‘FETÖ borsası’ soruşturmasında tutuklanan avukat Dilek Buğday Bayram’ın Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcılığı görevini yürüttüğü KADEM’in Hukuk Komisyonu’nda yer aldığı, ayrıca AKP Kadın Kolları üyesi olduğu ortaya çıktı. Bayram, önemli itiraflarda bulundu.
“FETÖ Borsası” soruşturmasında örgüt üyelerine para karşılığı “takipsizlik sözü” verdiği iddiasıyla tutuklanan avukat Dilek Buğday Bayram’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın başkan yardımcılığı görevini yürüttüğü Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) Hukuk Komisyonu’nda yer aldığı, ayrıca AKP Kadın Kolları üyesi olduğu ortaya çıktı.
Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar‘ın haberine göre KADEM tarafından gazeteye yapılan açıklamada avukat Bayram’ın tutuklanmasının ardından KADEM’den ihraç edildiği belirtilirken, AKP Kadın Kolları yetkilileri ise toplantılara katılmadığı için üyeliğinin düşürüldüğünü bildirdi.
Şikayetle ortaya çıktı
İstanbul Adliyesi’ndeki “FETÖ Borsası” soruşturması, hakkında ”FETÖ” suçundan soruşturma dosyası bulunan Osman Sarı’nın 3 Aralık 2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruyla başladı. Sarı, Bayrampaşa’da bulunan işyerine gelen avukat Dilek Buğday Bayram ve eşi Abdülkadir Bayram’ın kendisi hakkında bulunan ”FETÖ” soruşturma dosyasını kapatmak karşılığında para istediklerini belirterek şikâyetçi oldu.
Şikâyetin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, şüphelilerle ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma dosyasında teknik ve fiziki takip sonucu Osman Sarı’nın avukat Dilek Buğday Bayram’ın ofisinde “FETÖ Borsası”nın organizatörlüğünü yaptığı iddia edilen emlakçı Ahmet Kıntaş ile buluştuğu belirlendi. Kıntaş’ın buluşmada Sarı’ya “Hakkındaki iddialar çok ciddi. Yüksek ihtimalle hüküm alabilirsin. Eğer biz yardım edersek bu işi çözeriz. Adliyede çok sayıda tanıdıklarımız var. Senin davanı 2-3 güne çözeriz. Bu davanın hallolması için 200 bin TL. para vermen gerek. Bunun 40 bin TL’si bize kalacak. Geri kalan miktarını ise adliyedeki bağlantılarımıza göndereceğiz” teklifinde bulunduğu aktarıldı.
Görüşmeler dosyaya girdi
Soruşturmanın devamında 12 Aralık 2018 günü emlakçı Ahmet Kıntaş’ın WhatsApp üzerinden şikâyetçi Osman Sarı’ya şüpheli olduğu soruşturmaya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar evrakının fotoğrafını gönderdiği, “Merhaba Osman Bey, öğleden sonra başsavcı vekilinin onayı da tamam olarak göndereceğim” şeklinde mesaj attığı da tutanaklara geçti. Soruşturma kapsamında polis memuru O. Ö’nün yanı sıra Fırat Taştemur’un da aralarında bulunduğu 6 kişinin, Kıntaş ve avukatlarla irtibatlı oldukları ve suça yönelik görüşmeler yaptıklarının tespit edildiği, bu isimler hakkında arama, el koyma ve gözaltı kararı alındığı kaydedildi. Kaçak konumda olan Fırat Taştemur hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Van’da görevli olan polis O. Ö’nün FETÖ şüphelilerine ait POLNET bilgilerini Kıntaş’a gönderdiği ve karşılığında para aldığı belirlendi. Soruşturma kapsamında şüpheliler Ahmet Kıntaş, Dilek Buğday Bayram, Abdülkadir Bayram ve Murat Ayyıldız isimli şahıslar gözaltına alındı. Dilek Buğday Bayram, Abdülkadir Bayram etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini söyleyerek Emniyet’te ifade verdi.
Tutuklama talebiyle İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkarılan şüphelilerden avukat Dilek Bayram’ın da aralarında yer aldığı 3 isim tutuklandı. Şüphelilerin verdikleri ifadeler üzerine soruşturma İstanbul Adliyesi’ndeki savcılara da uzandı. Barış Akademisyenleri, Suudi Arabistan Konsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı soruşturmalarını yürüten Rixos Otelleri’nin sahibi olan ve bir dönem Fethullahçılar içerisinde yer aldığını itiraf eden işadamı Fettah Tamince hakkında da “kovuşturmaya yer yoktur” kararı veren cumhuriyet Ssavcısı İsmet Bozkurt ve cumhuriyet savcısı Lütfü Karabacak açığa alındı.
İtiraf etti: Zordaydım
Avukat Dilek Buğday Bayram çıkarıldığı mahkemede verdiği ifadesinde ise şunları söyledi: “Ahmet Kıntaş bize içeriden bilgi aldığını, çeşitli soruşturmalarda adı geçen şahıslara ulaştığını, avukat olarakta bu şahıslarla benim görüşmemi istedi. Ben de görüştüm. Kıntaş’ın büromuza getirdiği şahıslarla birebir irtibatım olmamıştır. Büroda onlar kendi aralarında konuşmuşlardır. Buna rıza göstermemin sebebi maddi olarak zor durumda olmamız ve Ahmet Kıntaş’ın bize gayrimenkul davaları getirdiği için bu vekâlet ilişkisinin son bulmaması içindir. Ahmet Kıntaş büromuza gelen şahıslara, ‘İşini hallederiz. Dosyanı kapatırız. Takipsizlik alırız’ şeklinde beyanlarda bulunuyordu. Ben sadece görüşmenin sonundaki konuşmaya şahit oluyordum. Ne görüştüklerini bilmiyordum. Ahmet Kıntaş savcı Lütfü, Vio lakaplı ismini bilmediğim polis memuru ve Fırat isminde biri daha vardı. Ahmet Kıntaş bana, ‘adliyede tanıdığı çok sayıda hâkim ve savcı olduğunu’ söyledi. Ayrıca telefon görüşmelerimizde, ‘Adliyemin 7. katındayım’ şeklinde beyanları oluyordu. Ben maddi sebeplerden dolayı bazı müşteki ya da bilgisine başvurulan şahıslarla avukat olduğum için telefon görüşmesi yapmışlığım vardır. Menfaat teminim yoktur.”