DSG Basın Sorumlusu Şamî, IŞİD’lilerin sayısı, ellerinde bulunan bölgeler, kamplardaki örgütlenmeleri ve son zamanlarda Türkiye’nin saldırıları ile yaşanan hareketliliği anlattı. Şamî, 20 günde 8 saldırının olduğunu da belirtti
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik 19 Kasım gecesi başlattığı saldırılarda, binlerce IŞİD’linin tutulduğu Hol Kampı da hedef alındı. Saldırıları fırsat bilen kimi IŞİD üyeleri kamptan kaçtı. İç Güvenlik Güçleri, kısa bir süre sonra firar eden IŞİD üyelerini yakaladı.
Kampta şu an, Irak, Suriye, Özbekistan, Azerbaycan, Türkiye, Türkmenistan, Kırgızistan, Çeçenistan, Doğu Türkistan, Endonezya, Rusya, Almanya, Belçika, Norveç, Hollanda, Finlandiya, Mısır, Fas, Cezayir ve Tunus gibi 60 farklı ülkeden on binlerce kişi kalıyor.
Kuzey-Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri, zaman zaman kampta IŞİD hücrelerine operasyonlar düzenliyor. En son 28 Mart 2021 tarihinde “İnsani ve Güvenlik Operasyonu” adı altında yapılan operasyonda, IŞİD emirlerinin de aralarında olduğu 300’e yakın kişi yakalandı. 25 Ağustos 2022 tarihinde de “İnsani ve Güvenlik Operasyonu”nun ikinci aşaması başlatıldı. Kampta, aralarında 14 kadın ve çocuğun bulunduğu 44 kişinin IŞİD’liler tarafından katledildiği duyuruldu.
Demokratik Suriye Güçleri (DSG) Basın Sorumlusu Ferhad Şamî, kamptaki son duruma dair ANF’nin sorularını yanıtladı.
600 çöl IŞİD’in elinde
Suriye genelinde bulunan 600 çölün şu an IŞİD hakimiyetinde olduğunu aktaran Şamî, bu çöldeki IŞİD’lilerin her gün farklı yerleri ele geçirmek için saldırılar düzenlediklerini kaydetti. Şamî, “Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’nde de özellikle Dêrazor, bazen Reqa ve Hesekê’nin güneyinde bölge halkına yönelik baskıları var” dedi.
50 IŞİD komutanı Türkiye’nin girdiği bölgelerde
IŞİD’e katılan yabancı uyrukluların 46 bin kişi olduğunu, bunlardan 26 bininin öldürüldüğünü veya tutuklandığını fakat 20 bin IŞİD’linin şu an ‘kayıp’ olduğunu söyledi. Şamî, “DAİŞ özellikle Musul ve Rakka savaşında esas kadrolarını kaçırdı. Bunlar Türk devleti işgali altında olan bölgelere yerleştirildi. Ebu Bekir Bağdadi gibi birçok çete bu bölgelere götürüldü. Tespitlerimize göre, işgal altında olan bölgelerde sadece 50 DAİŞ komutanı bulunuyor, bu sayı sadece komutanlar için geçerli, binlerce çeteleri de bu bölgelerde ve koalisyon güçleri ile de paylaştık” bilgilerini paylaştı.
‘IŞİD Hol Kampı’nda 2 koldan örgütleniyor’
IŞİD’in Türkiye’nin saldırılarını bir kez daha fırsata çevirmek istediğini belirten Şamî sözlerine şöyle devam etti: “DAİŞ’e öncü ve komutan lazım. Bu komutanlar ise hali hazır şu an zindanda. Bunları kaçırarak örgütlülüklerini genişletmek istedi. İdeoloji alanları ise Hol Kampı’nda. Hol Kampı şu an iki bölüm halinde. Biri askeri ikincisi ise ideolojik. Son gerçekleştirdiğimiz İnsani ve Güvenlik Hamlesi’nde de bu netleşti. Kamptaki eğitim bölümünde silah bulunmuyordu, tümü ideoloji eğitimi alıyordu ama diğer bölümde askeri malzemelere rast geldik. Yani DAİŞ, Hol Kampı’nda 2 koldan örgütlülüğünü yeniden inşa ediyor. Bu son aylarda göçmenlerin olduğu bölümlerde 2 yaşındaki çocuklar ortaya çıktı. Şu ana kadar basına yansımadı önümüzdeki süreç görüntüleri yayınlanacak. Bu bebekler, göçmenlerin olduğu bölümde ne yapıyor? Çünkü göçmenlerin olduğu bölümde erkekler yok. Görünen o ki küçük yaştaki çocuklar ile de evlilik yapılıyor. 12-13 yaşlarındaki çocuklar ile evlenerek soylarını devam etmek istiyorlar.”
