Federe Kurdistan Bölgesi’nde seçimlerin durdurulmasına dair değerlendirmelerde bulunan gazeteci Köylüoğlu, ‘Seçimler olursa, yeni kurulacak güç dengelerinde KDP ikinci plana atılacak gibi görünüyor. Türkiye’nin hareket alanı daralacak’ dedi
Federe Kurdistan Bölgesi’nde, 30 Mayıs’ta yapılması planlanan parlamento seçimleri, Kurdistan Bölgesi Geçici Hükümet Başkanı Mesrur Barzani’nin 6 Mayıs’ta Irak Federal Mahkemesi’ne başvurması üzerine Irak Federal Mahkemesi’nin aldığı karar ile geçici olarak durduruldu.
Gazeteci Aziz Köylüoğlu, Başurê Kurdistan’da yapılması planlanan seçim, siyasi güç dengeleri, Türkiye-İran faktörlerinin bölge üzerindeki etkileri ve son gelişmeleri Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi.
Federe Kurdistan Bölgesi’nde halka dayalı bir siyasallaşmanın olmadığını ifade eden Köylüoğlu, buradaki iktidar sisteminin daha çok askeri, ulusal ve bölgesel güçlerin desteğiyle ayakta kaldığını belirterek “Bu iktidar sistemi tabii farklılıklar arz ediyor. KDP’nin şuandaki stratejisi tarihsel olarak da böyledir, Kurdistan’ı işgal eden güçlerle ittifak kurarak, diğer güçlerle mücadele içerisinde olmuş. Tabi YNK farklı bölge güçleriyle diyalog ve ittifaklar içerisinde olsa da farklı Kurdisani güçlere karşı çok kapsamlı bir saldırı içerisinde olmamış. Daha çok uzlaşmayı tercih etmiş. Zaman zaman da, KDP karşıtlığı temelinde ittifaklar da kurmuş durumda” dedi.
Köylüoğlu, seçimlerin birden fazla ertelendiğini hatırlatarak, “Neredeyse 2 yıl önce seçimlerin olması gerekiyordu ancak seçimler bir yıl ertelendi. Seçimlerin bu kez 2023’ün sonbaharında gerçekleşmesi gerekiyordu. Ancak önce Aralık ayına sonra Mart ayına ertelediler. Son olarak Federal Mahkeme’den çıkacak kararla birlikte seçim günü belirlenecek” diye belirtti.
‘Kota sisteminde Êzidîlere ve Şebeklere haksızlık yapıldı’
Köylüoğlu, “Mevcut durumda Güney Kurdistan’da tek bölge seçimleri vardı ancak çoklu bölge seçimi geliştirildi. Süleymaniye’de aday olana Zaxo’daki seçmen oy verebilir veya Zaxo’da aday olana Süleymaniye’deki seçmen oy verebilirdi. Federal mahkeme bu çoklu sistemi kaldırdı ve dört bölgeli bir seçim sistemi oluşturdu” dedi.
Federe Mahkeme’nin kota sistemini de ortadan kaldırarak, azınlık olan inançlara haksızlık yaptığını kaydeden Köylüoğlu, “Türkmenler daha önce ‘Güney Kurdistan’da bir milyondan fazla nüfusumuz var, Hewler’de nüfusumuz var’ demişlerdi. Bu sayı ile seçimlerde en az 10 sandalye kazanılabilir. Türkmenlerin bu açıklamalarına dayanarak Federal Mahkeme kota sistemini kaldırdı. 11 kişilik kota sisteminin 6’sı Türkmenlerden, 3’ü Asurilerden, biri Êzidîlerden, biri de Şebek halkından oluşuyordu. Bu nedenle kota sisteminin ortadan kaldırılması haksızlık oldu. Kendileri seçime girerse bir adayı çıkartabilecek yeterlikte değiller. Ama parlamento da varlıklarının olması gerekiyor. Asuriler aday çıkartırsa en az bir adayı parlamentoya gönderebilir. Kota sisteminde Êzidîlere ve Şebeklere haksızlık yapıldı” diye konuştu.
‘Türkmenlerin, Asur ve KDP’nin seçim sistemine itirazı var’
Köylüoğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Süresi dolmuş bölge başkanı olarak tanımlanan Mesrur Barzanî’nin Federal Mahkemeye yaptığı itiraz üzerine seçim süreci durduruldu. Irak seçim komisyonu da durdurdu. Irak seçim komisyonunun Temmuz’da süresi doluyor. Ancak komisyonun yetki süresi 6 ay uzatıldı. Türkmenlerin, Asur ve KDP’nin Federal Mahkeme’nin yeni seçim sistemine itirazı var. Mahkeme itirazları değerlendiriyor. Bu itirazlara karşı karar vermesi gerekiyor ki seçimler için bir tarih belirlensin.
Tabii bunun bir de siyasal boyutu var. Bu süreçte YNK-KDP arasında seçim tartışmaları oldu. KDP Federal Mahkeme’nin aldığı kararları protesto etti ve seçimlere katılmayacağını, boykot edeceğini söyledi. Kendi askeri denetiminde olan Hewlêr’de, Duhok’ta sandıkların kurulmasını engelleyeceğini belirtti. Tabii bu Irak’ta ki krizi çok daha fazla derinleştirecek bir süreç. Eğer Federal Mahkeme seçim kararı alsaydı ve KDP seçimi engelleseydi, bu KDP’nin anayasa karşıtlığı temelinde değerlendirilirdi. Ve Irak, KDP’yi illegal bir örgüt olarak kapatabilirdi. Böyle bir sürecin yaşanması halinde Irak’ta bunu kaldıracak bir siyasal ortam yok. KDP’nin kapatılması ve illegal bir örgüt olarak değerlendirmesi ve askeri olarak KDP’nin denetimde olan bölgelere müdahale etmesi Irak’ta ki iç çatışmaları çok daha fazla derinleştirebilirdi.”
