Dilan Dirayet Taşdemir daha önce seçildiği Ağrı’dan aday. O hem bir sosyolog hem de bir arkeolog. HDP Kadın Meclisi sözcüsü genç ve güler yüzlü, sıcak kanlı bir kadın. Mecliste sıkça kürsüyü kullandığına tanık oluyoruz Dilan Dirayet’in. (İzlemeyenler YouTube adını yazarak hangi gündeme ilişkin hangi sözleri almış ne konuşmuş bakabilir.) Kürsüye her çıktığında kadınların yaşamını cehenneme çeviren erkek şiddetine, savaşa, kadın düşmanı politikalara dair konuşuyor, bu uygulamalara muhalefet ediyor, soru soruyor. Yani kadınların sesi, sözü, nefesi oluyor, ‘bir kadın olarak susmuyor’, makul ve makbul kadın olmuyor, hem cinslerini müdafaa ediyor, kadınların eşitlik ve özgürlük mücadelesinin parlementodaki sözcülerinden biri oluyor.
Örneğin 10.12.2015’te genel kurulda aldığı sözde, hükümetin erkek şiddetini kötü alışkanlık olarak değerlendirdiğinden bahisle buna çözüm üretemeyeceğini ifade ediyor ve kadınları politik çekişme malzemesi yaptığını belirtiyor. Devletin namus kavramını yolsuzluklar söz konusu olduğunda değil kadınların ve kız çocuklarının yaşamlarını kuşatmak söz konusu olduğunda gündeme getirdiğini de yine aynı konuşmasında genel kurulda söylüyor. AKP iktidarının kadınları zapturapt altına alma çabasının bir ürünü olan boşanmayı önleme çabalarından da boşanmak istediği için kocaları tarafından öldürülen kadınlardan da bolca bahsediyor Dilan Dirayet. Erkek parlamenter ve politikacıların kadın düşmanı sözlerini de teker teker açıklıyor, teşhir ediyor. Erkek mecliste kürsüye çıkarak bolca feminist politika yapıyor, güler yüzü ve naifliği ile ‘çatır çatır’ erkek egemenliğinin ipliğini pazara çıkarıyor.
Bu anlamı ile iktidar ve meclisteki erkekler kendilerine söylenenlerin ne kadar farkındalar bilinmez ama temsilcimiz sadece kadınların yaşamına dair söz üretmiyor, genel politikalara dair de konuşarak kadınların politikayı erkeklerden daha da iyi yapabileceğinin kanıtı oluyor. Örneğin seçim bölgesi Ağrı’ya dair 02.12.2016 tarihli konuşmasında, AKP belediyesinin bıraktığı trilyonluk borçlardan bahsediyor ve ‘Sadece 1 ayda belediyede yenilen kebap parası ile bütün Ağrılılar 3 ay doyardı’ diyerek espri yapmıyor, halka hizmet için kullanılması gereken paraları hem iktidar partisi belediyesinin nasıl har vurup harman savurduğunu ve lüks harcamalar yaptığını teşhir ediyor hem de yurttaşların belediye hizmeti beklediğini, sosyal belediyeciliğe ihtiyaç duyduğunu ama belediyenin hiç o taraflarda gezinmediğini açık ediyor. Ağrı’nın tüm sorunlarını teker teker anlatıyor ve ortaya koyuyor. Ağrı’da en çok kalp damar hastalıklarına bağlı ölümlerin olduğunu belirtiyor ve ekliyor; ‘Ağrı’da hala bir anjiyo ünitesi yok.’ Yani iktidara karşı açık ve somut verilerle etkili muhalefet yapıyor, politika üretiyor. Böylelikle bir kadının kenar süsü olmadığını, sadece kendi kimliğine, kadın meselelerine dair politika üretme göreviyle donatılmadığını, siyaseti ve toplumsal meseleleri dile getirmeyi erkeklerden daha da iyi yapabileceğini gösteriyor.
Çünkü erkek milletvekilleri her kürsüye çıktıklarında ya bağırıyorlar ya da birbirlerine hakaret ediyor birbirleri ile kavga ediyorlar. Taşdemir ise tane tane izah ediyor ve somut verilerle konuşuyor, muhalefet ediyor, toplumun ihtiyaçlarını ve çözüm önerilerini sıralıyor. O elbette feminist bir kadın ve tabii ki kadın hakları onun önceliklerinden. Ama bir politikacı olarak yıllardır ve o da lütfedilerek önümüze konulan ‘kadın kolları’ tipi politikayı yapmayı reddediyor ve toplumun tüm kesimlerinin, elbette ki Kürt halkının, işçilerin ve emekçilerin de sesi oluyor.
Hem tarihsel dünya feminist hareketi, hem Kürt hareketinin içinden filizlenen kadın özgürlük hareketi hem de Türkiye feminist hareketi bu coğrafya kadınlarının eşitliği, özgürlüğü ve kurtuluşu için en büyük umut. Ben bu yazıda politikasına ve şahsına çok güvendiğim, tanıdığım bir kadını anlatabildim sadece. Seçime çok az kalmışken yani haftaya başka kadınlardan da söz etmeye çalışacağım. Ama bu ülke hem bedenimiz, kimliğimiz ve emeğimiz için, hem de tüm ötekilerin hakları için mücadele eden ve politika üreten nice kadınlar gördü, görecek.