IŞİD 20 günde 8 kez saldırdı
Kamplarda ve cezaevlerinde şu an 65 bin IŞİD’linin olduğunu kaydeden Şamî, “Bunlardan 12 bini sadece zindanlarda bulunuyor. Suriye ve Irak dışında 60 ülkeden kişiler bulunuyor. Tümü de DAİŞ komutanları. Şu an hareket halindeler ve örgütlerini yaygınlaştırmak istiyorlar. Bunları kurtarmak için birçok hamle de yaptılar. Ama Türk devletinin işgal saldırılarıyla fırsatı ele almaya çalışıyorlar. Çeteler, 20 gün içerisinde 8 kez saldırı girişimde bulundu. Bu saldırılardan biri de Hol Kampı’na dönüktü. Diğer hazırlık ise Hesekê zindanına, Rakka, Dêrazor ve Hesekê’nin güneyine yönelikti. Bunun için Türk devleti ve DAİŞ saldırıları arasında bir denge var, özellikle de bu süreçteki saldırılar tesadüf değil. Kobanê’ye saldırı ise DAİŞ’lilerin umutlarını yeşertmekti. Qamişlo zindanına da saldırı oldu. Bu saldırı da aynı amaçla yapıldı. 80 kilometre sınırdan uzak olan Mekmen alanı Türk devleti uçakları tarafından bombalandı. Reqa, Dêrazor ve Hesekê arasında kalan stratejik bir alan. Mekmen’in özgürleştirilmesi ile Dêrazor ve Rakka’nın özgürleştirilmesi sağlandı. DAİŞ birçok kez Mekmen’de tekrardan kendilerini canlı kılmak istedi ve birçok saldırı da gerçekleştirdiler. Türk devleti de doğrudan Mekmen’i hedef aldı. Bu ne rastgele bir vuruştur ne de tesadüftür. DAİŞ’in intikamıdır. Türk devletinin bu saldırıları ile uğraşırken 8 DAİŞ saldırısını da geri püskürttük.”
‘Ya mahkemeler kurulmalı ya da ülkeler vatandaşlarını almalı’
Şamî, IŞİD’lilerin yargılanması ve teslim edilmesine dair de kimi bilgiler paylaştı. Şamî, şunları söyledi: “Birincisi ya bölgemizde mahkemeler yapılmalı. Neden bölgemizde diyoruz? Tutuklular bizim yanımızda. Bunun yanı sıra tutuklular tarafından işkenceye maruz kalan kişiler bizim bölgemizde ve 5 milyon kişiler. Ayrıca işlenen tüm suçların belgeleri bizim elimizde. Fakat uluslararası güçleri bazen bu mahkemelerin farklı yerlerde yapılması gerektiğini dile getiriyor. Mahkemenin farklı yerlerde yapılması bir sonuca götürmez, işe yaramaz. Çünkü 5 milyon insanı başka ülkelere götüremezsin. Bu kadar tutukluyu nasıl farklı yerlere nakledeceksin, bunu da yapamazlar. Aslında bu şekilde DAİŞ dosyasını dağıtmak istiyorlar ve bu dosyanın DAİŞ dosyası olmasını istemiyorlar. Sadece bir DAİŞli’nin dosyasıymış gibi yargılamak istiyorlar, şahsi ele alınması isteniyor. Esas ise DAİŞ şahsi değil, bir zihniyettir. Bizim savaşımız bir iki kişiye karşı değil, DAİŞ gibi bir zihniyete karşıdır. Şu ana kadar sadece Iraklı yaklaşık 3 bin ve diğer ülkelerden de 2 bin DAİŞ’li ülkeleri tarafından alındı. Bu yeterli değildir. 2019 yılından bu yana yaklaşık 5 bin DAİŞ’li aldılar fakat yanımızda 65 bin DAİŞ’li bulunuyor. Böyle giderse 25 yılı aşkın bir süreye kadar o zaman DAİŞ’liler burada kalacak. Bir çözüm bulunmalı. Ya mahkeme yapılmalı ya da her ülke DAİŞ’li vatandaşını ülkesine götürmeli.”
DIŞ HABERLER