‘KDP şuanda Türk devleti ile ortak hareket ediyor‘
KDP’nin seçimi yapmamadaki ısrarının ise güç kaybetmesinden kaynaklandığını söyleyen Köylüoğlu, buradaki Türkiye faktörüne dikkat çekti. Türkiye’nin seçimlerin şuanda olmasını istemediğini belirten Köylüoğlu, “Çünkü şuanda defakto bir hükümet var iktidarda. Bu hükümetin başında da KDP var. Ve KDP şuanda Türk devleti ile ortak hareket ediyor. Türkiye bunun değişmesini istemiyor. Bunun için de seçimlerin olmasını istemiyor. Seçimlerin olması durumunda büyük olasılıkla KDP iktidardan düşecek. KDP’nin halk desteği şuanda en düşük düzeyde. Askeri olarak da bu durumu kurtaramıyor. Zaten Erdoğan Irak’ta ki son ziyaretinde seçimlerin ertelenmesi noktasında görüş belirttiği söyleniyor. Bu konuda da KDP ile paralel bir siyaset izliyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Esastan seçim sürecini durduran İran oldu’
Seçimin ertelenmesinin Neçirvan Barzanî’nin Tahran’a yaptığı ziyaret sonrasında gelişmesinin tesadüf olmadığını belirten Köylüoğlu, “Neçirvan Barzani Tahran ziyaretinde İran yetkililerine övgüler yağdırdı. Neçirvan Barzani Tahran’da iken, Mesrur Barzanî’nin Federal Mahkeme’ye yaptığı itiraz seçimi durdurttu. Esastan seçim sürecini durduran İran oldu” dedi.
Köylüoğlu, “Şuanda süreç karmaşık. Neçirvan Barzani Bağdat’ta görüşmeler yapıyor ve tarih belirlemeye çalışıyorlar. Tabii Federal Mahkeme bir karar vermeden tarih belirlenemiyor. Yapılan itirazların da bir karara bağlanması gerekiyor. Seçim süreci krizli bir süreç. KDP seçimin olmasını istemiyor. Bu defakto iktidarını sürdürmek istiyor. YNK, seçimin olmasını ve bölgenin yeniden dizayn edilmesini istiyor. YNK’nin seçimde bu kadar ısrar etmesinin nedeni de şuanda çok güçlü olmasıdır. Şuan itibariyle halk desteği fazla. Bu destekten güç alarak bölge siyasetinden ve uluslararası güçlerle kurduğu ilişkilerden güç alarak iktidar olmak istiyor” diye ekledi.
‘KDP kaybederse Türkiye kaybeder’
Köylüoğlu, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
“Seçimler olursa, yeni kurulacak güç dengelerinde KDP’ye ikinci plana atılacak gibi görünüyor. İkinci plana düşen KDP’nin bölgedeki Türkiye politikasında ciddi sıkıntılar oluşacak. Türkiye’nin hareket alanı daralacak. Seçimler olursa KDP buradaki mevcut konumunu koruyamayacak. Bu aynı zamanda Türkiye’nin de buradaki mevcut konumunu koruyamayacağı anlamına geliyor. Türkiye bu yaz mevsiminde daha kapsamlı bir işgal saldırısı yapmak istiyor. Bu yüzden buradaki dengelerin bozulmasını istemiyor. Seçim olsa da olmasa da Federe Kurdistan’ı çok büyük bir kriz bekliyor. Çünkü YNK’nin de KDP’nin de kendi sınırları var. İki devletlik bölgeden bahsediyoruz. Seçimler olsa KDP iktidarı kaybetse kendi bölgesinde yeni bir güç dengesine izin vermeyecektir. Yine parlamentoda çoğunluğu kaybetse parlamentoyu işletecek mi işletmeyecek mi, yine bir hükümetin kurulmasına izin verecek mi? Bütün bunlar ciddi bir krize işaret ediyor. Seçim olmasa da şuandaki defakto durumunu da sürdüremez.”
Xebat gazetesi hedef gösterdi
Bu arada ANF ajansı, Mesud Barzani, Neçirvan Barzani ve Mesrur Barzani yönetimindeki KDP’nin Türkiye’nin operasyonlarına desteğini sürdürdüğünü kaydetti. ANF’nin haberine göre KDP’nin Xebat gazetesi 14 Mayıs tarihli sayısında, AKP yönetiminin sık sık tehdit ettiği YNK kontrolündeki Silemani’yi (Süleymaniye) hedef gösterdi. Manşetten verilen haberde “PKK Süleymaniye’de silahlı güç kurdu. Kurduğu bu güçleri Kandil ve Rojava’ya gönderiyor” denildi. KDP’nin Süleymaniye kentini ve yönetimini Türkiye’nin hedefi haline getirdiği belirtilirken, tür yayınlar ile Türkiye’nin Silemani’ye saldırmaya teşvik edildiği vurgulandı. KDP istihbaratı Parastin’in MİT ile İstihbarat Paylaşım Odası kurduğu da belirtildi. ANF haberinde PKK Dış İlişkiler Komitesi’nin yalanlayıp “KDP, Barzani ailesi ve Xebat gazetesi çok iyi biliyor ki PKK’nin Süleymaniye’de ne bir yapılanması ne de askeri güçleri vardır. Bu sadece basit bir yalan değil, bilinçli olarak kurgulanmış maksatlı bir yalandır” açıklaması yaptığı belirtildi.
HABER MERKEZİ