Tehditlerle, katliamlarla, tutuklamalarla baskılarla, kayyımlarla yönetilen ülke gerçeğinde yerel seçimlere hazırlıklar yapılıyor. En fazla ve kapsamlı hazırlığı ise AKP-MHP iktidarı yapmaktadır. Onlarca gazeteci, kadın, DBP, HDP, TJA çalışanı şu an gözaltına alınarak hazırlığın demokrasiye karşı olan kısmı da yürütülmeye çalışılmaktadır. Yine bu son bir haftadır özellikle sosyal medyada tartışılan bir konu var. Diyarbakır başsavcısı Diyarbakır iş insanlarını çağırarak açıktan tehdit ediyor. Tehdit konusu yerel seçimlerde HDP’ye oy verilmemesine ilişkin.
Başsavcı HDP’ye yerel seçimlerde oy verilmesi halinde seçimden üç ay sonra kayyımların atanacağını, bunun için boşuna oy verilmemesi tehdidini savuruyor. Esasta bu tehdit birçok gerçekliği bir kez daha açığa çıkarıyor. 2017 Eylül ayı birlikte DBP’li yani eşit ve demokratik belediyecilik anlayışıyla Kürdistan’da hizmet veren belediyelere teker teker kayyum atandı. Nedeni ise “terör faaliyetleri” olarak lanse edilip manipülatif haber ve algıyla kayyım meşrulaştırılmaya çalışıldı. En fazla üzerinde odaklanan ve kayyım nedeni olarak gösterilen ise eşbaşkanlık sistemi oldu.
Eşbaşkanlık sistemi ile geliştirilen eşit ve demokratik belediyecilik anlayışına hiçbir gerekçe bulamayan TEK adam hukuku, oluşturulan kılıflarla yasaları ters yüz ederek kamuoyuna kayyım atama gerekçesi anlatılmaya çalışıldı. Bu anlamda tekrar anlaşılıyor ki esasta sorun hukuk ihlali veya “terör” faaliyetlerinin oluşundan çok geliştirilen eşit ve demokratik belediyeciliğe karşı oluştur. Bu karşı oluş AKPMHP’li belediyelerin yolsuzluklarının açığa çıkmasından yaşanan korkudur. Demokrasi, hukuk devleti söylemlerinin esasta faşist yüzünü gizleme olduğunu göstermedir.
Çünkü eşbaşkanlık sistemi gecen haftada yazdığımız gibi iktidar tekelciliğinin kurumlaştığı klasik belediyeciliğin, kadın ve erkeği “devlet adamı, reisi” yapan elit, bürokratik, halktan koparan yöntem ve araçlarını ortadan kaldırılmasıdır. Kadınla erkeğin eşit yetki ve eşit iktidar paylaşımı değil, iktidarı eriten, özgür eş yaşamı kadın dinamikliğiyle eşit-özgür-adil bir inşaya dayandırmasıdır. Devlet adamına, reisliğe, iktidar tekelciliğini kurumsallaştırmaya karşı panzehir rolünü gören eşbaşkanlık sistemi, faşizmi en fazla korkutan, ürküten konudur. Bu korku açıktan tehditten kaçınmayan, kayyımla halkın, kadınların iradesine ipotek koymaya çalışan faşizmden beslenmektedir.
Bundan kaynaklı anlaşılmalıdır ki başsavcı veya faşizmin diğer temsilcileri istedikleri kadar tehditleri savursunlar. Tarihten de biliniyor demokrasi ve eşitlik mücadelesi her daim faşizme karşı direnişini sürdürmüş ve teslim olmamıştır. Onun için sadece Kürt kadınları değil Türkiyeli tüm kadınlar eşbaşkanlık sistemine sahip çıkarak faşizme karşı ortak ve güçlü bir karşı duruşu örgütleyerek mücadele yürütmelidir. Faşizm yerel seçimlere hazırlığı en vahşi şekilde yapacaktır. Nitekim bu kaç gündür sürdürülen soykırım operasyonları ile bunu açıkça uygulamaktadır. Ancak özgürlükten, eşitlikten, halkın gücünden, direnişinden korkan bir zihniyetin kazanma şansı asla olmamıştır, olmayacaktır.