Birçok kentte Kürt Dil Bayramı etkinlikleri sürerken, İstanbul ve Diyarbakır’da yaşayan yurttaşlar Kürt dili ve Kültürünün yaşatılabilmesi için anadilde eğitimin önemine dikkat çekti, ‘Kürt Dili Resmi Dil Olsun’ talebiyle yapılacak olan yürüyüşe katılım çağrısı yaptı
Birçok kentte Kürt Dil Bayramı etkinlikleri sürerken, 15 Mayıs’ta final olarak başta diyarbakır olmak üzere birçok merkezde Kürtçenin resmi dil ve eğitim dili olması için yürüyüşler düzenlenecek.
Kürt Dil Bayramı münasibetiyle konuşan yurttaşlar da, yaşamın her alanında Kürtçe’nin eğitim dili olması için taleplerini bir kez daha dile getirdi. Mezopotamya Ajansı’ndan Esra Solin Dal’a konuşan İstanbul’da yaşayan Kürt kadınları, Kürt dili ve kültürünün inkarına karşı Kürtlerin mücadelesinin sürdüğünü söyleyerek, “Dilimiz bizim kimliğimizdir” diye belirtti. Kadınlar, demokratik bir ülke için ilk olarak Kürtçe’nin önündeki engellerin kalkması gerektiğini söyledi.
Kürt Dil Bayramı’na ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın konuştuğu Diyarbakırlı yurttaşlar da, ‘Kürt Dili Resmi Dil Olsun’ talebiyle yapılacak olan yürüyüşe katılım çağrısı yaptı
‘Kendi dilimle eğitim hizmet görmek en temel hakkım’
Kürtlere ve Kürtçe’ye yönelik saldırıların en yakın tanığı devlet baskısı sonucu Kürdistan kentlerinden metropole göç etmek zorunda bırakılan kadınlar. Rabia Aslan da (57) bu kadınlardan biri. Mardin’in Kerboran (Dargeçit) ilçesine bağlı Kavaka (Ormaniçi) köyünde yaşayan ve 1988 yılında askerlerce köyleri yakıldığı için göçe zorlanan Aslan, devlet baskısı sonucu 4 kez göç etmek zorunda kaldı. Topraklarından koparılsalar da dillerine sahip çıktıklarını söyleyen Aslan, “Dilim benim kimliğimdir” diyerek Kürtçe’nin önemine değindi. Türkiye metropollerine göç ettikten sonra yaşadığı en büyük sorunun dilini özgürce konuşamamak olduğunu söyleyen Aslan, “Kendi dilimizde hizmet görmek, eğitim görmek bizim en temel hakkımız. Bu hak herkes için geçerli olması gerekirken, Kürtler bundan yararlanamıyor” ifadelerini kullandı.
Kürtçeye tahammülsüzlük
Özellikle Türkiye metropollerinden asimilasyon politikalarını daha derin yaşadıklarını dile getiren Aslan, “Bizim topraklarımız Kürdistan’dır dilimiz de Kürtçedir. Tüm halklar gibi dilimize, kültürümüze saygı duyulmasını istiyoruz. Biz Türkçe’ye ya da başka dillere karşı değiliz ama bizde anadilimizde eğitim görmek istiyoruz” dedi.
Kürtlerin anadilinden mahrum bırakılmasının “dile karşı tahammülsüzlük” olarak nitelendiren Aslan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürtler bir azınlık değil bu yüzden eğitim hakkından mahrum bırakılamaz. Bugün dünyanın farklı yerlerinden savaş ya da başka nedenlerle ülkeye gelenler kendi dillerinde eğitim alırken, İngilizce okullarda zorunlu ders olarak verilirken, Kürtlere bu hak neden tanınmıyor. Bin yıllardır bu topraklarda yaşayan Kürtler kendi dilini konuşunca mı ülke bölünüyor? Kürtçe’ye bir tahammülsüzlük söz konusu. Herkes kendi diliyle rengiyle yaşarken sadece Kürtlerin önü kesiliyor. Bunu kabul etmiyoruz.”
‘Çocuklarımızla anadilde konuşmalıyız’
Beyoğlu ilçesinde yaşayan Mardinli Yüsra Yalçınkaya (38) da, çocuklarıyla Kürtçe konuşmasına rağmen sokakta ve okullarda Türkçe’nin baskısı altında olduklarını dile getirdi. Yalçınkaya, bu nedenle çocuklarının zamanla asimilasyona uğrama tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu ifade etti. Asimilasyonun sadece okulda gerçekleşmediğine dikkat çeken Yalçınkaya, “Çocuklar, eve geldiklerinde televizyon ve internet dilinin Türkçe olması sebebiyle Kürtçe’yi unutabiliyorlar. Anadilini bilmeyen hiçbir çocuk ya da birey hangi dili öğrenirse öğrensin tam anlamıyla öğrenemez. Bu yüzden biz annelere büyük görevler düşüyor. Mutlaka çocuklarımıza anadillerinde konuşmalıyız” diye belirtti.
