzlarında depolanır. Bu depolarda meydana gelecek en ufak bir sızıntı, büyük çevre krizleri yaratır. Süreç içinde madenin yapısına bağlı olarak arsenik gibi diğer zehirli kimyasallar da açığa çıkar ve sızıntı Licik’te olduğu gibi 35 milyon m3 atığın çökmesi ve veya atık havuzlarının yıkılmasıyla doğaya karışır ve bu durum canlılar için ölümcül sonuçları doğururken, bölge yaşanmaz bir yer halini alır.
EKOLOJİ SERVİSİ