Kürt illerinden Karadeniz’e fındık toplamak için gelen mevsimlik işçiler, çalışma ve barınma ortamlarıyla köle muamelesi görüyor. Ardı arkası kesilmeyen ırkçı yaklaşımlar ise cabası. Düşük ücretlerle çalışan işçilerden bazıları kazanacakları parayı eğitimlerine harcamayı düşünüyor
Türkiye’de özellikle yaz aylarında tarım sektöründe çalışan mevsimlik işçiler, bölge kentlerinden İç Anadolu ve Karadeniz’e geliyor. Her yıl yüzbinlerce tarım işçisi sürekli göç halinde. Hasat zamanına göre farklı bölgelere göç eden mevsimlik işçiler, kötü koşullar altında çalışmak ve hayatlarını devam ettirmek zorunda kalıyor. Güvencesiz ve emeğin karşılığını alamadan bütün mevsimi çapa sallayarak geçiren işçiler, iş cinayetlerinde yaşamını yitiriyor, ırkçı saldırılarla yüz yüze kalıyor. 20-30 kişilik gruplar halinde Karadeniz’e gelen işçiler, genellikle aynı aileden oluyor. Songül’ün ailesi de 20 yıldır mevsimlik tarım işçisi olarak Diyarbakır’dan Karadeniz’e gelerek fındık topluyor. Aile, bu yıl Sakarya’nın Kaynarca ilçesinin Kayrancık köyüne geldi. Hepsi akraba olan 20 kişinin yolculuğu hayli çetin geçmiş. Yolculuk sırasında aracın tekerleği patlamış, Konya’ya vardıklarında ise bu kez aracın freni patlamış. Bu halde Sakarya’ya kadar gelmişler. Mucizevi bir şekilde üçüncü bir kaza olmadan 18 saatlik yol 24 saatte tamamlanmış.
Günde 12 saat çalışıyorlar
Çalışma süresi boyunca bütün erzaklarını yanlarında getiriyorlar. Yine aracın yol ücretini kendileri karşılıyor. Günde 12 saat çalışıyorlar. Öğle yemeğini geceden pişirip sabah kendileriyle birlikte tarlaya götürüyorlar. Tabi yemeklerini soğuk yemek zorunda kalıyorlar. Onlar 12 saat çalıştıklarını söylüyor ancak koşullara bakıldığında 20 saati bulan iş olduğu görülüyor. Sıcak suyun olmayışı, yine çamaşırlarını elde yıkamaları bütün zamanlarını alıyor. Uyumak için kendilerine kalan 5-6 saat. Gün içerisinde bir saat öğle yemeği molası veriliyor. Yemekten sonra saat 17.00’da 15 dakika çay molası veriliyor. Bazen gittikleri bir köyün tamamının fındığını topluyorlar. Bazen de bir köyden başka bir köye geçiyorlar. Küçük bir birikimle dönmeleri için tüm ailenin en az bir ay çalışması gerekiyor. Yağmur yağdığı günlerde ise işçiler çalışamıyor. Çalışamadıkları günlerde ise yevmiye alamıyorlar.
Irkçı saldırılar korkutuyor
Aileyi en çok etkileyen ise ırkçı saldırılar. Aile bireylerinden Mehmet Tunççelik, “Ben aslında inşaatlarda çalışıyorum. Bu yıl inşaat sektörü çok kötü. Yoksa bu yıl gelmek istemiyorduk” diye belirtiyor. Diyarbakır’dan Sakarya’nın Karasu ilçesine gelen bir gencin saldırıya uğradığını, yoğun bakımda olduğunu hatırlatan Tunççelik, “Orada çalışan işçiler işi bırakıp gitmek istemiş. Köylüler ‘siz giderseniz fındığımızı kim toplayacak’ diyerek izin vermemiş. Biz bu bölgede çalışan işçiler olarak o köye gidip fındık toplamama kararı aldık. Ama başka işçiler gidip toplamış. Bir kez böyle bir tavır konulsa bir daha böyle bir saldırı olmaz” dedi.
Kaldıkları yer içler acısı
Aile, her yıl gelmeden önce işverenle görüşerek kalacak yerin nasıl olduğunu soruyor. Her defasında kalacakları yerin güzel olduğu belirtiliyor. Ancak her geldiklerinde kaldıkları yer ya bir çadır ya da ahıra benzeyen bir yer. Sıcak su sorunu gibi yaşamlarını zorlaştıran birçok sorunla karşılaşıyorlar. Bin 600 kilometre yolu çalışmak için gelen aile, kötü koşulları gördüklerinde geri dönmek istese de dönemiyor. İşveren de onların geri dönemeyeceğini bildiği için kalacakları yeri önemsemiyor. Bu yıl ise köyün okulunda kalıyorlar. 20 yıldır fındık toplamaya gelen aile ilk kez “güzel” bir yerde kaldıklarını ironik bir şekilde dile getiriyor.
‘Kürtçe’ye izin vermiyorlar’
Aile bireyleriyle konuştuğumuzda ise özellikle ırkçı saldırılar nedeniyle buraya gelmek istemediklerini belirtiyorlar. Ancak bölgede işsizlik sorunu olduğu için mecburiyetten geldiklerinin altını çiziyorlar. Özellikle çocukluk yıllarında çok zorlandıklarını belirtiyorlar. En çok da Kürtçe konuştuklarında zorlandıklarını belirten bir genç, “Kimi patronlar Kürtçe konuştuğumuz için kızıyor. ‘Başka kanaldan konuşmayın Türkçe konuşun’ diyorlar. Oysa bizimle işe gelenlerin çoğu Türkçe bilmiyor. Biz de onların bu tavrına karşı sesimizi çıkaramıyoruz. Sesimizi çıkarsak kavga oluyor. Geldiğim ikinci senemde böyle bir tartışma yaşamıştım. Ama bu sorunlar her yıl yaşanıyor” diyerek maruz kaldıkları ırkçılığı anlatıyor.
‘Kadın olmak çok daha zor’
Ailesiyle beraber fındık toplamaya gelen Songül Tunççelik 20 yaşında, lise mezunu. 13 yaşından beri her yıl ailesi ile birlikte fındık toplamaya geliyor. Kürt olmanın yanı sıra kadın olarak da ayrıca zorluklar yaşadıklarını belirten Tunççelik, iki yılın kendisi için çok zor geçtiğini söyleyerek, “Kürt olduğumuz için birçok sorun yaşanıyordu. Bu beni korkutuyordu. Buraya gelmek istemiyordum. Bir kadın olarak burada çalışmanın ayrı bir zorluğu var” diyor. Bu yıl konservatuara hazırlanacağını söyleyen Tunççelik, müzik öğretmeni olmak istiyor. Diyarbakır’da ise ev emekçisi olarak çalışıyor. Fındık işinde kazandığının çoğunu ailesine veren Tunççelik, sadece zorunlu ihtiyaçları için bir kısmını alıyor.
Safiye Alağaş/Sakarya-Jinnews