Nostalji ve adanın simgesi olduğu gerekçesiyle kaldırılmayan atlı faytonlara, ‘işkencenin nostaljisi olmaz’ diyerek tepki gösteren aktivistler, 13 gündür İBB önünde nöbet tutuyor.
İstanbul’un Adalar ilçesinde 19 Aralık 2019 tarihinde faytonlarda çalıştırılan 81 at İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü tarafından ruam teşhisi konularak öldürülmüştü. Ardından 20 Aralık 2019 tarihinde İstanbul Valiliği tarafından Adalar’da fayton kullanımının 3 ay süreyle yasaklanması ve atların ahırlarına geri dönmesiyle ile başlayan süreç hala belirsizliğini koruyor.
Mezopotamya Ajansı’ndan Lezgin Tekay’ın haberine göre, yaşananlar sonrası 395 kurum konuya ilişkin ortak basın metni yayınlayarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun sözünü tutmasını isterken, hayvan özgürlüğü aktivistlerinin taleplerinin karşılık bulmaması nedeniyle 20 Aralık’ta İBB önünde başlattığı nöbet eylemi 13 gündür devam ediyor.
‘Atlar çok kötü koşullarda yaşıyor’
13 gündür İBB önünde kurdukları çadırlarda kaldıklarını ifade eden Bağımsız Hayvan Özgürlüğü aktivisti Jiyan Andıç, “13 gündür atlı fayton zulmünün son bulması için mücadele ediyoruz. Çok yakın zamanda 81 tane atın itlaf edildiği Adalar Belediyesi tarafından kamuoyuna duyuruldu. Hemen sonrasında burada bir eylem yaptık. Eylem sonrasında çadır kurmaya karar verdik. Hemen 81 atın itlafından sonraki üçüncü günde 24 tane atın daha itlaf edildiği söylendi, yine bunu Adalar Belediyesi duyurdu. Biz sürecin şuan şeffaf bir şekilde ilerlediğini düşünmüyoruz” diye belirtti.
Andıç, şu anda içeriden bilgi alamadıklarını ama belediye yetkilileri ve Kaymakamlık ile yaptıkları son görüşmede bin 380 tane atın daha Adalar’da mevcut bulunduğunu öğrendiklerini aktardı. İBB ile görüşmeyi sağlayan arkadaşlarının yetkililer tarafından 670 tane atın kaldığı büyük bir alanı ziyaret ettiğini söyleyen Andıç, orada bulunan atların da çok kötü koşullarda yaşadıklarını sözlerine ekledi.
‘Zulmünün son bulmasını istiyoruz’
Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül ile yaptıkları görüşmeden atlı faytonun kaldırılıp kaldırılmaması konusunda net bir söz alamadıklarını belirten Andıç, “İmamoğlu ise yaptığı açıklamada da ‘35 tane faytonun çalışmaya devam edeceğini’ söyledi. İnsanlar bunu 35 at olarak algıladılar ama 35 fayton 200 ata tekabül ediyor. Biz bu fayton zulmünün son bulmasını istiyoruz” dedi.
Andıç, eylemlerinin 3’üncü gününde İmamoğlu’nun talebi üzerine bir görüşme gerçekleştiğini ve bu görüşmede İmamoğlu’nun, “Ben sizi buraya dinlemek için çağırmadım, siz beni buraya dinlemeye geldiniz. Atlı faytonlar kaldırılmayacak” dediğini iddia etti. Andıç, şöyle devam etti: “İçeride görüşmeyi sağlayan arkadaşlarımız atlı faytonların kaldırılması talebini tekrardan dile getirmişler fakat İmamoğlu faytonların kaldırılmasının mümkün olmadığını söylemiş. Görüşme sonlanınca da, burada eylemimizin süreceğini söyleyen arkadaşlarımıza, ‘İsterseniz soğukta kalabilirsiniz’ gibi üstenci bir tavırla arkadaşlarımıza cevap vermiş. Biz burada kalmaya devam ediyoruz, devam edeceğiz de hava şartları nasıl olursa olsun. Şuan zaten eylem alanı da görünüyor. Zemin toprak olduğundan dolayı olumsuz hava şartları nedeniyle yağmur yağdı ve zemin iyice çamura dönüştü. Hava şartları çok kötü, çok soğuk ama irademiz sağlam. Burada geceleri dönüşümlü olarak ortalama 15-20 arkadaşımız kalıyor.”
Taleplerinin kabul edilmemesinin nostaljik kültüre bağlandığını ifade eden Andıç, “Bunun nostalji olduğunu söylüyorlar ama biz de ısrarla zulmün nostaljisinin olmayacağını, işkencenin nostaljisinin olmayacağını dile getiriyoruz. Atlı faytonun devam etmesinin tek gerekçesi onlar açısından nostalji ve adanın simgesi haline gelmiş olmasıdır” sözleriyle tepki gösterdi.
‘Direniş alanında kollektif bir yaşam var’
İstanbul Vegan İnisiyatifi aktivisti Ezgi Akdağ ise imzacı kurumlardan bir takım desteklerin geldiğini dile getirerek, “Özellikle Türkiye Vegan Derneği’ne (TVD) teşekkür etmemiz lazım. Büyük çadırımızı, ısıtıcıları onlar sağladı. Bunlar buradaki koşulları iyileştiren noktalar. Direniş alanımızda kolektif bir yaşam var. Herkes bir işin ucundan tutuyor. Parkta arkadaşlarımız nöbet tutuyor. Sabah altı buçuğa kadar nöbet tuttuğumuz oluyor. Sabah hep beraber kahvaltı hazırlıyoruz. Sonrasında kolektif bir şekilde bulaşık yıkayıp ortalığın düzenlemesini yapıyoruz. Her gün düzenliyoruz çünkü çamurdan dolayı kirleniyor” ifadelerini kullandı.
İlerleyen günlerde atölye çalışmaları da başlatacaklarının altını çizen Akdağ, şunları söyledi: “Şimdiye kadar ‘işaret dili atölyesini’ gerçekleştirdik. İlerleyen günlerde ‘şiddetsizlik atölyesi, tiyatro ve müzik atölyesi’ olacak. Herkes birbirine bir şeyler katmaya, birbirimizden beslendiğimiz bir alana dönüştürmeye çalışıyoruz. Bence en kıymetli noktalardan biri de bu.”