Önceki gün sonra eren 22. Munzur Kültür ve Doğa Festivali’ne katılan şair, kadın hakları savunucuları ve DEDEF Genel Başkanı Ali Rıza Bilir festivali değerlendirdi
22. Munzur Kültür ve Doğa Festivali 25-28 Temmuz arasında “Doğamızın ve irademizin gaspına izin vermeyeceğiz” şiarı ile gerçekleştirildi. Festival boyunca “Dêrsim faşizme mezar olacak” sloganları atılırken, son zamanlarda Kürtçe slogan ve halaylara yönelik yasaklama ve tutuklamalara ilişkin de faşizme karşı halaylarla mesajlar verildi.
Festivalde belgeseller, çocuk etkinlikleri, şiir dinletisi, kadın yürüyüşü, konserler, panel, tiyatro gösterimi yapılırken tecride dikkat çekildi, eşbaşkanlık sistemine vurgular öne çıktı. Festivale ulusal kıyafetleri ile katılan kadınlar sık sık “Gülistan Doku nerede?” sorusunu sordu. Yine kadınlar “Jin jiyan azadî” sloganı ile Kurdistan doğasına yönelik talan ve Kürt halkının iradesinin gasp edilmesine karşı seslerini yükseltti.
Festivale katılan şairler Fatêxan Taşlı Tunç, Zinet Dinçer, Nurcan Delil, Bedriye Topaç, siyasetçi ve aynı zamanda kadın ve çocuk hakları savunucusu Hamide Akbayır Jinnews’ten Roza Metina’ya konuştu.
Her yerde talan var
Fatêxan Taşli Tunç, Munzur festivalinin yazar ve şairler için önemli olduğunu belirterek, “Edebiyatçılar olarak biz de festivale katıldık. Bu festival bizim için neden önemli? Çünkü kültür ve sanat içerikli. Kayyım atanmadan önce Kürt kurum ve kuruluşları katılıyordu. Ancak kayyımların ardından bir süre olmadı. Biz katılmıyorduk. Ancak bu yıl katıldık. Bu yıl birçok kurum, kuruluş, Kürt yayınevi katıldı” dedi. Tunç, şöyle devam etti: “Festivalin bir amacı da Kürt halkının iradesinin gasp edilmesine dikkat çekmekti. Çünkü kayyımlarla Kürt halkının iradesi gasp ediliyor. Şimdi Kurdistan’ın her kentinde doğa talanı var. Bir yandan ormanlar yakılıyor, bir yandan ekinler yakılıyor. Kurdistan’ın her yerinde bir kırım var ve bu kulak ardı ediliyor. Türkiye’nin gündemine gelmiyor. Talan ve irade gaspına karşı Munzur Festivali önemliydi. Bu yüzden bu festivale katıldık.”
Festivale destek önemli
Zinet Dinçer de, “16 yazar ve şair olarak Munzur Festivali’ne destek için geldik. Kültür ve sanata destek için geldik. Mêrdîn, Sêrt ve Amed’den geldik. Dêrsim’in doğası çok özel. Suyu çok özel. Bilindiği gibi bir halk dil ve kültürü ile bilinir. Doğa sürekli talan ediliyor. Bu yüzden bu festivale destek önemli. Kitap standları da açıldı. Böyle etkinlikler düzenlendiği için mutluyuz. Festival tüm Dêrsimlilere kutlu olsun” diye konuştu.
Buranın doğası kıymetli
Nurcan Delil ise, Dêrsim kültürü ve doğasının kıymetli olduğunu belirterek şöyle dedi: “Munzur Festivali dil ve doğanın korunmasını içinde barındırıyor. Yine çok dilliliği ve çok kültürlülüğü barındırıyor. Kayyım öncesi festival düzenleniyordu. İnanç ve kültür açısından herkes bir araya geliyordu. Ancak sonrasında olmadı. Seçim sonrası yine Dêrsim’deyiz. Burada farklı inançlar var. Kim hangi dilde konuşup neye inanıyorsa birlikte yaşasın istiyoruz.”
Dilimize sahip çıkmalıyız
Dimilki lehçesiyle şiirler yazan şair Bedriye Topaç, Kürtçe’ye ve Kürtçe kitaplara daha fazla sahip çıkılmasını isteyerek, “Kürt şehri Dersim’de farklı renklerde sesler duyuluyor. Ancak dilimizin sesi az duyuluyor. Dilimiz özgür değil. Dilimizde okuma-yazma yok. Burada kitap stantlarındayız ama kitaplara ilgi yok. Dilimiz için mücadelemiz sürüyor. Çünkü dilimiz elimizden gidiyor. Bu nedenle millet olarak dilimize ve Kürtçe kitaplarımıza sahip çıkmalıyız.”
‘Etkinlikler anadilimizde olmalı’
Kadın ve çocuk hakları savunucusu siyasetçi Hamide Akbayır da asimilasyon konusunun anadilde tartışılmadığını söyleyerek bu durumu eleştirdi. Akbayır, şöyle konuştu: “Dilin temeli ve asimilasyon konusu tartışıldı ancak içeriği güçlü değildi. Araştırmalar için teşekkür ederim ancak bana doyurucu gelmedi. Mesele dildir, aynı zamanda siyaset meselesidir. Konuşmacılarımızın tamamı Türkçe konuştu. Bu paneldeki hiç kimse Zazakî konuşmuyordu. Bu beni zorladı ve üzüldüm. Konuşmamız ve etkinliklerimiz anadilimizi korumayı esas almalıdır. Buradaki insanlar yaşlı, panele katılıp dilimizi, tarihimizi anlatmalılar. O zaman insanlar kendilerini daha iyi tanır. Temennimiz önümüzdeki yıllardaki festivallerin halkın istekleri doğrultusunda gerçekleşmesidir.”
Coğrafyamızın sorunları aynı
Festivali değerlendiren Dêrsim Alevi Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Genel Başkanı Ali Rıza Bilir, MA’ya konuştu.
Bilir, “Festival toplumsal dayanışmayı geliştiren, büyüten bir festivaldir. Dêrsim’de ormanlarımız ateşe verilirken hemen yanı başımızda Amed’de, Riha’da ve Mêrdîn’de de yapılıyor. Bu coğrafyanın bütününde sorunlar aynı olduğu için bir dayanışma var. Dersîm’in dört bir tarafını çeviren bir maden projesi var. Halkımızın bu projeye kesinlikle geçit vermemesi, bu projenin karşısında durması, daha fazla birliği, dayanışmayı sağlaması gerekiyor. Dilimiz kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya. Dilimizin kaybolmaması için herkesin öncelikle kendi evinde çocukları, eşleri, akraba, komşuları ile kendi dilinde konuşması gerekiyor.”
DERSİM