SES’e açılan KCK davası üzerinden iktidarın sağlık politikalarını eleştirenlerin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Fincancı, sağlık emekçilerinin halk sağlığını savunmaya devam edeceğini ve her şartta halka hizmet götüreceğini belirtti
Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) SES Genel Merkez Binası’nda “Sağlık Hakkı, Sendikal Haklar ve Kadın Mücadelesi Yargılanamaz” konulu panel düzenledi. Moderatörlüğünü SES Genel Sekreteri Pınar İçel’in yaptığı panelde, Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan konuşmacı olarak katıldı. Panele Halkların Demokratik Partisi (HDP) Iğdır Milletvekili Habip Eksik ve çok sayıda kişi katıldı.
SES Eşbaşkanı Hüsnü Yıldırım açılış konuşması yaptı. Sendika çalışanları ve yöneticiler hakkında açılan davalara dikkati çeken Yıldırım, “AKP iktidarının sağlıktaki yıkım politikalarından, sağlık emekçilerinin yıllardır yürüttüğü emeğin ne kadar değerli ve anlamlı olduğunu anlıyoruz” dedi. Devletin saldırılarının bilinçli olduğunu belirten Yıldırım, halkın sağlık hakkını savunmaya devam edeceklerini söyledi.
‘Eleştirilerimiz yüzünden hedef alındık’
Yıldırım’ın ardından İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan söz aldı. Hükümetin, eğitim ve sağlık politikalarını eleştirdikleri için iktidarın hedefinde olduklarını belirten Türkdoğan, “Bunları savunduğumuz için çok sayıda arkadaşımız gözaltına alındı, cezalar verildi. Birçok arkadaşımız bu nedenle Türkiye’yi terk etmek zorunda kaldı. Arkadaşlarımız 11 sene sonra beraat ettiler aynı suçlama yöntemi şu an Ankara 6’ıncı ağır ceza mahkemesinde” dedi. Sendika yöneticilerine yöneltilen suçlamaların temelsiz olduğunu belirten Türkdoğan, iktidarın sendikal mücadeleyi illegalleştirmeye çalıştığını söyledi. Konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararını da hatırlatan Türkdoğan, “AİHM savunmaların hepsini hukukla ilgisi olmadığını, somut iddia olmadığını, tutuklamanın haksız olduğunun altını çizdi” dedi. Türkdoğan, tüm baskılara rağmen mücadeleye devam edeceklerini ifade etti.
‘Andıç imzalayan generallerin çoğu FETÖ’cü çıktı’
SES’in özyönetim sürecinde üyelerini kaybettiğini hatırlatan Türkdoğan, SES’in konuya ilişkin belgeselinin de iddianamede suç delili olarak yer aldığını belirtti. Türkdoğan “Kentleri abluka altına alıp, orada yaşamını yitirilenlerle ilgili soruşturma yürütmeyip, arkadaşlarımızı yargılıyorlar. Cizre’ye gittikleri için yargılandılar beraatları kesinleşti yetmiyor. Devlet içindeki çeteler değişse bile kolluk kuvvetleri muhalif sendikacılara tutumu değişmiyor. Baskı politikasından vazgeçmiyor. Muhalif olan herkes hapiste kendini bulur. Sokağa çıkma yasağı bittikten sonra çok sayıda STK rapor hazırladık. Andıç faaliyetiyle karşı karşıya kaldık. İmzalayan generallerin çoğu Fetö’cü çıktı. Alışkanlıkları hiç değişmiyor. Örgütlü gücümüz, direngenliğimiz, haklılığımız ve kararlılığımız bize güç veriyor. Mücadelemize devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
‘Cezaevleri hiç olmadığı kadar dolu’
Daha sonra konuşan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise, iktidarın kendisine yönelik herhangi bir eleştiriyi kabul etmediği için, muhalifleri tutukladığını belirtti. Fincancı, “İktidarın politikası nedeniyle, Türkiye’deki cezaevleri hiç olmadığı kadar büyük kapasiteyle karşımızda. İnsanlar çok sık gözaltı, tutuklama yaşıyorlar. Tutukluluk halleri devam ediyor” dedi.
İktidarı eleştirenler itibarsızlaştırıldı
SES’e açılan KCK davası üzerinden iktidarın sağlık politikalarını eleştirenlerin itibarsızlaştırılmaya çalışıldığına dikkati çeken Fincancı, sağlık emekçilerinin halk sağlığını savunmaya devam edeceğini ve her şartta halka hizmet götüreceğini belirtti. Sağlık emekçilerin kadın cinayetlerine ilişkin söz söylemesinin de ihraç ve KHK sebebi sayıldığını dile getiren Fincancı, “Sadece sağlık hakkına ilişkin değil suçlamalar, kadın cinayetine söz konusu yapmayacak mıydık? ‘Cinayet olmadan müdahale edebilir miydim’ diye çaba gösterenler kimin üyesi, SES’in üyesi” ifadelerini kullandı.
Cizre’de yaşananlar
Özyönetim sürecindeki sivil ölümleri hatırlatan Fincancı, o süreçte yaşanan hak ihlallerini ise şöyle değerlendirdi: “Cizre’de 79 gün sokağa çıkma yasağı oldu, insanlar nasıl sağlığa erişecekler. Evde kapalı kalan sağlıkçıların sokakta yaralı olan insanlara müdahale etmesiyle mümkündü. Bu durumu kriminalize edip katlettiler. Sağlık kendi başına politik. Dikey hiyerarşi içinde eril, kapalı ve asla katılıma açık olmayan bir yapılanmadır bu sistem, o nedenle karşıyız. Özgür olamadığımızda yaptığımız her tartışmanın suç olarak karşımıza konulduğu noktada alıngan bir devletle karşı karşıya olduğumuzu göreceğiz.”
Fincancı son olarak birlikte mücadele etme mesajı verdi.
Kaynak: MA