‘Kapı komşularımızla bile konuşamıyorduk’
Yine Mardin’den yıllar önce İstanbul’a gelen ve Beyoğlu ilçesinde oturan Kadriye Korkmaz (70), Kürt dili ve kimliğinin yaşatılmasının önemine değindi. Kadınlara Kürtçe’ye sahip çıkmaları çağrısında bulunan Korkmaz, “Devlet köyümüzü yaktığı için İstanbul’a göç etmek zorunda kaldık. Kapı komşularımızla bile konuşamıyorduk. Çünkü biz Türkçe bilmiyorduk onlar ise Kürtçe bilmiyordu. Kürtçe konuştuğumuzda, ‘Biz anlamıyoruz. Kürtçe konuşmayın’ diyorlardı. Uzun süre kimseyle komşuluk ilişkisi kurmadık. Türkçe bilmediğim için hala el-kol işareti yaparak derdimi anlatıp, alışveriş yapıyorum. Beni anlayan, Kürtçe bilen doktorlar çok az İstanbul’da. Hayatın her alanında dilimizden dolayı bir dışlanma yaşadık diyebilirim” dedi.
Diyarbakır’da etkinlikler sürüyor
Diyarbakır’da Kürt Dil Bayramı nedeniyle etkinlikler devam ederken, Kürtçenin resmi ve eğitim dili olması talebinin öne çıktığı etkinliklerin finali ise, 15 Mayıs saat 16.00’da Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki NCity AVM önünden Koşuyolu Parkı’na kadar yapılacak olan yürüyüş olacak.
Kürt Dil Bayramı’na ilişkin Mezopotamya Ajansı’nın konuştuğu Diyarbakırlı yurttaşlar, ‘Kürt Dili Resmi Dil Olsun’ talebiyle yapılacak olan yürüyüşe katılım çağrısı yaptı.
Yürüyüşe katılım çağrısı
İsmet Yağarım isimli yurttaş, Kürtçenin kaybolan diller arasına girmemesi için herkesin bulunduğu alanda Kürtçe konuşması gerektiğini söyledi. Yağarım, “Damarımızda kan olduğu sürece Kürtçe konuşmaya devam edeceğiz” dedi. 15 Mayıs günü yapılacak dil bayramı yürüyüşüne katılacağını ifade eden Yağarım, tüm Kürtlerin Diyarbakır’da yapılacak olan yürüyüşe katılmasının önemli olacağına dikkat çekti.
‘Anadilde okullarımız olsun’
Kürtçenin serbest olması gerektiğini kaydeden Şehmus Başkan, “Neden Türklerin dili serbest de, bizimki serbest değil? Kürtçe eğitim veren okullarımız olsun istiyorum. Çocuklarımız anadillerinde konuşsunlar. Çocuklarımızı Kürtçe eğitim veren okullara göndermemiz gerekiyor” diye konuştu. Çocuğunun 18 yıldır cezaevinde olduğunu söyleyen Başkan, “Çocuğum bir mitinge katıldığı için 18 yıldır cezaevinde. Neden? Anadilini konuşuyordu. Anadilimize sahip çıkmalıyız. Anadilimizi konuşmalıyız. 15 Mayıs’taki yürüyüşe katılacağım” ifadelerini kullandı.
‘Konuşmak yeterli değil’
Kürtçenin unutulmaması gerektiğinin altını çizen Cuma Özcan, şöyle konuştu: “Çocuklarımızla Kürtçe konuşuyoruz ama okula gidiyorlar, mecbur Türkçe lazım oluyor. Kürtçe dili eğitim dili olsun istiyoruz. Okulda ve evde Türkçe konuşulunca, dilimiz unutuluyor. O yüzden anadilde eğitim verilsin ki çocuklarımız Kürtçe öğrensin. Resmi dil olarak okulda Kürtçe eğitim verilmesini istiyoruz.”
Özcan, yürüyüşe katılmak için 15 Mayıs’ta Batman’dan Diyarbakır’a geleceğini belirtti.
Her kes mücadele vermeli
Müzisyenlik yapan İlhan Karabulut da, Kürtçe dil üzerindeki baskıların bizzat şahidi. Sokaklarda Kürtçe şarkı söylediği için zabıtaların kendilerine baskı uyguladığını belirten Karabulut, baskılara karşı herkesin dil mücadelesi vermesini istedi. Karabulut, “Kimse dilini bırakmasın. Kürtçenin yok olmaması lazım” diyerek 15 Mayıs’taki yürüyüşe katılacağını ifade etti.
HABER MERKEZİ