Deprem kentlerinde temaslarda bulunan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, özellikle birinci basamak sağlık sisteminde çok ciddi sağlık sorunları olduğunu belirtti
Depremin ardından dayanışma kampanyaları sürerken, özellikle günlerdir sahada olan gönüllü sağlık ekiplerinin çalışmaları da devam ediyor. Sahada çalışma yürüten gruplardan biri de Türk Tabipler Birliği (TTB) üyesi doktorlar. TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. ve Adli Tıp Uzmanı Şebnem Korur Fincancı ile beraberindeki bir heyet de deprem kentlerinde ziyaretlere başladı.
Çadırları ziyaret etti
Heyet, Narlıdere’de bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Tevgera Jinên Azad (TJA) ve sivil toplum örgütlerinin kurduğu çadır kenti ziyaret ederek dayanışmanın sürdürüleceği mesajını verdi.
Heyet, TTB ve diğer sağlık örgütlerinin çadırları ile çadır kentteki son durumu inceledi.
Mevcut bir salgının bulunmadığını ancak depremzedelerin sağlık hakkına erişmekte zorlandığını kaydeden Fincancı, birçok devlet hastanesinde yurttaşların ayrımcılığa maruz kaldığı bilgisini de verdi.
Sağlık sorunları çok ciddi boyutta
Mezopotamya Ajansı’ndan (MA) Ömer Akın’a konuşan Fincancı, kentte ilk olarak Adıyaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ni ziyaret ettiğini belirterek, “Adıyaman’da depremde Kadın Doğum Hastanesi zarar gördüğü için gebelere ilişkin tıbbı destek sorunu yaşanmış ve şimdi kısmı olarak giderilmiş. Fakat birinci basamak sağlık hizmetinde ciddi sorunlar var. Kente bulunan 213 Aile Sağlık Merkezi’nden (ASM) sadece 20 tanesi çalışıyor. Daha sonraki günlerde bu sayıyı 37’ye çıkardılar” dedi.
Depremzede sağlıkçılar çalıştırılmamalı
Sağlık sisteminin çökmesi nedeniyle tabip odalarının sorumluluk alarak bölgeye gelip sağlık hizmeti sunmaya çalıştığını anlatan Fincancı, Amed, Elîh (Batman), Riha (Urfa) ve Semsûr (Adıyaman) tabip odalarının bu süreçte dönüşümlü olarak yoğun bir şekilde çalıştığını vurguladı. Depremzede sağlık emekçilerinin çalıştırılmaması gerektiğini tekrar eden Fincancı, bu konuda Sağlık Bakanlığı’nı bilgilendirdiklerini ve gerekli uyarılarda bulunduklarını ifade etti.
Uyarılarda bulunduk
Bu uyarılarına çok geç cevap verildiğini ve olumlu yanıt aldıklarını dile getiren Fincancı, “Biz defalarca uyarılarda bulunduk, fakat hala bu zorlama devam ediyor. Hatta 160 saate varan nöbetler yaptırılıyor. Böyle inanılmaz nöbet saatine zorlama var. İnsanların kendi evleri yok. Barınacak alanları yok. Yakınlarını kaybetmiş durumdalar. Bunları düzene sokma olanakları yok. Yitirmedikleri yakınlarını güvenli bir yerde konaklatma olanakları yok. Ama buna rağmen çalıştırılmaya zorlanıyorlar” ifadelerini kullandı.
UMKE ortada yoktu
Depreme karşı devletin hazırlıklı olmadığının altını çizen Fincancı, “3 gün boyunca hiç arama kurtarma yapılmadığı belirtildi. Teorik olarak Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi (UMKE) diye bir birim var. UMKE ortada yoktu. Neden yoktu? Zaten insanlar dişleriyle, tırnaklarıyla kendi yakınlarını kazıp çıkarmaya çalıştılar. Ama bir sağlık görevlisi olmadığı için insanlar sağ çıktığında bile onun ne tür bir sağlık sorunu olduğu tespit edebilme olanağı olmadı.” diye belirtti.
Ayrımcılık gözlemledik
Depremin yaşandığı bölgelerde en dikkat çeken bir diğer durumun ise sağlık hizmetinde yaşanan ayrımcılık olduğuna dikkat çeken Fincancı sözlerine şöyle devam etti: “Bu arada deprem bölgelerinde bir ayrımcılık olduğunu gözlemledik. Kamu otoritesi, siyaseten kendisine yakın olan birimlerde hastane ayakta olsa bile sağlık hizmeti sunumunu yapabilecek bir takım çadırlar, sağlık birimleri oluşturmuş. Hatay ilçelerinin bir kısmı, İskenderun, Samandağ, Antakya gibi çok dilli ve kültürlü olan alanlarda böyle bir hizmet sunumunun olmadığını gördük. Ancak buralarda kolluk görevlilerinin yeterli olduğunu gördük.”
SEMSÛR